Sorularla islamiyet-11->CEVAP: Allah Teâlâ Kehf sûresinde şöyle buyurur:
Rasûlüm! Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar. De ki: "Size ondan bir hatıra okuyacağım. Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık ve ona herşeyin yolunu yordamını öğrettik. O da bir yol tuttu, gitti. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara balçıklı bir suda batıyor gördü. Orada bir kavime rastladı. Bunun üzerine biz: 'Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya iyilik etme yolunu seçeceksin' dedik." (Kehf/83-86)
Zülkarneyen'in kimliği hakkında eski müfessirlerle yeni müfessir-ler arasında ihtilaflar vardır. Bir kısmı bunun Himyer'den olduğunu, isminin Ebû Bekir ibn Afrikaş olduğunu, askerleriyle beraber orta Akdeniz sahiline kadar geldiğini, Tunus ve Merakeş'e uğradığını, Afrikiyye şehrini kurduğunu ve bütün kıtaya Afrika ismini verdiğini söylerler. Müfessirlerden pek çoğu da bunun Makedonyalı Büyük İskender olduğunu, doğuda ve batıda geniş egemenliğe sahip olduğunu, çok akıllı ve hikmet sahibi bir kimse olduğunu söylerler. Bir görüşe göre de -kavminin adeti veçhile- saçının örgülerini salıverdiği için bu isimle isimlendirilmişti. Bir başka görüşe göre de hem doğuya, hem batıya birlikte sahip olduğu için bu lakabı almıştır. Görülüyor ki Zülkarneyn'in kimliğini kesin olarak belirlemek çok zordur.
"Nihayet güneşin battığı yere varınca onu kara bir balçıkta batar gördü" âyet-i kerimesi coğrafi gerçeklerle çelişmez. Çünkü burada maksat, arzın güneş etrafındaki hareketiyle ilgili bir vakıayı tasvir etmek değildir. Maksat coğrafi açıdan güneşin nasıl battığını tasvir etmek de değildir. Burada sadece Zülkarneyn'in bu uzak yere ulaştığı zaman gözüne çarpan bir manzara tasvir edilmek istenmiştir. Zülkarneyn orada güneşin batış anını gözetlemiş ve sanki onu siyaha çalar bir su gözesinin içinde batıyormuş gibi görmüştür. Büyük bir ihtimalle bu gözlem bir deniz kıyısında olmuş olabilir. Zülkarneyn de gözleriyle, güneşin, çamurla karışık ve bu yüzden siyah renkli gözüken bir suyun ortasında kaybolduğunu görmüş olabilir.
Bu konuda bazı müfessirler diyorlar ki: Zülkarneyn'in güneşin battığı noktaya varması demek, Kur'an'm nazil olduğu kimselere nis-betle en uzaktaki batı beldelerine ulaşması demektir. Kur'an'ın nazil olduğu kimseler Arab yarımadasının halkıdır. "Onu (güneşi) kara bir balçıkta batıyor gördü" cümlesinin anlamı ise, bu yerde güneşin batarken arzettiği manzara, bu manzarayı seyreden kimseye sanki onun balçıkla karışık bir su gözesinde batıyormuş gibi görünmesidir. Bu da bize Zülkarneyn'in batıda kendisinden başka bir beldenin olmadığı ve sadece denizin olduğu bir yere ulaştığını gösterir. Çünkü böyle bir yerde güneşin batışını seyreden bir kimse onu denizin içine batıyormuş gibi görür. Güneşin batışı esnasında ufkun en uzak noktasında hakim olan koyu bir renk suyun balçıkla karışık manzarasını tasvir eder. Balçık, siyah bir çamuru ifade eder. "Orada bir kavime rastladı." Yani meskûn araziden güneşin bu manzarasının seyredildiği bölgede bir topluluğun yaşadığını farketti.
Bazı müfessirler de Zülkarneyn'den şöyle söz ederler: O, batı yönüne doğru ilerledi. Nihayet bu yönde yeryüzünün en uzak noktasına vardı. Sonra buradaki denizin sahilinde durdu. Burada etrafı gözetledi. Güneş, -gerçekte değil de- gözüne sanki siyah bir çamurun içine batıyormuş gibi göründü. Çünkü mavi denizin rengi uzaktan sanki siyah-mış gibi görünür.
Bazı müfessirler "güneşin battığı yer'le kastedilenin, batarken seyreden kimseye onun ufkun arkasında batıyormuş gibi göründüğü yer olduğunu söylemişlerdir. Bu ufuk, gölgelere ve bakan kimsenin durumuna göre değişir. Bir insan güneşi, batarken bir dağın arkasında kayboluyor olarak görebilir. Boş ve her tarafı açık bir arazide veya çölde olduğu gibi onu arzın yüzeyinde batıyor olarak görebilir. Bir deniz veya büyük bir göl ya da okyanusun kenarında gördüğü gibi, onu suyun yüzünde batıyor olarak görebilir. Kim bilir, belki de Zülkarnyen bu yolculuğunda Atlas okyanusunun kıyısına kadar ulaşmış olabilir -ki eskiden bunun ismi karanlıklar denizi idi- ve insanlar yeryüzünün bu okyanusun kıyısında sona erdiğini/bittiğini düşünüyor olabilirler. Belki de güneşin battığı yer, yapışkan çamurla/balçıkla çayırların birbirine karıştığı bir yerdir, Zülkarneyn'e böyle bir yerde güneş sanki, rengi siyaha çalan bir su gözesinde batıyormuş gibi görünebilir. Bu yeri kesin olarak belirlemek kolay değildir.
Bunun ardından kıssa şöyle devam ediyor:
Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca güneşi, kendilerini elbise, bina gibi şeylerle örtmediğimiz bir millet üzerine doğuyor buldu. (Kehf/90)
Bazı müfessirler bu âyetin anlamını şöyle açıklar: Zülkarneyn daha sonra kendisini doğuya ulaştıracak bir yol tuttu. Bu yolu takibede-rek varacağı yere vardı. Nihayet güneşin doğuşunu seyreden kimsenin sanki dünyada onun ilk defa kendi üzerine doğduğunu zannedeceği kadar uzak bir yere ulaştı. Orada Allah'ın güneşe karşı kendilerini örtmediği bir topluluk buldu. Bu şekilde anlatımın manası şu olabilir: Bu topluluk bir çölde yaşıyorlardı, hiçbir ağaç onları gölgelemiyor ve hiç bir kaya, dağ ve bina onları güneşe karşı gizlemiyordu.
Bu âyetin anlamı şöyle de olabilir: Onlar elbiseyi bilmeyen ve vücutlarının üzerinde onları örtecek ve güneşten koruyacak bir şey bulunmayan bir topluluk idi.
Bu anlamların her ikisi de, Zülkarneyn'in doğuda vardığı en son noktada yaşayanların geri kalmış ve medeniyetin imkanlarına sahip olmamış bir topluluk olduğunu ifade eder.
Bu açıklamalardan sonra Kur'an-ı Kerim ile coğrafi gerçekler arasında hiç bir çelişkinin bulunmadığı anlaşılır. Allah en iyi bilendir.
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-11.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.