☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

☝https://www.muhammediyye.org/
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

Teoriye göre;İlluminati yani uzaylı ve insan melezi ırklar,yarı vampir,yılan,ejderha vs melez soylardan oluşan topluluk,masonik, illuminatik firavun ve nemrud soylarının hipnoz,büyü,zihin kontrolü,algı yönetimi ile bireyler ve toplumları yönetmesi,hizbüşşeytan illumiatinin küresel illuminatik sistemi; siyaset,medya,sivil toplum,terör örgütleri,mafya,enerji,silah,ilaç,gıda tekeli alanlarda illuminati varlığı

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız Allah razı olsun.

  • tab1
  • tab2
  • tab3
  • tab4
  • tab5
  • tab6
  • ☝📖 المحمية 📖☝

S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks

الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي

Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

Yahudilik Ve Hristiyanlık SORU: Yahudilerle Hz. İsa arasında bir ilişki var mıdır? Niçin Ya­hudiler Hz. İsa'ya düşmanlık etmektedirler?

Sorularla islamiyet-10->CEVAP: Hz. İsa, Allah'ın kulu ve elçisi, ruhu ve kelimesi Mesih aleyhisselamdır.


Mesih denmesinin sebebi, (doğduğunda) zeytin yağı ile meshedil-miş olmasından veya Cebrail'in onu bereketle meshetmiş olmasından, veya Allah'ın ondan günahı silip yok etmiş olmasından veya kötü huy­ların ondan yok edilmiş olmasındandır. Bu konuda çeşitli sözler söy­lenmiştir.


Kur'an-ı Kerim'e başvuran kimse Hz. İsa'dan, pek çok Özelliği ile birlikte şeref ve şanla söz edildiğini görür. Nitekim aşağıdaki ayetler­de Hz. İsa'dan ve annesi Meryem'den şöyle söz edilmektedir:


(Rasûlüm!) Kitapta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.


Meryem onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona Ruhumuzu (Cebrail'i) gönderdik de o, kendisine tastamam bir in­san şeklinde göründü.


Meryem dedi ki: "Senden çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma)!"


Melek: "Ben, yalnızca sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamak için rabbinin bir elçisiyim" dedi.


Meryem: "Bana bir erkek eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi.


Melek: "Öyledir" dedi; "(zira) rabbin buyurdu ki:" 'Bu bana ko­laydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rah­met kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi."


Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki ço­cukla) uzak bir yere çekildi.


Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) şevketti. "Keşke" dedi "bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"


Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir. Hurma da­lını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün. Ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen de ki: "Ben çok merhametli olan Allah'a susma orucu adadım. Artık bu­gün hiçbir insanla konuşmayacağım."


Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: "Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın! Ey Harun'un kızkardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz değildi."


Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz" dediler, "beşikte­ki bir sabi ile nasıl konuşuruz?"


Çocuk şöyle dedi: "Ben Allah'ın kuluyum. O, bana kitabı verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı emretti. Beni anne­me saygılı kıldı ve beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır." (Meryem/16-33)


Bu ayetlerde tertemiz bir hayatın mis gibi kokuları hissedilmekte­dir. Allah'ın kulu ve rasûlü olan Hz. İsa'nın doğumunu anlatan bu ayet­ler, müslümanların dilinde dolaşmakta, Kur'an okuyanlar heybet ve saygı duygulan içinde Hz. İsa'yı ve temiz annesini anmaktadırlar.


Âl-i İmran suresinin aşağıdaki ayetleri Hz. İsa'nın annesinden şöyle söz etmektedir:


İmran'ın karısı şöyle demişti: "Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım. Adağımı kabul buyur. Şüphesiz (niya­zımı) hakkıyla işiten ve (niyetimi) bilen sensin."


Onu doğurunca, Allah ne doğurduğunu bilip dururken: "Rabbim! Ben onu kız doğurdum. Oysa erkek, kız gibi değildir. Ona Mer­yem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum" dedi.


Rabbi Meryem'e husn-i kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriyya'yı da onun bakımı ile görevlendirdi. Zeke-riyya, onun yanına, mabede her girişinde orada bir rızık bulur ve "Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor?" der. O da: "Bu, Allah ta-rafmdandır. Allah dilediğine sayısız rızık verir" derdi." (Al-i İm-ran/35-37)


Bu ayetlerden az sonra Kur'an-ı Kerim aynı surede Hz. Meryem ve İsa konusuna dönerek şu ayetlere yer veriyor:


Hani melekler şöyle demişlerdi: "Ey Meryem! Allah seni seçti. Seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti. Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, (O'nun huzurun­da) eğilenlerle beraber sen de eğil!"


(Rasûlüm!) Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğu­muz gayb haberlemizdendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himaye­sine alacak diye kura çekmek üzere kalemlerinizi atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden ) çekişirken de yanla­rında değildin.


