Cevap: İslâm din ve inanç hürriyetini kabul etmiştir. Allah şöyle buyuruyor:
Dinde zorlama yoktur, Artık doğrulukla sapıklık birbirinden ayrılmıştır. (Bakara/256)
O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın? (Yunus/99)
Ve yine İslâm kendi mü nte s iplerine, bütün semavi vahiylere ve gönderilmiş bütün peygamberlere inanmayı emretmiştir. Allah şöyle buyuruyor:
Peygamber, rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, mü'minler de iman ettiler. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler ve "Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey rabbimiz, affına sığındık dönüş sanadır" dediler. (Bakara/285)
Ve yine İslâm, İslâm toplumu içerisinde yaşayan diğer din mensupları olan Hristiyan ve Yahudilere karşı iyi davranmayı da müslü-manlara emretmiştir. Onları zimmet ehli kabul etmiştir. Onlar zulüm ve saldırıda bulunmadıkları sürece onlara iyi muamele etmeyi, hoşgörülü davranıp güzel ilişkiler içinde olmayı emretmiştir. Yüce Allah şöyle buyuruyor:
Ehl-i Kitapla ancak en güzel yolla mücadele edin! (Ankebut/46) Onlardan inatçılık edenlere karşı Allah şu insaflı düsturu koymuştur:
...O halde biz veya siz, ikimizden biri ya doğru yol üzerinde veya açık bir sapıklık içindedir. (Sebe/24)
Ve yine İslâm hükmü altında yaşayan diğer din mensuplarına "Lehimize olan şeyler onların da lehine, aleyhimize olan şeyler onların da aleyhine" kaidesini koymuş, böylece hukuk önünde eşitlik sağlamıştır. İşte size en büyük örnek Hz. Ömer'dir. O ölüm döşeğinde iken şöyle diyor:
Ben, benden sonra gelecek olan halifeye ehl-i zimmeti tavsiye ediyorum. Onlara verilen ahitler tutulsun, güçlerinin üstünde yük yüklenmesin ve korunsunlar.
Hz. Ömer dilenen kör bir zımmiye rastladığında, "Seni bu duruma düşüren nedir?" diye sordu. O da "Cizye ve yaşlılık beni bu hale getirdi" diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer onu evine götürdü ve ona bir şeyler verdi. Ayrıca onu beytül mala bakan kişiye gönderip şöyle emir verdi: "Buna ve benzerlerine bakınız. Vallahi, gençliklerinde onlardan vergi almak, yaşlandıklarında ortada bırakmak insafa sığmaz. Sadakalar ancak fakir ve miskinlere verilir. Fakirler müslümanla-nn fakirleridirler. Miskinler ise ehl-i kitabın miskinleridirler." Sonra onu cizyeden muaf tuttu. Belki de bunu Rasûlullah'm şu sözünü rehber edinerek yapmıştır:
Bütün din mensuplarına sadaka veriniz.
İslâm ehl-i kitap bir kadınla evlenmeyi mubah kılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) Safiye binti Huyey ile evlendi. Oysa, Safiye bir Yahudi ailesindendi. Yine Rasûlullah kıptî olan Mâriye ile de evlendi. (Sonra bunlar müslüman oldular).
Rasûlullah ehl-i zimmete kötülük edilmemesi, iyi muamelede bulunulması için şöyle buyurmuştur:
Kim bir zımmiye eziyette bulunursa, ben kıyamet gününde onun hasmıyım. Ben kimin hasmı isem kıyamet gününde ona husumette bulunurum.
Allah en iyi bilendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.