Cevap: Jurnalcilik, koğuculuk ve gıybet birbirine yakın anlamlar ifade ederler. Hepsi de insanların arasını bozmayı dile getiriyor. Kur'an-ı Kerim bu hususa işarette bulunarak şöyle buyuruyor:
İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o hasımların en yamanıdır. Böylesine "Allah'tan kork!" denilince benlik ve gurur kendisini günaha sevkeder. (Ceza ve azap olarak) ona cehennem yeter. O ne kötü yerdir. (Bakara/204-206)
O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yer yüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez. (Bakara/205)
Allah (c.c) yahudilerden bahsederken de şöyle söylüyor:
Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar, Allah ise bozgunluğu sevmez. (Maide/64)
Allah Ebu Leheb'in karısı hakkında da şöyle buyuruyor:
Odun taşıyıcısı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek). (Tebbet/4,5)
Rivayetlere göre Ebu Leheb'in karısı gücü yettiği kadar ortalığı fesada verip, insanları peygamberimizin aleyhine kışkırtıyordu.
Koğuculuk hakkında Hz. Peygamber de şöyle buyuruyor: Cennete koğucu, jurnalci giremez.
Ve yine Rasûlullah ''Cennete kesici giremez" buyurduğunda, kendisine Kesici'nin kim olduğu soruldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber "İnsanların arasını kesen kişi" diye cevap verdi.
Hadiste geçen sözkonusu kişinin merhametsiz, şefkati kesen kişi olduğunu söyleyenler varsa da, çoğu raviler bunu insanların arasını bozan diye yorumlamışlardır.
İslâm'da jurnal ahlâksızlığın en kötüsüdür. Halife Ömer b/Abdu-
laziz bazı insanların koğuculuk (jurnalcilik) yapması üzerine onlara şöyle demiştir: "Ancak kötülükler anında meydana çıkan insanlara merhaba olmasın." Selef-i sâlihînden bazıları da şöyle demiştir: "Ko-ğucular hiç kimse tarafından sevilmez."
Koğucu, bulanık suda balık avlayan, hilekâr, kindar, aşağılık bir kişidir. Ona kulak veren ise ondan da aşağıdır.
Halife Ömer b. Abdulaziz getirdiği bir söz nedeniyle koğucuya şöyle der:
İstiyorsan durumu inceleyelim. Eğer doğru söylüyorsan sen şu ayetin hükmüne dâhilsin:
Durmadan laf götürüp getiren, iyiliği engelleyen... (Kalem/l 1)
Yok eğer yalancılardansan, Allah onlar hakkında da şöyle buyuruyor:
Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. (Hucurat/6)
Yok eğer bunları istemiyorsan seni affedelim sen de artık böyle bir şey yapma.
O zaman adam şöyle dedi: "Ey mü'minlerin emiri! Ben affımı diliyorum. Bir daha böyle bir şey yapmayacağım".
Yukarıdaki örnekte de görüldüğü üzere ümmetin büyükleri, böyle laf getirip götürerek sevgiyi yok eden, nefreti körükleyen, böylece insanların aralarını bozan kimselere nasihat ediyor, onları bu iğrenç işten sakındırıyorlardı. Bizim de aynı şekilde davranmamız gerekir. Allah şöyle buyuruyor:
Siz hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir toplum olun! (Âl-i İmran/104)
Laf getirip götüren kimselere inanılmaması gerekir, özellikle idarecilerin bu hususta çok dikkatli olmaları lazımdır. Araştırıp incelemeden asla harekete geçilmemelidir. Zira Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın! (Hucurat/6)
Koğuculuğun türlü yolları vardır. Koğucu yerine göre bunlardan birini kullanarak amacına ulaşmaya çalışır.
Koğucunun biri, Abbasî halifelerinden birinin huzurunda, halifenin hoşlanmadığı bir adamı çekiştirir. Mecliste bulunan bir kimse de onun sözlerine karşı fe-sübhanallah der. Yine o mecliste bulunan ve bu duruma şahit olan bir âlim, daha sonra bir dostuna "Ben şimdiye kadar fe-sühhanallahm hayret ve kötülüğe karşı kullanıldığını bilmiyordum" der.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.