Melekler demişlerdi ki: "Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir kelimeyi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa Mesih'dir; dünyada da ahirette de itibarlı ve Allah'ın kendisine yakın kıldıklarındandır. O, salihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlar­la konuşacak."


Meryem: "Rabbim!" dedi. "Bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur?" Allah şöyle buyurdu: "İşte böyledir, Allah dilediğim yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece "ol" der, o da oluverir."


(Melekler, Meryem'e hitaben İsa hakkında sözlerine devam etti­ler:) Allah ona kitabı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecek. Onu İs­rail oğullarına elçi olarak gönderecek (ve onlara şöyle diyecek:) "Size rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş su­reti yapar, ona üflerim ve Allah'ın izni ile o kuş olur. Yine Allah'ın izniyle körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evle­rinizde ne yeyip ne birktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır. Benden önce ge­len Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmak için gönderildim. Size rabbinizden bir mucize ge­tirdim. O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin. Allah benim de rabbim, sizinde rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk edin. İşte bu doğru yoldur." (Al-i İmran/42-51)


Enbiya suresinde Hz. Meryem hakkında şöyle buyuruluyor:


Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem'i de an) biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle alem için bir ibret kıldık. (Enbi­ya/91)


Kur'an'dan sonra Hz. Peygamber de Hz. İsa'yı şan ve şerefle an­maktadır.


Buharı ve Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber şöy­le buyurur:


Dünyada da ahirette de İsa'ya en iyi dost benim. Peygamberler, anneleri ayrı olmak üzere aynı babanın çocuklarıdır. Hepsinin din­leri birdir. Benimle İsa arasında başka peygamber yoktur.


Gene Buharı ve Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurulmuştur:


Doğan her bir çocuğu mutlaka şeytan bir dürter. Bu dürtmeden dolayı çocuk feryad ederek ağlamaya başlar. Ancak Meryem ve oğlu böyle değildir.


Hadisi rivayet eden Ebu Hüreyre "Dilerseniz 'Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum' (Al-i imran/36) ayetini okuyun" dedi.


Hz. Peygamber Hz. İsa'nın annesi Meryem'in zamanının kadınla­rının en hayırlısı olduğunu bildirmiştir. Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyurmuştur:,


İmran kızı Meryem'in cennette benim eşim olacağı bana bildiril­miştir.


Gene Hz. Peygamber kadınlardan kemale erenlerin dört kişi olup, bunlardan birinin İmran kızı Meryem olduğunu haber vermiştir.


Bu satırlara burada yervermemiz, İslâm dininin ve Kur'an'ın Hz. Isa karşısındaki durumunu ortaya koyması ve İslâm'ın Hz. İsa'ya ver­diği şerefle Yahudilerin Hz. İsa'ya karşı tutumu arasındaki farkı ortaya koyması bakımından yararlı olmuştur.


Burada şunu da hatırlamalıyız ki Hz. İsa İsrailoğullarından olup onların arasında yetişmiştir. Cenab-ı Hak İsa'yı Yahudilere peygamber olarak göndermiştir. Tâ ki Yahudilerin yere çaldığı insanlık şerefini ia­de etsin ve onlara iyiliği, insanları sevmeyi anlatsın.


Nitekim Luka İncili'nin altıncı ıshah'ında ifade edildiği üzere Hz. İsa Yuhdilere şöyle demiştir: "....fakat ey beni dinleyenler! Size şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı seviniz. Kızdığınız kimselere iyilik ediniz. Size yardımcı olabilmem için azim ve sebat içinde olunuz. Size kötülük yapanlarla ilişkinizi kesmeyiniz. Bir yanağı­nıza vuran kimseye öbür yanağınızı da uzatın! Birisi abanı alırsa elbiseni de almasına engel olma. Her kim senden bir şey isterse, ona istediğini ver. Senden bir şeyi alandan onu geri alma isteğin­de bulunma.


Yahudiliğin Evrensel Tehlikesi isimli eserde de ifade edildiği üze­re Hz. İsa'nın Öğretileri pek yücedir. Yahudilerin tabiatı ve huyu bu öğ­retilerle bağdaşmamaktadır. Öfke, kötülük ve kindarlığa ahşan kimse­ler arasında alçak gönüllülük, tolerans, mübarek duygular ve sevgi na­sıl yer alabilirdi?


Yahudiler iyiliği inkar eder ve inatla ona karşı dururlardı. Onlar başkalarının malını ve kanını helâl sayarlar. İbadetlerini ancak mal ve altın elde etmek için yaparlar. Bu sebeple onlarla kendilerine peygam­ber olarak gönderilen Hz. İsa arasında bir kavga başlamıştır. Oysa Hz. İsa onları içinde bulundukları durumdan kurtarıp hidayete erdirmeye çalışmaktadır. Hz. İsa, onları servete tapmaktan, serveti yaratan Allah'a tapmaya yönlendiriyordu.


