Sorularla islamiyet-10->CEVAP: Sahih-i Müslim'de geçen bir rivayette şöyle anlatılır:
Rasûlullah (s.a) hanımlarından Zeyneb bint Cahş'ın yanında kaldığı sırada bal şerbeti içerdi. Hz. Peygamber'in (s.a) diğer eşlerinden Hz. Âişe ve Hz. Hafsa bunu kıskandılar. İkisi arkadaştılar ve kendi aralarında anlaşarak Zeyneb'in yanından çıkmasının akabinde Hz. Peygamber'e "Burnumuza senden megâfir (kötü kokulu bir bitki) kokusu geliyor, diyelim" dediler. Anlaştıkları şekilde bunu aynen uyguladılar.
Rasûlullah (s.a) güzel kokuyu severdi ve ona düşkündü. Bir başkasının kendisinden güzel kokudan başka bir şey hissetmesinden de nefret ederdi. Hafsa kendisine böyle deyince şöyle buyurdu:
Hayır, Zeyneb bint Cahş'ın yanında bal şerbeti içtmiştim. Onu bir daha içmem.
Rasûlullah (s.a) Hz. Hafsa'ya bunu gizlemesini ve kimseye söylememesini emretti. Bunun anlamı, helâl olduğu halde bal şerbetini Rasûlullah'ın kendisine haram kılmış olmasıdır. Bu sebepledir ki Tahrim sûresinin başında şu âyet nazil oldu:
Ey Peygamber! Eşlerini hoşnut etmek için Allah'ın helâl kıldığı Şeyi niçin kendine haram kılıyorsun? Allah bağışlayandır, acıyandır.
Allah Teâlâ daha sonraki âyet-i kerimelerde yeminlerin keffaretle geri alınabileceğini meşru kılmış ve müminlerin dostu olduğunu, herşeyi bildiğini ve hikmet sahibi olduğunu ifade buyurmuştur. Daha sonra şöyle demiştir:
Hani eşlerinden birisine -Hafsa'ya- bir söz söylemiştin ve: "Bunu sakın kimseye söyleme!" demiştin. Fakat o gitmiş bunu Âişe'ye anlatarak ifşa etmişti. Bundan bir şey çıkmayacağını zannetmişti. Halbuki Allah Teâlâ olanları Peygamberi'ne bildirmişti. Peygamber de Hafsa'ya Allah'ın kendisine bildirdiği şeylerin bir kısmını anlatmış, bir kısmını da nezaketen anlatmamıştı. Hz. Peygamber bunu haber verince Hafsa şaşırmış ve belki de bunu Hz. Peygamber'e (s.a) Âi-şe haber vermiştir, zannına kapılmıştı. Bu yüzden: "Bunu sana kim haber verdi?" diye sormuştu, Hz. Peygamber ona: "Her şeyi bilen ve herşeyden haberi olan Allah Teâlâ haber verdi" demişti.
Sonra Allah Teâlâ şöyle buyurmuştu:
Eğer tevbe ederseniz ey Hafsa ve ey Âişe (bu sizin için iyi olur) çünkü kalpleriniz sapmıştı. Eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka verir, onun hoşlanmadığı şeylerde birbirinizle yardımalaşırsanız, (bilesiniz ki) Allah onun yardımcı sı dır, Cebrail ve hayırlı mü'minler de onu yardımcısıdır. Allah, Cebrail ve mü'minlerden sonra melekler de size karşı onun yardımcısıdır.
Sonra Allah Teâlâ onların akıllarını başlarına getirmek için Pey-gamber'in eşlerine dedi ki:
Davranışlarınız yüzünden Peygamber sizi boşayacak olsa Allah Teâlâ ona sizden daha iyi, kendini Allah'a veren, İnanan, sebatla itaat eden, ihlaslı, tevbe eden, ibadet eden ve oruç tutan dul ve bakire eşler vermeye kadirdir.
