Cevap: Receb ayı, kamerî bir aydır. Receb kelimesi Tercib'ten geliyor, bu da tazim demektir. Arablar bu aya çok tazimde bulundukları için bu ismi almıştır.
Receb ayma "Receb'ül-Haram" da deniliyor. Çünkü bu savaşılması haram olan dört aydan biridir. Bu öteden beri devam etmekte olan bir âdetti. Kur'an-ı Kerim de bu âdeti onayladı:
Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylardır, işte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin... (Tevbe/36)
Bu haram (saygın) olan aylar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Re-ceb'tir. Bu konuda Allah Rasûlü de şöyle buyuruyor:
Haberdar olun! Zaman, Allah'ın yeri ve göğü yarattığı ilk günde olduğu gibi dönüyor. Sene on iki aydır. Onlardan dördü haramdır. Onlardan Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları, peşpeşedir. Mu-dar'ın Recebi ise, Cemadi ile Şaban arasındadır.
Receb ayına "Receb'ül-Ferd" de denilir. Çünkü o diğer üç haram aydan beş ay sonra geliyor.
Ve yine Receb ayına "Receb-i Mudar" da denilir. Çünkü bazı hadis kitaplarında şöyle söylenmiştir: "Mudar'in Recebi Cemadi ile Şaban arasındadır." Bu ayın adının Mudar'a nisbet edilmesinin sebebi, Mudar kabilesinin bu aya çok hürmet göstermesi ve onun hakkını korumasıdır.
Receb ayında İsra ve Miraç mucizesi gerçekleşmiştir. Bu da en büyük mucizedir ki Allah onu rasûlü Hz. Muhammed'e has kılmıştır. Allah Teâlâ israya şöylece işarette bulunuyor:
Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O gerçekten işitendir, görendir. (İsra/1)
Allah (c.c) Necm Suresinde de Mirac'a işarette bulunmuştur:
Sonra (Muhammed'e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı o kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu. Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi. (Gözleriyle) gördüğünü kalbi yalanlamadı. Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız? Andolsun onu Sidret'ül-Münteha'nın yanında önceden bir defa daha görmüştü. Cennet'ül-Me'va da onun yanındadır. Sid-reyi kaplayan kaplamıştı. Gözü kaymadı ve sının aşmadı, andolsun rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü. (Necm/8-18)
İsra ve miraç mucizesinde Allah, Rasûlüne büyük bir ikramda bulunmuş, onu yerin ve göğün melekutuna muttali kılmıştır. (Onlann iç yüzünü ona göstermiştir). Aynı zamanda bu mucize, Hz. Peygamber için büyük bir teselli olmuştur. Çünkü o yıl zevcesi Hatice ve amcası Ebu Talib ölmüştü. Rasûlullah o sene Taife gitmiş, fakat çok kötü bir muamele ile karşılanmıştı.
Ve yine İsra mucizesi bize gasbedilen Filistin'i, Mescid-i Aksa'yı ve Beyt-i Mukaddes'i de hatırlatıyor. Ve yine bize yeryüzünü zulümden kurtarmayı, beldeleri ve kulları tuğyan ve pisliklerden temizlemeyi de hatırlatıyor. Allah Rasûlünün şu sözünü de hatırlatıyor:
Ancak üç mescit için sefer yapılır: Mescid-i Haram, Medine'deki mescidim ve Beyt-i Makdis'teki Mescid-i Aksa.
Her müslümanın Receb ayına hürmet etmesi ve onun hürmetini koruması gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.