Hz. İsa onları ıslah etmek için çeşitli yollara başvurmuştur. Ümit vermek de korkutmak da hiçbir işe yaramamıştır. Nitekim İncil bundan şöyle sözetmekdir:


Hz. İsa Allah'ın tapınağına girdi. Tapmakta alım satım işlemi ya­panların hepsini dışarı çıkararak oradaki altın satıcılarının sergile­rini ve güvercin satanların yerlerini devirip yok etti ve şöyle dedi: "Benim evim namaz kılacak evdir, orada dua edilir. Siz ise orayı hırsız yuvası haline getirdiniz."


Bu vaad ve tehdit ifade eden sözler Yahudiler katında itibar gör­memiştir. Çünkü kötülük onların mayalarında vardır ve gurur onların benliğini doldurmaktadır. Bu özelliklerinden dolaı onlardan, insan cin­si arasında benzeri bulunmayan katı kalpli yıkıcılar ortaya çıkmıştır.


Bunun içindir ki İncil onlara keskin bir dil ile hücum etmiş, Mat­ta İncilinde ifade edildiği üzere şöyle hitap etmiştir:


Ejderha yavrusu yılanlar! Yaklaşan cehemmeden nasıl kaçıyorsu­nuz? Sizin bu durumunuzdan dolayı size nebiler, hikmetli sözler söyleyenler ve yazıcılar gönderdim. Bunlardan kimisini kabul et­tiniz ve astınız. Kimisini toplantı yerlerinizde kırbaçladınız, şehir­den şehire sürgün ettiniz. Adem'in oğlu Habil'in kanının dökülme­sinden tapmak ile boğazlama yeri arasında öldürdüğünüz Berhiya oğlu Zekeriyya'nın kanına kadar kan dökmeye devam ettiniz. Şimdi size yere dökülen en temiz kanı gönderiyorum.


Hz. İsa Yahudilerle karşılaştığında onlara acı hakikati haykırmıştır. Çünkü onlar sapıtmış ve zulüm ehli olmuşlardır. Riyakar ve aldatıcıdır­lar. İçleri başka dışları başkadır. Ağızları ile söyledikleri kalplerinde olandan değişiktir. Bundan dolayıdır ki İncil onlara şöyle seslenmiştir:


Ey katil riyakarlar! Yazıklar olsun size! Siz kabın dışına gereken önemi veriyor ve harcamayı yapıyorsunuz. Fakat kabın içi kap­kaççılık ve çirkin huylarla doludur. Ey kör katil! Önce kabın içini temizle ki içi de dışı da temiz olsun. Yazıklar olsun size! Çünkü siz aydınlatılmış kabirlere benziyorsunuz. Zahire kibar ve güzel davranıyorsunuz. Oysa içiniz ölülerin kemikleri ve pisliklerle do­lu. Böylece insanlara dışardan iyi kimseler olarak görünüyorsu­nuz. Fakat içiniz riya ve günah ile dolmuştur.


Hz. İsa, onların hırsı ve aşırı derecede mal sevgisi yüzünden Ya­hudilere keskin bir dil ile hücum etmiştir.


Markos İncilinde bu durum şöyle anlatılmaktadır:


Hz. İsa çevresine bakınıp talabelerine şöyle dedi: "Zenginlerin Al­lah'ın melekûtuna girmeleri ne zordur?" İsa'nın talebeleri bu sözden şa­şırdılar. İsa onlara tekrar şöyle dedi: "Oğullarım! Hep mal üzerine ko-


nuşanların Allah'ın huzuruna girmeleri ne zordur? Devenin iğnenin de­liğinden geçmesi, zengin birinin Allah'ın melekûtuna girmesinden da­ha kolaydır."


İncil'deki bu sözlerinden maksat yahudilerin durumuna bir işaret idi. Onlar altın ve gümüşü biriktirip, Allah'a küfreder ve emirlerine karşı gelirlerdi.


Kur'an'da Yahudilerin Hz. İsa'nın peygamberliğini inkar ettikleri bildirilmiştir. Onlar Hz. İsa'ya uymamışlar, ancak havarileri ve öğren­cileri ona inanıp yolundan gitmişlerdi. Bu hususa şu ayette işaret edil­mektedir:


İsa, onlardaki inkarcılığı sezince: "Allah yolunda bana yardımcı olacak kimlerdir?" dedi. Havariler: "Biz, Allah yolunun yardımcı­larıyız; Allah'a inandık, şahid ol ki bizler müslümanlarız" cevabı­nı verdiler." (Al-i İmran/52)


Kur'an-ı Kerim Yahudilerin kafirliğini bir kere daha ifade ederek kendisinin ve kendisinden önce gelen Musa'nın peygamber kardeşi, peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'in geleceğim şu ayetle müjdelemektedir:


Bir zaman Musa kavmine: "Ey Kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyor­sunuz?" demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptır­mıştı. Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.


Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden Önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden son­ra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim" demişti. Fakat kendilerine açık deliller getirilince: "Bu apaçık bir büyüdür" dediler. (Saf/5-6)


Bunun yanında Kur'an Hz. İsa'ya da şerefli bir konumda şu ayet­lerde yer vermektedir.


Çocuk (iken Hz. İsa) şöyle dedi: "Ben Allah'ın kuluyum. O, bana kitab verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı, yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı em­retti. Beni anneme saygılı kıldı, beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılaca­ğım gün esenlik banadır." (Meryem/30-32)


Kur'an aynı zamanda namuslu bakire Meryem'i de şerefli olarak zikrediyor:


İffetini korumuş olan, İirran kızı Meryem'i de (Allah örnek gös­terdi). Biz ona ruhumuzdan üfledik ve o rabbinin sözlerim ve ki­taplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi. (Tahrim/12)


Kur'an'ın Hz. İsa ve annesi Hz. Meryem hakkında ifadelerine, Hristiyan bir şair olan Faul Selame şöyle işaret ediyor:


Yüce bir ilişki var İsa ile Mescid-i Aksa arasında hem Ulvi bir temizliğe sahip idi İsa'nın annesi Meryem


Meryem daha doğduğunda pak idi tertemiz Layıktır ona "temizlik ve namus timsali" deseniz.


Yüce Kur'an'da Meryem'i kutsadı Cenab-ı Hak O, su gibi temiz idi, güneş gibi parlak.


Öte yandan Yahudilerin Hz. İsa'yı Yahudilikten dönmüş bir putpe­rest saymakta olduğunu görmekteyiz.


Yahudilerce mukaddes kitap olarak bilinen Talmud'da Yahudi ha­hamın dilinden şöyle denmektedir:


Hristiyan İsa kara katran ve ateşten oluşan cehennemin dalgaları arasındadır. Onu anası işlediği bir hata ile bir askerden meydana getirmiştir.


Hristiyan kiliseleri ise pislik yuvasıdır. Orada vaaz veren rahipler havlayan köpekler gibidir. Bir Hristiyanı Öldürmek emderildiği-miz Öğretilerdendir. Bir Yahudinin, Hristiyanlağın ileri gelenlerini üç kere lanetlemesi vazifesidir.


Kur'an'ın aşağıdaki ifadelerinde görülen yücelik nerede bu baya­ğı ifadeler nerede? Cenab-ı Hak Maide suresinde şöyle buyurur:


İnsanlar içinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile müşrikleri bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da "Biz Hristiyanız" diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar. Rasûle indirileni duydukla­rı zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar bo­şandığını görürsün. Derler ki: Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz!" (Maide/82-83)


Merhum kumandan Abdullah Tel, Belanın Kökleri isimli kitabın­da şöyle der:


"Hz. Muhammed İsa'nın peygamberliğine inandı. Bu yahudiler tep­ki ile karşıladılar. Çünkü onlar İsa'nın risaletini küfürle karşılıyor, pey-gambeliğini inkar ediyorlardı. Hz. Allah bunun üzerine şu ayeti indirdi:


(Onlara) şöyle de: "Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyor­sunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz." (Maide/59)


İslâmiyet, Hz. İsa'yı şan ve şerefle anıyor ve bakire Meryem'in na­musunu savunuyorken, Yahudiler Hz. İsa'ya ve Hristiyanlığa karşı sa­vaşa devam ediyorlardı. Çirkin üslûpları ile Hz. Meryem'e hücum edi­yorlar, ne kadar eksiklik ifade eden şey varsa onu Hz. Meryem'e yapış­tırıp lekelemeyi öğütleyen Talmud öğretilerini uygulamakta idiler.


İslâm dininin Hz. İsa ve annesi hakkındaki görüşlerini okuyup, bu konudaki Yahudilerin görüşlerini İslâm'ınkilerîe karşılaştıran kimse, gözleri ve kalpleri kor olmuş batılı Hristiyanlarm tutumuna hayret et­mekten kendisini alamaz.


Çünkü onlar dinlerine, vatandaşlarına, hatta tüm insanlığa düşman olan Yahudilerle yardımlaşma içinde olmaya devam etmektedirler.


Yahudilerin yaptıkları çirkinlikler ve işledikleri suçlar çoktur. Bunların en büyüğü, Hz. Meryem'e, İsa'yı bir erkekten peydahladığı iftirasını atmaları ve sonra Hz. İsa'yı öldürme girişiminde bulunmala­rıdır.


Bizzat Kur'an-ı Kerim buna kısa bir şekilde aşağıdaki ayetlerde temas etmektedir:


Biz de inkar etmelerinden ve Meryem'in üzerine büyük bir iftara atmalarından; ve "Allah'ın elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demelerinden dolayı (onları lanetledik). Halbuki onu ne Öldürdü-»ler, ne de astılar. Fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta zanna uymak dışında hiç bir (sağlam) bil­gileri yoktur. (Onlar) kesin olarak onu öldürmediler.