İşte İmam Müslim'in Sahihi'nde zikrettiği rivayetin özeti budur. Biz, bu kıssayla ilgili Tahrim süresindeki ilk âyetlerin tefsirini de buna ilave ettik. İmam Kurtubi el-Cami li-Ahkâmı l-Kur'an isimli tefsirinde yukarıdaki rivayeti bu konudaki nakledilen görüşlerin en sahihi olarak zikretmiştir.
Bu kıssa hakkında ikinci bir rivayet daha vardır. Bu rivayette söz konusu olay Zeyneb ile değil, Mâriye ile ilgilidir. Mâriye, Mısır hükümdarı Mukavkıs'ın veya İskenderiye melikinin RasûluUah'a hediye ettiği bir cariye idi. Hz. Peygamber (s.a) kendisini İslâm'a davet etmek için bir elçi gönderdiği zaman Mâriye'yi hediye olarak göndermişti. Mâriye, yukarı Mısır'da Nil'in doğusunda Ansana denilen şehre bağlı bir beldeye mensuptu.
Rasûlullah (s.a), müslüman olduktan ve İbrahim ismini verdiği oklunu dünyaya getirdikten sonra Mâriye'yle evlendi. İbrahim, Rasû-lullah'm (s.a) biricik oğlu idi ve ona peygamberlerin atası Hz. İbrahim'in (a.s) ismini vermişti. Fakat İbrahim fazla yaşamadı. İbrahim vefat ettiği esnada hala süt emme çağında idi. Rasûlullah (s.a) biricik oğlunun vefatına ziyadesiyle üzüldü. Fakat metanetini kaybetmedi ve Allah'tan hayırlısını diledi. Bu olayla ilgili şöyle buyurmuştu:
Göz yaşarır, kalp hüzünlenir, Rab Teâlâ'nın razı olmayacağı hiç bir şeyi söylemeyiz. Biz senden dolayı çok üzgünüz ey İbrahim!
Rivayetler İbrahim'in vefat ettiği gün güneşin tutulduğunda ittifak ederler. Bunun üzerine bazı insanlar güneşin Peygamber'in oğlu İbrahim'in vefatı sebebiyle tutulduğunu söylemişlerdi. Fakat Rasûlullah (s.a) insanlara şöyle dedi:
Güneş ve ay Allah'ın âyetlerinden iki âyettir, bir insanın ölümünden dolayı tutulmazlar. Böyle bir şey gördüğünüz zaman ortalık açılıp aydınlanmcaya kadar namaz kılın.
Mâriye kıssasıyla ilgili olarak Zemahşeri ve Râzi tefsirlerinde özet olarak şu bilgiler verilir:
Hz. Peygamber (s.a) Hafsa'nın evinde iken Mâriye ile başbaşa kalmıştı. Bu, Hz. Peygamber'in Âişe'ye ayırdığı bir günde olmuştu. Hz. Peygamber (s.a) Hafsa'nın bu durumu öğrendiğini anlayınca ona dedi ki:
Kimseye söyleme, sana bir sır söyleyeceğim ve ben Mâriye'yi kendime haram kıldım. (Halbuki cariyesi ve oğlunun annesi olduğu için Mâriye kendisine helâl idi). Sana müjdeliyorum, benden sonra ümmetimin başına Ebubekir ve Ömer geçecekler (yani benden sonra halife olacaklar).
Hafsa gitti, bunu Âişe'ye söyledi. İkisi birbiriyle sıkı fıkı arkadaştı. Hz. Peygamber (s.a) bunu öğrendi. Hafsa'yı boşadı veya boşamayı düşündü. Hanımlarından uzaklaştı ve Mâriye'nin evine çekildi. Ondo-kuz gün bekledi. Nihayet Cebrail, Allah Teâlâ'nın Hafsa'yı affettiği haberini getirdi ve Hz. Peygamber'e şöyle dedi:
Hafsa'ya geri dön. Çünkü o, gündüzleri oruçla geceleri ibadetle geçiriyor. O, cennette senin hanımlarından birisi olacak.
