Sorularla islam-19->Sorularla islam-19->Soru: Allahu Ekber, nasıl oldu da müslümanlarm parolası oldu? Tekbirin günümüz müslümanları üzerindeki tesiri nedir?
Cevap: Bir takım kudsi ve yüce kelimeler -her ne kadar çok tekrar edilseler de- zamanla bazı insanların yanında manalarını yitirirler. Çünkü insanlar bu kelimelerin yüce^manasım düşünemiyorlar. O kelimelerden biri de Tekbir kelimesidir. Yani "Allahu Ekber"dir. Bu çok derin ve yüce manalı bir cümledir.
Allah, Rasûlünü insanları uyarmak için görevlendirirken onu mükellef kıldığı ilk kelime tekbirdir.
Ey bürünüp sarman (Rasûlüm!) Kalk ve (insanları) uyar. Sadece rabbini büyük tanı. (Müddesir/1-3)
Ve yine Allah, Rasûlüne tekbir getirmesini emrediyor:
"Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan, acizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamd ederim" de ve tekbir getirerek O'nun şanını yücelt! (İsra/111)
Bütün İslâm ülkelerinde günde beş vakit ezan sesi yükseliyor, onun sözleri Allahu Ekber, Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne
Muhammeden Rasûlullah, Haye alesselaî, hayye alel felah ve lailahe illallah kelimelerinden oluşmaktadır. Görüyorsunuz ki ezan tekbirle başlıyor, tevhid kelimesiyle bitiyor. Allahu Ekber kelimesi altı defa tekrarlanıyor, diğer kelimeler ise ikişer defa tekrarlanıyor.
Yine namaz da tekbirle başlıyor. Bu tekbire "îlıram Tekbiri" denir. Çünkü bununla namaza giriliyor, artık namaza girince, dünya kelamı ve namazın ruhuna aykırı düşen her şey haram olur. İmam Neseî hariç Kütüb-i Sitte müelliflerinin rivayetine göre Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
Namazın anahtarı temizlik, tahrimesi tekbir, sonu da selamdır.
Tekbir namazın her rekatında tekrarlanır. Tirmizî hariç diğer beş hadis imamı şöyle rivayet etmişlerdir: "Rasûlullah -rükûdan doğrulması müstesna- her eğiliş ve doğrulusunda tekbir getirirdi. Keza kıyam ve kuudda da tekbir getirirdi. Ebubekir ve Ömer de aynısını yaparlardı.
Rivayet edildiğine göre İbn Ömer şöyle demiştir: Hz. Peygamber (s.a) ile beraber namaz kıldık. O arada bir adam ''Allah ne büyüktür Allah'a hamd olsun, sabah akşam O'nu takdis ederiz" dedi. Rasûlullah "Bu kelimeleri kim söyledi?" diye sordu. Bir adam "Ya Rasûlullah o kelimeleri ben söyledim" dedi. Rasûlullah; "Bunlar çok hoşuma gitti. Bunlarla semanın kapıları açıldı" buyurdu.
İbn Ömer sözüne şöyle devam ediyor: "Ben bunu. Rasûlullah'tan duyduğum günden beri terketmedim." (Müslim ve Tirmizî)
Yine müslüman farz namazlannı teşbih, hamd ve tekbirle bitirir.
Kim namazlardan sonra otuz üç kez Sübhanallah, otuz üç kez Elhamdülillah ve otuz üç kez de Allahu Ekber dese —ki bunların toplamı doksan dokuz eder- sonra yüzüncü defasında lailahe illallah vahdehü la şerike leh, lehül mülkü velehül hamdü ve hüve ala külli şey'in kadir, dese, onun günahlan deniz köpüğü kadar çok da olsa silinir. (Ebu Dâvud)
Ramazan bayramında müslümanlar namaza çıkınca, hutbe başlayıncaya kadar tekbir getirirler. Arkasında Kurban Bayramında ise hafta boyunca tekbir getirilir. Böylece hidayete ermelerine/erdirilmelerine mukabil, bir şükrâne olarak Allah'ı ulularlar. Kurban bayramında arefe gününün sabahından, bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar tekbir getirirler. Bu günlere "eyyam-ı teşrik" denir.
