Sorularla islam-19->Soru: Murakabe ne demektir? Biz neden murakabeden ve murakıplardan korkuyoruz?
Cevap: Arab dilinde bir kelime, bazen bir çok nanaya gelir. Bir kelime bazen hakiki manada, bazen de mecazi manada kullanılır, er-Rakib kelimesi şu manalara gelir: Beklemek, muttali olmak, korumak, hıfzetmek, sakınmak, korkmak, yükselmek. Kısacası güzel ahlâka, güzel tabiata delalet eder. Keşke herkeste şu murakabenin güzel bir yönü bulunsaydı.
Zemahşerî'nin Esâsu'l-Belaga isimli eserinin rakabe maddesinde, kelimeye gözetleyici, koruyucu anlamı verilmiştir.
Ancak murakabe ehl-i sülük tarafından (Keşşaf Istılahat'ül-Fü-nundd) kalbi kötü düşüncelerden temiz tutmak şeklinde tarif edilmiştir. Yine Allah'ın her şeye kadir olduğunu bilmek diye de tarif edilmiş ve bunun özünün de Allah'ı görürcesine ibadet etmek olduğu ifade edilmiştir.
Anlaşılıyor ki, ehl-i tasavvufun yanında murakabe Allah'tan korkmak demektir. Bu da kendisini hal ve hareketlerde gösterir. İnsanlar böylelikle fazla murakabede bulunaraktan rabbani, yani Allah adamı olurlar. Sanki o artık Allah'la beraber gider ve gelir. Bu durum, Rasû-lullah'ın hadisinde de ifadesini bulmuştur.
İmam Gazâlî İhya-ı Ulûmi'd-Dîn isimli eserinde uzun uzadıya murakabeden bahis açmış; sûfilerin yoluyla dine hakim olan tabiatı meczederek bir tahlil yapmıştır. O özetle şöyle diyor: "Murakabenin esası Allah korkusudur. O'nun büyüklüğünü düşünmek, O'nun azabından korkmaktır."
Bundan sonra Gazâlî, görüşünü İbn Mübarek'in şu sözüyle teyit ediyor: "Murakabe, Allah'ı hep görür gibi hareket etmektir."
Muhasibi de şöyle diyor: "Murakabenin evveli kalbin Allah'a olan yakınlığıdır."
Tirmizî ise şöyle diyor: "Murakabe, nazarı senden ayrılmayanı sürekli düşünmek, nimeti senden kesilmeyene şükretmek, mülkünden, hakimiyetinden çıkamadığın kişiye boyun eğmektir."
Hiç bir toplum ve hiç bir cemaat yoktur ki murakabeye ve murakıplara muhtaç olmasın. Ancak bu murakabenin de yerinde kullanılması lazımdır. Bütün ümmetler dini murakıplara muhtaçtırlar. Onlar, onları batıldan alıkor, dinlerini tahrif etmekten menederler. Murakıplar devamlı olarak hakkı söyler ve dini indiği gibi tatbik etmeye çalışırlar.
Milletler, mali murakıplara da muhtaçtırlar. Mal ancak helâlinden kazanılmalı, meşru yollardan elde edilmeli ve ancak hayırlı ve faydalı işlerde harcanmalıdır. Harcanırken de israftan ve aşırılıklardan kaçınılmalıdır.
Yine milletler velayet ve iktidar işlerinde de murakıplara muhtaçtırlar. Ta ki onun mensuplan, yoldan çıkmasınlar, zulüm ve istibdada yönelmesinler. Aslında yönetimlerden beklenen şey fedakarlık ve hizmettir.
Ümmet ve cemaat ahlâk, zayi olan değerler ve alçalan ırzlar için de murakabeye muhtaçtırlar. Sözkonusu murakıplar ahlâkı güzelleşti-rir, şehveti söndürür, değerleri muhafaza eder ve şerefleri korurlar.
En son olarak da ümmetler ve milletler, kişinin kendi kendine murakıp olmasına muhtaçtırlar. Başkası onu hesaba çekmeden o kendini hesaba çekmelidir. Buna kalb, yürek, ahlâk veya din desen de far-ketmez, zira bu isimler kültüre göre değişir. Ancak özde gaye birdir. O da herkesin üzerinde bir rakibin (yani bir gözetleyiçinin) olması fikridir. Eğer fertler iyi olursa, toplum da iyi olur, polise ve hakime fazla iş düşmez.
Bir nevi murakabe daha vardır ki onu ancak zanlılar veya şahsiyetsizler kabul edebilirler. O da, fikir hürriyeti üzerindeki murakabedir. Bu zararlı ve kötü bir şeydir. Hele hele bu murakıblık onu kötüye kullananın eline geçerse onun zarar ve kötülüğü ikiye katlanır. Yine insanların gizli yönlerim araştırmak konusunda da gözetleyicilik yapmak gayet kötüdür. Hiç kimsenin gizli yönlerini araştırmamak, onların
sürçmelerini görmemek lazımdır. Çünkü bütün dinler ve ahlâk müesseseleri insanları bu kötü huylardan menetmişlerdir.
Ne olursa olsun nezih ve ihlaslı gözetleyicilerin bulunmasının şart olduğu hususunda hiç kimsenin kuşkusu yoktur
Bu Bölümdeki Diğer Sorular için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
- اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
Ya eyyuhallezine amenu ediullahe ve ediur resule ve ulil emri minküm, fe in tenaza'tum fi şey'in fe rudduhu ilallahi ver resuli in küntüm tü'minune billahi vel yevmil ahir. Zalike hayrun ve ahsenu te'vila.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.