Allah Teâlâ, Peygamberine Hafsa ile Âişe arasında geçen konuşmayı bütün ayrıntılarıyla bildirmişti. Peygamber (s.a) bunların bir kısmını Hafsa'nın davranışım ima ederek zikretmiş, diğer bir kısmını da söylememişti. Babalarının kendisinden sonra halife olacağını da haber verince Hafsa şaşırmış ve: "Bunu sana kim haber verdi?" diye sormuştu. O da "Herşeyi bilen ve herşeyden haberdar olan Allah bana haber verdi" demişti.
Bu kıssayı sahih bir senetle Nesei ve Taberâni rivayet etmiştir. Ayrıca Hattabi de rivayet etmiş, İbn Hacer de bunu tercih etmiştir. Kurtu-bi, Tefsirinde şöyle demektedir:
Müfessirlerin çoğunluğu bu âyetin, Hz. Peygamber'in (s.a) kendi evinde Mâriye ile başbaşa kaldığı olayla ilgili olarak Hafsa hakkında indiği görüşündedirler.
İbn Cerir et-Taberi bu kıssayı Camiu'l-Beyan isimli tefsirinde aşağıdaki ibarelerle rivayet eder:
Hafsa ve Aişe birbirlerini çok severlerdi, ikisi de Rasûlullah'ın (s.a) eşi idi. Hafsa babasıın evine gitmişti. Orada lafa daldı (gecikti). Rasûlullah (s.a) cariyesine haber gönderdi, (yanma çağırdı) ve Hafsa'nın evinde onunla birlikte kaldı. Aslında nöbet Hz. Âişe'de idi. Hafsa evine dönünce ikisini orada gördü. Mâriye'nin dışarı çıkmasını bekledi. Aşırı bir kıskançlığa kapılmıştı. Hz. Peygamber (s.a) cariyesini dışarı çıkardı. Bunun üzerine Hafsa içeri girdi ve şöyle dedi: "Yamndakini gördüm. Vallahi beni üzdün." Peygamber (s.a) şöyle dedi: "Vallahi seni razı edeceğim. Şimdi iyi dinle sana bir sır vereceğim, onu kimseye söyleme!" Hafsa nedir o? diye sordu. Rasûlullah (s.a) ona şöyle dedi: "Sana yemin ederim ki senin rızan için cariyem bana haram olsun." Hafsa ve Âişe, Peygamber'in diğer hanımlarına karşı birbirlerine destek verirlerdi. Hafsa, Âişe'nin yanma gitti, ona bu sırrı açıkladı: "Sana müjdeliyorum; Peygamber (s.a) cariyesini kendisine haram kıldı." Rasûlullah'ın ona verdiği sırrı Âişe'ye anlatınca Allah da bunu Peygamberine bildirdi ve hanımlarının birbirlerine sırt vermelerinden dolayı şu âyetleri indirdi:
Ey Peygamber! Eşlerini memnun edeceğim diye, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram kılıyorsun? (Tahrim/1-2)
îbn Cerir et-Taberi bu konudaki geçen rivayetlerin pek çoğunu sıralamış ve sonunda da şöyle demiştir:
Bunların içerisinde söylenilmesi gereken en doğru söz şudur: Rasûlullah'ın (s.a) kendisine haram kıldığı şey, Allah'ın kendisine helâl kıldığı bir şeydi; bu onun câreyesi olabilir, bir içecek olabilir, başka bir şey olabilir. Ancak hangisi olursa olsun söz konusu olan şey, Allah'ın kendisi için helâl kıldığı bir şeydi. Bu yüzden Allah Teâlâ onu ayıpladı ve kefaretle yeminim bozabileceğini ona açıkladı.
Belki de bu, en doğru olan ve ihtilaf ve ayrıntılardan en uzak olan izahtır. Bu sebeple ona dönmek daha güzel olur.
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-10.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.