Cevap: İnsan; sabır, hilm, hikmet ve benzeri sıfatlarla gerçek insan olur ve bu sıfatlar sayesinde ayakta kalır. Geçmişte müslümanlar bu sıfatlar sayesinde hâdiselere kapılmamış, zayıf düşmemiş, zorluklara göğüs germiş ve hedeflerine yürümekten geri durmamışlardır.
Onlar sıkıntılarla karşılaştıkları zaman, sabreder, zorluklan demirden bir irade ile kucaklar ve 'Bu da geçer' diyerek Allah'a tevekkül ederlerdi.
İnsanlık bugün bu yüce vasıflardan uzaklaşmış; umutsuzluk girdabına düşmüştür. Bunun en büyük delili ise son zamanlarda intiharların çoğalm asıdır.
Evet son zamanlarda intiharlar oldukça yaygın bir hale geldi. Bu da insanları korkutuyor.
Bu durumu, insanlığın iflası olarak değerlendirebiliriz. İntihar sebeplerine bakıldığında bunlann, sudan sebepler olduğu görülür. Oysa bunlar biraz sabır, biraz akıl ile halledilecek basit meselelerdir. Kimisi karısı kendisini terkettiği için, kimisi hakarete uğradığı için, kimisi aşkına karşılık göremediği için, kimisi imtihanda başarılı olamadığı için intihar etmektedir. Gerçekte bunlann hiçbiri altından kalkılamayacak sıkıntılar değildir ve ayrıca mazeret de sayılmazlar.
Allah insanlara akıl ve şuur vermiş, önüne çeşitli yollar açmıştır. Fakat o bunlardan gaflet edip ümitsizliği kendine yol seçer. Halbuki Allah'ın rahmetinden ancak kâfirler ümitsiz olurlar. Sonra da canlarına kıyıp suçu kadere yüklerler. Şair Şevki intihar hakkında ne güzel söylemiştir:
İnsanlar o (intihar) kaderdendir dediler, İnsanlar öteden beri kadere zulmetmişlerdir. Halbuki tıp diyor ki o bir cinnettir İşte görüyorsun insanlarda akıl nadirleşmiştir.
İslâm intiharı şiddetle menetmiş, intihar edenin edebî azaba duçar olacağını bildirmiştir. Çünkü İnsan Allah'ın bir binasıdır, o binayı yıkan kişi melundur. Allah şöyle buyuruyor:
Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın! (Bakara/195)
Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz, Allah, sizi esirgeyecektir. (Nisa/29)
Hz. Peygamber de (s.a) şöyle buyuruyor:
Sizden önceki toplumlardan birinde yarasının acısma dayanamayıp bıçakla damarlarını keserek intihar eden bir adam hakkında Allah şöyle buyurdu:
Kim kendini bir demirle öldürürse, demiri elinde olduğu halde kıyamet gününde gelir, cehennem ateşinde o demirle kendini devamlı keser, zehir içerek kendini öldüren de cehennem ateşinde devamlı olarak o zehiri içer. Kim kendini bir dağdan veya uçurumdan atmış ve böylelikle kendine kıymışsa o da devamlı cehennemde kendini o dağdan aşağı atar.
Görüldüğü üzere Hz. Peygamber (s.a) intihar edenin cehennemlik olduğuna kesin hüküm veriyor. O cihad meydanında harp edip gazi de olsa cehennemliktir.
Rivayet edildiğine göre Kazman, müslümanlarla beraber Uhud savaşına katıldı, yedi veya sekiz müşrik öldürdü. Sonunda yaralandı. Hz. Peygamber, daha önce onun cehennemlik olduğunu söylediğinden ba-ıı müslümanlar Rasûlullah'a giderek "Ey Allah'ın Rasûlü! Senin ce-Snnemlik dediğin kişi müthiş savaştı" dediklerinde, Hz. Peygamber tekrar onun cehennemlik olduğunu söyledi. Bazı müslümanlar, bu,duruma bir anlam veremeyip şaşırdılar.
Bazı sahabiler "Ey Kazman! Müjde sana, sen bugün Allah'ın imtihanına tabi tutuldun" dediler. Kazman onlara "Vallahi ben ancak kavmimin şerefi için savaştım" dedi.
Kazman'm yarası çok ağırdı. Gece basınca yaranın acısına dayanamayarak kılıcı karnına sokup intihar etti. Haber Allah Rasûlüne yetişince "Allahu Ekber, şehadet ederim ki ben Allah'ın kulu ve Rasûlü-yüm" buyurdu ve Bilal'e şöyle ilan etmesini emretti:
Cennete ancak müslüman olan girecektir. Allah Teâlâ bu dini günahkar insanlarla da takviye eder.
Rivayet edildiğine göre Rasûlülah'a kendini öldüren bir adamın-haberi verildi. Allah Rasûlü (s.a) "Ben onun cenaze namazını kılmam" dedi. (Ebu Dâvud)
İntiharın cezasının şiddetli olması şundan: İntihar eden kişi ümitsizlikten dolayı kendini Allah'ın mülkünde şerik ve ortak sayıyor. Çünkü kişinin nefsi Allah'ın binasıdır. Ancak Allah onda tasarruf yapar. Şair ne güzel söylemiştir:
Kendini öldüren Allah'ı da insanları da küstürür Hayat sahası Allah'a aittir, ancak O'nun izniyle gül açar. İnsan ancak O'nun ismiyle ölür, ölümü veren odur. Ancak millet birbirine girince kişinin korktuğuna bakılır O zaman sevap ve gurur beraber olur. Yaşayan övülür ve ölenler sevap alır.
Hayat meydanından kaçanlar hayattan korkanlardır. Onlar nefislerine malik değillerdir. Oysa onlar, kendilerine emanet olarak verilen hayatı korumakla sorumludurlar. Bu sorumluluktan kaçarak, intihar
edenler cezalandırılacaklardır.
İnsan hayata karşı, sabreden mücahid gibi direnmeli, ölüm ona, V
şeref meydanında gelmelidir. Şair bu konuda şöyle söylüyor:
, Hayır yavaş yavaş gelişir, dalalet ve hüsran sizi öldürdü. Ne yüzle kendinizi babalarınızın üzerine atıyorsunuz. Yaşlıların ölümü daha da şiddetlidir. Sizden biriniz başına geleceğini bilmez ki.
Bu hususta eğitimcilere büyük iş düşmektedir. Onlar insanları intihardan alıkoymak için ellerinden geleni yapıp bu habis hastalığın kökünü kurulmalıdırlar. Kim bilir belki birçok insanlar intihar edenlerden ibret alır, bu da hayra vesile olur.
Allah her şeyi en iyi bilendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.