Bilakis Allah onu (İsa'yı) kendi katına kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir. (Nisa/156-158)


Menar Tefsiri'ne başvurunca orada şu bilgilerle karşılaşıyoruz: Yahudiler kendilerine hidayet yolunu göstermek üzere gönderilen pey­gamberleri öldürmek, Allah'ın ayetlerine küfretmek, helâli haram; ha­ramı helâl saymak suretiyle Allah'a verdikleri sözü bozmuşlardır.


Bunun üzerine Hz. Allah onlara gazap ederek lanetlemiş, ellerin­de bulunan malik oldukları şeyleri ellerinden almış, onları zillet ve meskenet içinde bırakmıştır. Çünkü onların işlediği günahlar, birlikle­rini dağıtmış ve ahlaklarını bozmuştur.


Onların Hz. Meryem'e yaptıkları iftira ve Hz. İsa hakkındaki iddi­aları da işledikleri günahlardandır. Meryem'e iftira ederek fahişe oldu­ğunu söylemişler, İsa'yı da öldürdüklerini iddia etmişlerdir.


Halbuki Kur'an, gerçek durumu bildirmiş onların sandıklan gibi Hz. İsa'yı öldürmediklerini, insanlar arasında yaygın hale gelen şekil­de iddia ettikleri gibi onu aşamadıklarını ifade etmiştir. Kur'an'ın ifa­desine göre İsa'yı öldürdüklerini sananlar şüpheye düşmüşler bu se­beple onu öldürdükleri zannma kapılmışlar, öldürdüklerinin bizzat İsa olduğundan emin olamamışlardır. Çünkü öldürdüklerini tam olarak ta­nımıyorlardı.


Hristiyanların ellerinde bulunan çeşitli İnciller, açıkça ifade edi­yor ki Hz. İsa'yı askere teslim eden Iskarıot Yahuda'dır. Askerlerle öp­tüğü kişinin İsa olduğu üzerinde önceden anlaşma yapmıştır.


Hz. İsa'nın başlattığı yeni dinin davetini, Yahudiler kendileri ün tehlikeli bulduralr. Zira o onların işledikleri günahlara karşı durmakta, yaptıkları rezilliklere, fırsatçı davranışlara direnmektedir. Bizzat Hz. İsa onların kötülüğünü ve bayağılığını "Ejderha yavruları yılanlar!" ol­duklarını söylemekle ifade etmiştir.


Bundan dolayıdır ki Hz. İsa hakkında bir plan kurup ondan kur­tulmak istediler.


İncil şöyle der: O zaman kahinlerin ve yazıcıların başkanları, hal­kın ileri gelenleri bir tuzakla Hz. İsa'yı yakalayıp öldürmek istedi­ler, fakat, "bu bayramda olmasın. Halkın birbirine girmesine se­bep olur" dediler.


Yahudiler bu planı kusurlu buldu. Hz. İsa'nın havarilerinden biriy­le anlaşma yapıp kendilerine İsa'nın olduğu yeri göstermesini iste­diler. Nihayet Yehuda dünyalığa olan hırsı sebebiyle 30 gümüş karşılığında bu işi yapmaya razı olup vicdanını satmayı kabul etti.


Luka İncilinde aynı konu şöyle anlatılıyor:


Iskarıot denilen Yahuda'nın içine şeytan girdi. O aslında Hz. İsa'nın 12 talebesinden biri idi. Yahuda kahinlerin başkanları ve askerlerin komutanları ile Hz. İsa'yı onlara nasıl teslim edeceğini konuştu. Sevinerek Yahuda'ya yapacağı iş karşılığında gümüş ver­mek üzere anlaştılar.


Matta İncili de bu olayı şöyle anlatmaktadır:


Vali her bayramda halk için bir esiri serbest bırakmayı adet edin­mişti. O zamanlar Barabbas adıyla meşhur bir esir vardı. Toplu vaziyette olan halk acaba kim için toplanmıştı?


Vali Platus halka şöyle dedi: "Kimi serbest bırakmamı istiyorsu­nuz? Barabbas'ı mı yoksa İsa'yı mı serbest bırakayım?"


Vali koltuğunda otururken karısını İsa'ya gönderdi. Gönderirken eşine şöyle dedi: "Bu şünahsız adamdan sakın! Çünkü ben bugün bu kimse hakkında çok düşündüm. Fakat kahinlerin başkanları ve halkın ileri gelenleri toplanan halkı Barabbas'ı isteyip İsa'yı öldür­mek üzere kışkırtıyorlardı.


