Sorularla islamiyet-13->CEVAP: Müfessir İbn Ebi Bekir ibn Abdilkadir er-Râzi Talak sûresinin yukarıdaki âyetiyle ilgili bu sorunun cevabını vermeye çalışmıştır.
İbn Ebi Bekir er-Razi şöyle demektedir: Allah Teâlâ kendisine karşı gelmekten sakınan kimseyi dünya ve ahiretin endişelerinden kurtarır. Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Allah hem dünya şüphelerinden, hem ölümün acılarından, hem de kıyamet gününün şiddetinden bir çıkış yolu yaratır.
İbn Abbas şöyle demiştir:
Dünya ve ahiretin her türlü sıkıntısından onu kurtarır.
Doğru olan, bu âyetin genel bir anlam taşıdığıdır. Allah Teâlâ takva sahibi olan herkes için, takva sahibi olmayanları sıkıntıya sokan her şeyden bir çıkış yolu yaratır. Bu sebeple Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Ben öyle bir âyet biliyorum ki insanlar sadece onunla amel etseydi bu bile kendilerine yeterli olurdu.
Sonra tekrar tekrar şu ayeti okudu:
Allah kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye bir çıkış yolu yaratır.
Takva sahiplerinin azıklarının daraltılması ve geçim sıkıntısı çekmeleri meselesine gelince, bu sıkıntı ve darlıkla birlikte yine de onlara hiç hesap etmedikleri ve ummadıkları yerlerden rızık gelir. Rızkın azaltılması da onlar için bir lütuf ve rahmettir. Çünkü böylece onların ahiretteki nasipleri artar, hesapları hafifler, Allah ile meşguliyetlerini engelleyen şeyler azalır, bolluk ve rahatlık onları yaradılış gayeleri olan ibadet ve itaatten alıkoymaz. Bu sebeple, peygamberler, veliler ve sıddıklar fakirliği zenginliğe tercih etmişlerdir.
"Kim Allah'a tevekkül ederse Allah ona yeter" ayetine gelince bunun anlamı da şöyledir: Yani, kim başına gelen musibetler konusunda Allah'a güvenirse, kendisini kederlendiren şeylerin şerrine karşı Allah ona yeter. Allah'a hakkıyle tevekkül eden bir kimsenin kaygılarını gidermeye Allah'ın kâfi gelmemesi imkansızdır. Bununla beraber bazen sıkıntı çekebilir, üzülebilir ve ihtiyacının yavaş giderildiği kanaatine varabilir ve bu kanaatini diliyle de ifade edebilir. İşte o zaman tevekkülü bozulmuş olur. Ayet-i kerimenin şu bölümü buna işaret etmektedir:
Allah, emrini yerine getirendir.
Yani Allah, hükmünü uygulayandır. O, arzusuna ulaşır, iradesini gerçekleştirir ve talep edileni yerine getirmekten aciz değildir. Allah şu sözüyle de buna işaret etmektedir:
Allah herşey için bir ölçü koymuştur.
Yani Allah, fakirlik ve zenginlik, hastalık ve sağlık, sıkıntı ve rahatlık ve benzen herşey için bir müddet ve varacağı bir sınır koymuştur. Bu müddet ve sınırdan ileriye ve geriye gitmez.
İbn Kesir ise "Allah kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye bir çıkış yolu sağlar ve ona beklemediği yerden rızık verir" âyetini şu şekilde tefsir etmiştir:
Yani kim Allah'ın emrettiği şeyleri yapar, yasakladığı şeyleri ter-kederse Allah onun için bir çıkış yolu sağlar ve ona beklemediği yerden rızık verir.
Ebû Zer'den (r.a) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a) bu âyet-i kerimeyi sonuna kadar okur sonra şöyle derdi:
Ey Ebâ Zer! İnsanların tamamı bu âyet-i kerimeyi tutsalardı onlara yeterli olurdu.
Ebu Zer diyor ki: Rasûlullah (s.a) bu âyeti okumaya başladı ve o kadar çok tekrarladı ki sonunda beni uyku bastı. Sonra şöyle dedi:
Ey Ebu Zer! Medine'den çıkarılmış olsan en yaparsın?
