Sorularla islamiyet-11->CEVAP: Sâihûn kelimesi Tevbe sûresinde şu âyet-i kerimede geçmektedir:
Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. Bu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah'ın verdiği hak bir sözdür. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte bu gerçekten büyük bir başarıdır. (Bu alışverişi yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, (sâihûn), rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlardır. O müminlere müjdele! (Tevbe/111-112)
Siyaha maddesi Kur'an'da üç yerde geçer. Birincisi yukardaki âyettir. İkincisi yine Tevbe sûresinin başındadır ve şöyledir:
(Ey müşrikler!) Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. İyi bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil perişan
edecektir. (Tevbe/2)
Üçüncüsü Tahrim sûresinde geçer ve şöyledir:
Eğer o sizi boşarsa rabbi ona, sizden daha iyi, kendini Allah'a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verebilir. (Tahrim/5)
Lügat kitaplarına müracat ettiğimiz zaman seyahat kelimesinin yeryüzünde yürümek, az bir yiyecek ve içecekle bol bol gezmek, şehirlerden ve meskun yerlerden uzaklara gitmek anlamına geldiğini görürüz. Oruç tutan kimseye de sâih denilmiştir. Çünkü o yemeyi ve içmeyi terkettiği için seyahat eden kimseye benzer. Saha, geniş mekan demektir. Devamlı ve bol akan suya da sâih denilmiştir. Yerin suyu aktı anlamına sâhat'ül-ard denilir. Seyahat, yeryüzünde dolaşmak demektir.
Müfessirler sâihûn kelimesinin anlamı üzerinde pek çok görüş zikretmişlerdir. Onlardan pek çoğu da burada ona "oruç tutanlar" anlamını vermişlerdir. Çünkü hadis-i şerifte "Ümmetin seyahati oruç tutmaktır" buyrulmuştur. Belki bunun sebebi orucun iki kısımdan oluşmuş olmasıdır. Birinci bölüm orucun hakiki yönüdür ki yemeyi, içmeyi ve şehevi arzuları terketmektir. İkincisi hükmî oruçtur ki o da kulak, göz ve dil gibi organları günah ve masiyetlerden korumaktır. Sâih bu ikinci kısımdaki orucu tutandır.
Bazı müfessirler de sâihûn ile gaziler ve mücahitlerin kastedildiğini söylemişlerdir. Çünkü bir hadis-i şerifte "Ümmetimin seyahati cihattır" buyrulmuştur. Bazı müfessirler bu kelimeyle, ilimle meşgul olanların kastedildiğini söylemişlerdir. Çünkü onlar ilim öğrenmek için yeryüzünde seyahat ederler. Bazıları da bu kelimeyle muhacirlerin kastedildiğini söylemişlerdir. Çünkü onlar da bir yerden bir yere intikal ederler.
Bazıları da sâihûn'un şu âyetlerin anlamına icabet edenler olduğunu söylemişlerdir:
(Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaş-salardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. (Hac/46)
Onlar yeryüzünde hiç gezmedilermi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler! (Yusuf/109)
De ki: "Yeryüzünde gezip, dolaşın ki dini yalanlayanların akıbetlerinin nasıl olduğunu görün." (En'am/11)
De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın; Allah'ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün!" (Ankebut/20)
Şüphesiz seyahatin pek çok faydası vardır. Bu konuda el-Hatip eş-Şirbini, Tefsirinde* şöyle demektedir:
Nefsin olgunlaştınlmasında seyahatin önemi büyüktür. Çünkü insan, seyahatleri esnasında pek çok faziletli kişi ile karşılaşır. Her birinden ayrı bir istifade temin eder. Büyük adamlarla karşılaşabilir ve onların karşısında kendisinin küçüldüğünü görür. Pek çok medreseyi ziyaret eder ve onlardan faydalanır. Allah'ın herkesin durumuna göre yarattığı farklı sebebler yüzünden değişik yerlerdeki insanların değişik durumlarını müşahede edebilir, böylece de bilgisi ve kültürü artar. Özet olarak seyahatin din üzerinde kuvvetli bir etkisi vardır.
Sâihûn kelimesinin bir yerden bir yere intikal edenler ve seyahat edenler şeklindeki tefsirinin burada uygun düşeceği görüşüne ben de katılıyorum. Bir itirazcı kalkıp şöyle diyebilir: Hadis-i şerifte "İslâm'da seyahat yoktur" buyruluyor. Bu itiraza şu şekilde cevap verilir: İbnü'l-Esir'in de dediği gibi buradaki seyahatle şehirlerden ve insanlardan ayrılmak, cumayı ve cemaati (cemaatle namazları) terketmek kastedil-
Tefsirinin ismi şöyledir: es-Sirac'ül-Münir ala Marifeti Ba'zı Meâni Kelamı Rabbine'i-Hakim'ü-Habir. Yazarın ismi Muhammed eş-Şirbini el-Hatibü'ş-Şâfii. Tefsirini yazmaya h. 961 'lerde başlamistir. Bir görüşe göre de hadiste seyahatle kastedilen, şu âyette de anlatıldığı gibi kötülük, laf taşıma ve insanların arasını açma gayesiyle seyahat edenler ve bir yerden bir yere gidenlerdir:
O kişi dönüp gittimi (yahut iş başına geçtimi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip, nesilleri bozmak için çalışır.
Allah bozgunculuğu sevmez. (Bakara/205)
Hz. Ali'nin (r.a) bazı salih kişileri methederken söylediği şu sözler de bu görüşü destekliyor: "Onlar karanlıkların nurudur ve onlar sırları ifşa eden, laf taşıyıp bozgunculuk yapan kimseler değillerdir."
Yani onlar takva sahipleridir, velidirler. İnsanlar hayatta onların davranışlarıyla aydınlanır. Onlar gizli şeyleri açığa çıkartıp da yaymazlar. İnsanlar arasında bozgunculuk yapmak için koşmazlar.
Bir itirazcı da "Bu ümmetin seyahati oruç tutmaktır" hadisiyle buna itiraz edebilir. Bu itirazın da geçerli bir tarafı yoktur. Çünkü bu hadiste ya fikrî ve kalbî seyahat kastedilmiştir, ya da -en Nihaye'de de belirtildiği gibi- oruç tutan kimsenin seyahat eden kimseye benzemesi kastedilmiştir. Çünkü seyahat eden kimse yanma azık ve su almadığı halde yeryüzünde dolaşır. Nerede yiyecek bulursa onu yer. Bu sebeple oruçluya benzetilmiştir. Çünkü oruçlu da gündüzü hiç bir şey yemeden ve içmeden geçirir.
Şöyle dememiz de mümkündür: "Yeryüzünde dört ay daha dolaşın!" âyetinde bu kelimenin, yeryüzünde seyahat etmek, bir yerden bir yere intikal etmek anlamından başka bir anlamı yoktur. Yani bu dört ay içinde istediğiniz yere gidin demektir. Müminlerin sıfatlarının anlatıldığı âyetteki sâihûn kelimesiyle ise tercih edilen görüşe göre yeryüzünde gezip dolaşan seyyahlar kastedilmiştir. Ben de bu görüşe katılıyorum. Belki diğer bir anlamının olması da muhtemeldir.
Tahrim süresindeki sâihât kelimesiyle ise oruç tutan kadınların kastedilmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Hakkı söyleyen ve yolu gösteren Allah'tır.
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-11.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.