Vali bir kere daha sordu: "İki kişiden hangisini istiyorsunuz?" Halk bu soruya "Barabas'ı istiyoruz" diye cevap verdi. Vali onla­ra: "Mesih denen İsa'yı ne yapayım?" diye sordu. Halk: "Asılsın!" diye bağırdı. Vali: "Ne kötü iş!" dedi. Halkın İsa'nın asılmasını is­teyen bağırışları artıyordu. Vali Platus hiç bir şeyin fayda verme­diğini görünce koşarak bir miktar su alıp topluluğun önünde elle­rini yıkayarak "Ben günahsız bir adamın kanından beriyim. Siz de gördünüz" dedi. Halk: "Onun kanı bizim ve yavrularımızın üzeri­nedir" diye bağırdılar. Bunun üzerine Vali Barabbas'ı serbest bı­raktı. İsa'yı ise asılmak üzere halka teslim etti.


Akkad'm Mesih İsa'nın Hayatı isimli kitabında Hz. İsa'nın yaka­lanması ile ilgili düzenlenen planların tasviri vardır. Bu tasvirde İncil-deki anlatımlar göz önünde bulundurularak Hz. İsa'nın asılması olayı ile ilgili tafsilatta birbirini tutmayan açıklamalar vardır.


Bu kitapta ifade edildiğine göre Hz. İsa Kudüs'te ilk andan beri düşmanlarının tuzaklar kurduğunu ilham yolu ile anlamıştı. Her adım­da kendisini bekleyen gizli planların olduğunu hissetmişti. Bunu ken­disine halkın çokça sorduğu kendisinin yok edileceğine ilişkin sorular­dan anlamıştı. Bu soruların hepsinin tek bir hedefi vardı. O da derece derece devlete karşı bir başkaldırma veya direnmeyi, küfrü veya kanun tanımamayı dile getiren bir sözün Hz. İsa tarafından söylendiğini isbat etmeye yönelik idi.


Hz. İsa'nın bu sorulara verdiği cevaplar belgeye dayalı olarak pey­gamberlik göreviyle bağdaşan ve soranı sıkıntıya sokacak, kendisini sıkıntıya sokmak isteyeni mahcup edecek şekilde, riyakar davrananla­rın riya perdesini yırtacak şekilde oluyordu.


Hz. İsa'nın böyle davranmasında acayip bir durum yoktur. Zira hakkında planlanan tuzakların hikayesini tapınağın başkanlarından


duymuştu. Çünkü bunlardan biri -Nekodomis- Hz. İsa'yı geceleri zi­yaret ederdi.


Daha sonra kaçınılmaz olan oldu. Yeni bir davete soyunan, onun yayılması için kendini feda eden ve kahramanca davayı sahiplenen in­sanlarla öfke dolu insanlar arasında bir bayram gününde kapışma ol­du. Hz. İsa ile tapınaktaki simsarlar arasındaki sözlü tartışma, kavga­ya dönüştü.


Hz. İsa, tapınaktaki mücevheratçılarla kurbanlık satanların tezga­hını devirip, onlara ve tapınaktaki simsarlara haykırarak Allah'ın evin­de olduklarını, temizlik ve ibadet yeri olması gereken tapmağı, hırsız yuvasına döndürdüklerini söyledi.


Bu olay, iki grubun arasını keskin bir çizgi ile ayırmıştı. Belki de Hz. İsa durumunu bir şekilde ortaya koymak için bu olayı planlamıştı. Çünkü kalpler öfke ile dolmuştu. Kopabilecek bir fitneyi uzaklaştırmak için bir eylem yapmak gerekiyordu. Hz. İsa ile ilgili olayları anlatanla­rın farklı anlatımlarına göre, Hz. İsa'nın eylemi böyle başlamıştı.


Bu noktada tarihin rolü sona eriyor, inancın rolü başlıyor.


Tarihin tapmaktaki olaydan sonra Hz. İsa'nın yakalanışı ve hapse-dilişi hakkında kesin bir sözü yoktur. Olayları takip eden bir kimse an­lar ki, Hz. İsa'yı kimin hapsettiği, onun yerini kimin gösterdiği tam ola­rak belli değil. Acaba bu kimse tapınağı ziyaret eden biri olduğu için Hz. İsa'nın yerini biliyor muydu? Veya Hz. İsa'nın yerini bilmiyordu da birisinin göstermesi ile mi bilmişti? Bu konularda kesin bilgi yoktur.


Hz. İsa'nın mahkemesine dair haberler onun geceleyin mahkeme edildiğini bildirmektedir. Onunla ilgili karar bir gün içerisinde veril­miştir. Oysa o zamanın yahudi mahkeme sistemine göre geceleyin mu­hakeme etmek yasaktı. Bu sistemde kan ile ilgili davalarda bir gün içe­risinde ve bir celsede verilen kararlar geçersiz sayılırdı. Ayrıca oy bir­liği ile alınmayan kararlar uygulanmazdı.


Hz. İsa ile ilgili verilen kararın infazı ile ilgili haberlere göre Ro­malı hakimin, Hz. İsa'nın beraatına karar vermiş olmasına rağmen, in­faz yapılmıştır.