Bolluk ve sükûnetin olduğu yere giderim ve Mekke güvercinlerinden bir güvercin olurum.
Mekke'den çıkartüırsan ne yaparsın?
Bolluk ve sükûnetin olduğu yere, Şam'a ve Kudüs'e giderim.
Şam'dan çıkartılırsan ne yaparsın?
Seni hak ile gönderene yemin olsun ki işte o takdirde kılıcımı omuzuma alırım. (Yani çarpışmaktan başka çarem kalmaz).
Bundan daha hayırlı yapacak bir şey yok mu?
Bundan daha hayırlısı var mı?
Habeşli bir köle de olsa onu dinler ve itaat edersin. İbn Abbas'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Kim çok istiğfar ederse Allah onun her bir sıkıntısına ferahlık verir, her bir darlığında bir çıkış yolu gösterir ve ona beklemediği, bilmediği yerden rızık verir.
Mesruk şöyle der:
Allah kendisinden hakkıyla sakının kimseye bir çıkış yolu sağlar. O kimse, Allah'ın rızkı dilerse engelleyeceğini, dilerse beklemediği ve ummadığı yerden kendisine rızık vereceğini bilir.
Mâlik el-Eşcâi, Rasûlullah'a (s.a) geldi ve ona: "Oğlum Avf esir düştü" dedi. Hz. Peygamer (s.a) ona dedi ki: "Oğluna haber gönder ve Rasûlullah senin çokça "La havle vela kuvvete illa billah" demeni emretti, de!" Düşmanları onu biryay kirişine bağlamışlardı. Bu bağ çözüldü ve Avf (kurtulup) dışarı çıktı. Bir de ne görsün; kendisini esir edenlerin devesiyle karşı karşıya bulunuyor. Hemen ona bindi ve yola koyuldu. Yolda yine onlara ait (başıboş) bir deve sürüsüyle karşılaştı. Onlara seslendi ve bunun üzerine hepsi onun peşine takıldı. Onun kapıdan seslendiğini duymaları anne ve babası için tam bir sürpriz oldu. Babası "Aaa! Vallahi bu Avf!" dedi. Karısı buna inanamadı ve hizmetçiyle birlikte kapıya koştu. Avf arkasına bakınca bir de ne görsün develerin hepsi avluya dolmuşlar. Kendi durumunu ve develerin durumunu babasına anlattı, babası ona dedi ki: "Ben Rasûlullah'a gidip develerin durumunu soruncaya kadar bekle!" Mâlik el-Eşcâi Rasûlulah'a (s.a) geldi ve ona oğlu Avf ve develerle ilgili hadiseyi anlattı. Rasûlullah (s.a). ona dedi ki: "O develeri nasıl istersen öyle yap, kendi malın gibi kullan!" Bunun üzerine şu âyet indi:
Allah kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye bir çıkış yolu sağlar ve ona beklemediği yerden rızık verir.
İmran ibn Husayn'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu:
Kim Allah'a yönelirse Allah onun her tür sıkıntısını gidermeye kafidir ve onun rızkını beklemediği yerden verir. Kim dünyaya yönelirse Allah da onu dünyaya havale eder.
Abdullah ibn Abbas bir gün Rasûlullah'ın (s.a) terkisine biner. Hz. Peygamber (s.a) ona der ki: "Evlat, sana bir kaç söz belleteyim: Allah'ı (yani emir ve nehyini) gözet ki, Allah da seni gözetsin. Allah'ı gözet ki O'nu karşında bulasın.. (Bir şey) istediğin vakit Allah'tan iste. Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile. Şunu bil ki, bütün herkes el birliğiyle sana bir menfaat temin etmek isteseler, Allah'ın sana yazdığından fazla bir şey veremezler. Yine bütün herkes sana bir zarar vermek isteseler, Allah'ın sana takdir ettiği zarardan fazlasını yapamazlar. Kalemlerin (işi bitmiş ve) kaldırılmış, sahifeler de (üzerlerindeki yazılar tamam olup) kurumuştur".
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-13.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.