Görüldüğü üzere müslümanlar günde onlarca defa tekbir getiriyorlar. Ancak bu kelimenin tesirini onların işlerinde ve tasarruflarında mâlesef göremiyoruz. Halbuki Allah Teâlâ çeşitli vesilelerle -namaz ve ezanla- bu kelimeyi saatin tik takı gibi bizi uyarsın diye tekrar ettiriyor. Böylece üzerimizdeki hakkını ve kendisine döneceğimizi hatırlatıyor. Ta ki, gafiller uyansın, sapıklar doğru yolu bulsun, kötü kişiler kötülükten dönsün ve iyiler de iyiliklerine iyilik katsınlar. Bu vesile ile Kur'an ehli olan müslümanlar tekbire, tekbirle karşılık verirler. Ona icabet eder namaza, hayra ve zikre, yardımlaşmaya koşar, kötülüklerle mücadele ederler. Allah şöyle buyuruyor:
Tağuta kulluk etmekten kaçınıp Allah'a yönelenlere müjde vardır.
(Ey Muhammed)! Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah'ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır. (Zümer/17-18)
Allahu Ekber semadan inen kudsi bir sestir ki yerdekiler onu tekrar edip dururlar. Onlar bununla Allah'ın yüceliğini dile getirirler. Tekbirle tüyleri ürperir. Sonra kalpleri yumuşar ve Allah'ı anmaya başlayıp "Allahu Ekber" kelimesini sıdk ve azimle tekrarlayıp dururlar. Tekbir sesleri dalgalı bir denizin dalgalan gibi dalgalanıp durur. Çünkü onun yüce manası onların kalplerinde şiddetle dalgalanır.
Afakta da Allahu Ekber nidaları çınlar. Yeryüzünü canlandıran semanın meltemleri uykudakileri uyandırır. Böylelikle hayatın kirleri ve beşeri kazuratlan temizlenir.
Yine Allahu Ebker nidaları, yağmacının kulağında da çınlar -eğer onda birazcık ibret gözü varsa- onun ellerini titretip, hilelerine son verir. Çünkü o her şeyden yüce ve büyük olan Allah'ın kendisini gördüğünü idrak eder, yakalayışının şiddetinden korkuya kapılır.
Allahu Ekber nidası, sürekli günaha meyletmek isteyen fasıkın kulağında da çınlar durur. Eğer onda bir nebze ibret gözü varsa meylettiği günahtan vazgeçer. Çünkü Allah'ın uyumadığını, gözlerin hain bakışlarını ve kalblerin gizlediklerini, insanlann gizli ve açık herşeyle-rini bildiğini, her an ve her yerde insanlarla beraber olduğunu anlar. Yaratan bilmez mi? O latif ve herşeyden haberdardır. Allah şöyle buyuruyor:
Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, herşeyi bilendir. (Mücadele/7)
Allahu Ekber, öyle bir kelimedir ki servet sahibi olan kişinin kulağında çınladığında, en azından şöyle düşünür: Allah bütün zenginlerden daha zengindir. Çünkü O bütün zenginliklerin kaynağıdır. Veren
O'dur alan da. Yükselten de O'dur alçaltan da!" Böyle düşünen zenginin zenginliği onu şımartmaz. Bilakis o Allah'ın şu sözlerini hep hatırında tutar:
Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Ölümsüz olan iyi işler ise rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha layıktır. (Kehf/46)
Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükafat Allah'ın katındadır. (Enfal/28)
Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.
(Münafikun/9)
Ve yine kulağında Allahu Ekber nidasının çınladığı fakir, fakirliğine üzülmez ve sarsıntı geçirmez. Çünkü o Allah'ın çok büyük olduğunu ve bütün zenginlerden daha zengin olduğunu düşünüp kendisini lütuf ve insanıyla zengin etmeye kadir olduğunu idrak eder.
Ey iman edenler! Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. (Tevbe/28)
O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi? (Duha/6-8)
Allahu Ekber kelimesi, sıhhatli ve kuvvetli insanın kulağında çınladığında o sıhhatine ve gücüne güven duymaz. Çünkü sıhhat ve kuvveti veren kudret onu alabilir, onun yerine zayıflık ve hastalık verebilir. Güç ve sıhhat, sahibini aldatmamalıdır. Çünkü Allah nice cüsseli hayvanlara da sıhhat ve kuvvet vermiştir. Mühim olan akıl ve kalp kuvvetidir. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
Pehlivan rakibini yenen değildir. Asıl pehlivan gazap zamanında öfkesini yenen kişidir.