Yuhanna İnciline göre infaz, saat altı sularında gerçekleşmiştir. Markus İnciline göre ise infaz saat üç sularında' yapılmıştır.


Bununla beraber Kur'an Hz. İsa'nın Yahudiler tarafından asıldığı­nı kabul etmemektedir. Kur'an'ın bu iddiayı reddetmesi, onlann giriş­tikleri asma eylemini gerçekleştirememeleri durumuna göre suçlu ol­madıklarını ifade etmek istememektedir. Yukarda da geçtiği üzere Kur'an bu konuda şöyle buyurmaktadır:


Onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. (Nisa/157)


Olayların böyle gelişmesi Allah'ın iradesi iledir. Yahudilerin baya­ğı istekleri ile değildir. Onlar suçlarında ısrar edip, suçu işlemeye de­vam etmişlerdir.


Hz. İsa bir başkasına benzetilmiş, onlar İsa'yı asıyoruz sanarak başkasını asmışlardır. İşlenen suç onları ve çevrelerindekileri aşmak­tadır. Kıyamete kadar onlar bu suçun vebali ile çepe çevre kuşatılmış­lardır.


Menar Tefsiri'nde bu konuda şunları görmekteyiz:


Hz. İsa'nın asılması meselesi, tarihte pek çok benzeri bulunan me­selelerdendir. Eskiden krallar ve yöneticiler asar keserlerdi. Bu konuda Romalıların tarihte bilenen katı uygulamalarını ve yahu-dilerin fanatik davranışlarını bilmek yeterlidir.


Bunlar pek çok peygamberi Öldürmüştür. En meşhurları Zekeriy-ya ve Yahya peygamberdir. Tarihin bu tür olayları bildirmesinin faydası şudur: İnsanlar bu tür olayları yapan milletlerin ahlakının, sapıklığının, düştüğü alçaklığın derecesini ve o dönemlerin idare­cilerinin hayatını öğrenirler.


Yahudiler Hz. İsa'nın zamanında Romalıların yönetimi altında idi. O zaman Kudüs'te yönetici olan Platus Hz. İsa'yı asmak istemi­yordu. Bu hususta Yahudilerin Hz. İsa'yı kötülemelerine aldırış et­miyor, onlann dediklerine kulak asmamakla halkı yönetmekte otoritesini kaybetmiş bir idareci olmaktan korkmuyordu. Hristiyanların kitapları böyle bildirmektedir.


Hz. İsa'yı öldürmeyi isteyenler Yahudilerdir. Çünkü İsa peygam­ber onlan, maddecilikten alıkoyan bir ıslahata davet ediyordu. Onlar Yahya ve Zekeriyya peygamberleri öldürmekle, peygam­berlerin ve ibadet edenlerin kanını dökme hususunda hırslı olduk­larım ortaya koymuşlardır. Onların Hz. İsa'yı öldürüp asma haber­leri doğru da olsa asılsız da olsa bir şey değişmez; bu konudaki haberin doğru olması onlann bilinen bir halini ortaya koyar ki bunda ibret alınacak yeni bir şey yoktur. Bu haberlerin aslı olma­dığını varsaysak, bu onların ahlakı ve zamanlan hakkında bildik­lerimizden bir şey eksiltmez.


Yahudiler, işledikleri suçu tamamlamak üzere Hz. İsa'yı yakala­dıklarında sanki adi bir suçlu, bir hırsız yakalamış gibi katı davranarak onu iple bağlayıp Romalı yönetici Platus'a teslim ettiler. Hz. İsa'yı suç­lama ve onu cezalandırılmasını isteme hususunda tüm yahudiler katı­lımda bulundular. Hepsi onun öldürülmesini istiyordu. İçlerinden hiç bir kimse ve grup çıkarak ona yapılanları kabul etmediklerini dile ge­tirmedi.


Hz. İsa'nın yakalanması onu rüsvay edercesine çirkin bir şekilde olmuştu. O derece ki bu olayda vicdan ve ahlaki değer denilen şeyler­den eser yoktu. Onu yakalayanların insanlık duygusu ölmüş, katılıkla­rı somut hale gelmiş idi.


Yahudiler Hz. İsa'yı yalan söylemek ve devlete karşı gelmek sure­tiyle, devlet başkanına karşı koymak ve dini değiştirmek suçları ile it­ham ediyorlardı.


Görünüşe göre devlet yöneticisi Platus bu suçlamalarda onlara ka­tılmamıştır. Fakat o Yahudilerin körü körüne başkaldırmaları ve kopar­dıkları gürültü karşısında onlann söylediklerini kabul etmek zorunda bırakılmıştır.


İnsana öyle geliyor ki Yahudilerin Hz. İsa aleyhinde iftiraları çok eskilerde olan bir olay, geçmiş zamanda kalmış şeyler değildir. Onlann Hz. İsa hakkında tutuşturdukları çirkin iftira ateşinin alevleri hala yanmaya devam etmektedir.


Bu iftiralar, Hz. İsa'nın kişiliğine sataşan dergi ve kitaplar yoluy­la yapılmaktadır. Bazen onun hakkında şüpheler uyandırarak, bazen de çirkin iftaralarla bu hareket bugün de devam etmektedir.


Bir örnek verelim: Amerika'nın ortasında Newyork'da pek çok sa­yıda büyük yayınevleri vardır. Bunlar Siyonist ve Yahudilerin elindedir. Bu yayınevleri Hz. İsa'yı suçlayan ve alçak bîr şekilde çirkin olaylar hikaye ederek, onun durumunu lekeleyen yayınlar yapmaya önem ver­mektedirler. Bu yayın-evlerinden biri, Simon Shwester Yaymevidir. Son yayınlarından birisi Mesih isa'nın Son Deneyimindir.


Bu çirkin kitabın 25. sahifesinde şunlar yazmaktadır:


Mesih, kendisine bir eş seçmek üzere, annesinin köyü olan Filis­tin'deki Gana köyüne gitmişti. Bunu İsa'nın annesi istemişti. O, oğlunun kendisine bir eş bulması ile ferahlayacaktı.


İsa elinde bir kırmızı gül olduğu halde köyün ortasında durdu. Bir ağaç altında dans etmekte olan köy kızlarını gözetlemekte idi. Böyle bir yerde bulunan kimse kızların hepsini görecek ve herbi-rini diğeri ile karşılaştıracak durumda idi. Kızları izleyen İsa'da bunlardan birini seçmeye hal kalmamıştı. O kızların hepsini isti­yordu. Dayısının tek kızı Mecdeliya çıkageldi. Saçları omuzların­dan aşağıya iniyor, ağır bir şekilde salınarak yürüyordu. Delikan-lanın gözü bu kıza takılınca aklı başından gitti. Elindeki gülü kıza vermek için elini uzatırken "İşte istediğim kız budur!" diye hay­kırıyordu.


Bu çikrin kitabın 86. sahifesinde şunlar yazılıdır:


Mecdeliya çıplak bir vaziyette sırt üstü döşeğe uzanmıştı. Her ta­rafı terden ıslanmıştı. Kömür gibi siyah saçları yatağının üzerine yayılmış, birbirine geçmiş vaziyette elleri başının altında duruyor­du. Şafaktan beri erkekle yatmaktan güçsüz halde idi. Bedeninden her milletin kokusu yayılıyordu. Meryem'in oğlu bakışlarını indi­rerek odanın ortasında hareketsiz kalakalmıştı.


452. sahifesinde yazar şöyle diyor:


İsa kızı tuttu ve ağzına ateşli bir öpücük kondurdu. Renkleri bo­zulmuş, dizlerinin dermanı kesilmişti. Çiçek açmış bir limon ağa­cının altına düştüler. Yerde yuvarlanmaya başladılar. Güneş doğ­muş, tepelerine dikilmişti. Esen hızlı bir rüzgar, limon ağacının yapraklarını, onların çıplak bedenlerinin üzerine döktü. Mecdali-ya İsa'yı kucaklayarak, onun bedenini ateşli bedenine yapıştırdı.


482. sahifede yazar Yahudanm dilinden şunları söylemektedir:


Sahte mesih İsa, çarmıh ile karşılaşınca perişan oldu ve* bayıldı. Orada bulunan kadınlar kendisinden çocuk elde edebilmek için onu birlikte yatmaya zorluyorlardı. Yahuda Mesih'e şöyle seslen­di: "Senin görevin çarmıhın üzerine çıkmaktır. Sen ölümün üste­sinden gelmekle övünüyorsun. Yazıklar olsun sana! Böyle kadın­larla yatarak mı ölümün üstesinden geleceksin?"


Bunlarda utanma arlanma kalmamıştır! Fakat bunların asırlardan beri damarlarında dolaşan pis biat işte budur. Allah'ın kulu ve elçisi olan Meryem oğlu İsa'ya karşı bu kafir ve günahkarların düşmanlıkla­rı işte bu boyutlardadır.


Allah'ın salat ve selamı İsa Peygamber'e ve bizim Peygamberimi­ze olsun.

Bu Bölümdeki(10) Diğer Sorular için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷
  • Tevhid
  • Kur'an
  • Sorularla İslam-10.Bölüm
  • Sorularla İslam-Bölümler
  • ☝📖 المحمية 📖☝


https://www.muhammediyye.org/

📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

                   Öğrencilerimize önemli hatırlatma;


اعوذ بالله من الشيطان الرجيم

 بسم الله الرحمان الرحيم

 الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين

Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi  efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.

Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.

   📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖

             S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks

الامام سيد محمد الهاشمي

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷




Yahudilik Ve Hristiyanlık SORU: Yahudilerle Hz. İsa arasında bir ilişki var mıdır? Niçin Ya­hudiler Hz. İsa'ya düşmanlık etmektedirler? Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.