Yine Allahu Ekber kelimesi, hasta olan kulların kulaklarında çınladığında ona şifa ve ilaç olur. O kişi Allah'ın rahmetinden ümit kesilmemesi gerektiğini anlar. Zira Allah şöyle buyuruyor:
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur. (Şuara/80)
Eyyub'u da (an). Hani rabbine "Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti.
Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olarak onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik. (Enbiya/83-84)
Ve yine Allahu Ekber nidası, azgın ve kibirli insanın kulağında çınladığında o zalim anlar ki kendisinden daha kuvvetli ve şiddetli olan biri vardır, ki o güçlü ve aziz olan Allah'tır. Böylece azgın kişi de O'ndan korkar ve O'nun önünde eğilir; Allah'ın kullarına zulüm yapmaktan vazgeçer. Allah şöyle buyuruyor:
Suçlular, simalarından tanınır, perçemlerimden ve ayaklarından yakalanırlar. (Rahman/41)
(Firavun) "Ben sizin en yüce rabbinizim!" dedi. Allah onu (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı Elbette bunda, korkan kimseler için büyük bir ibret vardır. (Naziat/24)
Kendisine karşı büyüklük taslayanlara Allah'ın haykırışı şöyledir:
İçinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibir-lenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir. (Gafir/76)
Zulme uğrayan mazlum Allahu Ekber kelimesinden kuvvet alır. Çünkü o bilir ki çok insaflı ve adil bir ilah vardır. O hiç bir zaman zulme razı olmaz. Böylece mazlum kişi Allah'tan yardım dileyip doğrulur
ve bütün gücüyle zulme karşı direnir. Allah şöyle buyuruyor:
Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaş iri ar. (Şuara/39)
İmam Rafii şöyle söylüyor: "Bir gün İslâm saati Allahu Ekber diye çalacaktır. Günün saatleri bu kelime ile hayat bulacaktır. Ey inanan kişi! Eğer sen geçmişte gerekeni yaptıysan, gelecek için de hazırlan. Yok eğer fırsatı kaçırdıysan kefaretini ver. Çünkü zaman zamanı siler, iş işi bozar."
Bir mü'min nefsini Allahu Ekber sözüyle denetlemelidir. Nasıl ki bir doktor hastasının hararetini derece ile ölçüyorsa, bir mü'min de nefsini Allahu Ekber nidasıyla ölçmelidir.
Mü'min nefsini günde beş defa hesaba çekerek Allah'ın huzuruna çıkar, halini arz eder. Nefsini Allahu Ekber kelimesiyle hesaba çekenin hali ne güzeldir.
Canlılık ve hayat veren Allahu Ekber nidası gece ve gündüz çınlayıp duruyor. İnsanlar ona icabet ediyorlar. Bir tek hane halkı gibi kolaylıkla bunu yerine getiriyorlar.
Ey müslümanlar! Sizin kelimeniz Allahu Ekber olduğu sürece hiç bir şey size galip gelmez.
Ey Hz. Muhammed'in tabileri! Ey İslâm'ın çocukları! Ey izzetin çocukları! İzzet; Allah'ın Rasûlünün ve mü'minlerindir.
Azmederek, anlayarak rabbinize Allahu Ekber demeyi ahd edin, söz verin. Böyle deyin ki Allah katında semeresini bulaşınız. Sizi küçük düşürmek isteyen zalimin yüzüne Allahu Ekber diyerek bağırın. Sizi dininizden ayırmak isteyen şeytana karşı Allahu Ekber deyin. Eğer sizi bir sıkıntı basarsa, sabredin ve Allahu Ekber deyin. Size bir hayır gelirse, şımarmayın ve Allahu Ekber deyin.
Sizin duanız şu olsun: Allahım! Bizi sana tevazu göstermekle gü-zelleştir. Senin izzetinin karşısında bize zillet ver. Senden başkasının karşısında bizi aziz kıl. Bizi kibir ve zulümden koru. Yeryüzünde fesat çıkaranlardan eyleme. Allahım! Mü'min ve mütevazilere yardım et, zalim ve cebbarların belini kır, saltanat ve cebrinle onları paçala! Çünkü sen intikam alıcı azizsin.
Allah en yüce ve en büyüktür.
Bu Bölümdeki Diğer Sorular için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
- اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
Ya eyyuhallezine amenu ediullahe ve ediur resule ve ulil emri minküm, fe in tenaza'tum fi şey'in fe rudduhu ilallahi ver resuli in küntüm tü'minune billahi vel yevmil ahir. Zalike hayrun ve ahsenu te'vila.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.