☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

☝https://www.muhammediyye.org/
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

Teoriye göre;İlluminati yani uzaylı ve insan melezi ırklar,yarı vampir,yılan,ejderha vs melez soylardan oluşan topluluk,masonik, illuminatik firavun ve nemrud soylarının hipnoz,büyü,zihin kontrolü,algı yönetimi ile bireyler ve toplumları yönetmesi,hizbüşşeytan illumiatinin küresel illuminatik sistemi; siyaset,medya,sivil toplum,terör örgütleri,mafya,enerji,silah,ilaç,gıda tekeli alanlarda illuminati varlığı

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız Allah razı olsun.

  • tab1
  • tab2
  • tab3
  • tab4
  • tab5
  • tab6
  • ☝📖 المحمية 📖☝

S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks

الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي

Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

53. Necm Sûresi oku

kuran  kelime meali tefsiri arapça latince oku

  53. Necm Sûresi-meali tefsiri arapça latince oku->Necm Suresi Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 62 âyettir. Sûre, adını ilk âyetin başındaki “en-Necm” kelimesinden almıştır. Necm, yıldız demektir. Sûrede başlıca, Kur’an’ın vahiy eseri olduğu vurgulanmakta, herkesin yaptığının karşılığını göreceği, Allah’ın kudretinin delilleri konu edilmektedir.

Nuzül

Mushaftaki sıralamada elli üçüncü, iniş sırasına göre yirmi üçüncü sûredir. İhlâs sûresinden sonra, Abese sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Sadece 32. âyetinin Medine’de indiği rivayet edilmiştir, fakat bu âyetin öncesi ve sonrasıyla olan sıkı anlam bağı ve üslûp birliği bu rivayeti tereddüde açık bırakmaktadır (Derveze, I, 212, 228).


Konusu

Kur’an-ı Kerîm’in Allah tarafından Cebrâil vasıtasıyla Hz. Mu­hammed’e indirilmiş olduğu ve Hz. Peygamber’in Allah’tan aldıklarını sadakatle tebliğ ettiği ortaya konmakta, müşriklerin melekleri Allah’ın kızları, putları da melekleri sembolize eden varlıklar olarak kabul etme şeklindeki inançları mahkûm edilmekte, önceki peygamberlere gönderilen vahiylerle Resûlullah’ın getirdikleri arasındaki bazı ortak noktalara değinilmekte, inkârcılıkları sebebiyle helâk edilmiş geçmiş toplumlardan örnekler verilmektedir.

 

                                               Kur'an kelime meali tefsiri arapça latince oku

وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَى ﴿١﴾
1.Ven necmi izâ hevâ.
Kaybolduğu zaman yıldıza andolsun.
مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى ﴿٢﴾
2.Mâ dalle sâhıbukum ve mâ gavâ.
Sahibiniz dalâlete düşmedi ve azmadı.
وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى ﴿٣﴾
3.Ve mâ yentıku anil hevâ.
Ve o, hevasından (kendiliğinden) konuşmaz.
إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى ﴿٤﴾
4.İn huve illâ vahyun yûhâ.
(O’nun söyledikleri), sadece O’na vahyolunan vahiydir.
عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَى ﴿٥﴾
5.Allemehu şedîdul kuvâ.
O’na çok şiddetli ve kudretli olan (Cebrail A.S) öğretti.
ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَى ﴿٦﴾
6.Zû mirratin, festevâ.
O (Cebrail A.S), kuvvet ve azamet sahibidir. Öylece istiva etti (yöneldi).
وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَى ﴿٧﴾
7.Ve huve bil ufukil a’lâ.
Ve o, ufkun en yüksek yerinde (gözüktü).
ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى ﴿٨﴾
8.Summe denâ fe tedellâ.
Sonra yaklaştı ve böylece indi.
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى ﴿٩﴾
9.Fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ.
Böylece iki yay mesafesi kadar, (hatta) daha yakın oldu.
فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى ﴿١٠﴾
10.Fe evhâ ilâ abdihî mâ evhâ.
Böylece O’nun kuluna vahyedeceği şeyi vahyetti.
مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى ﴿١١﴾
11.Mâ kezebel fuâdu mâ raâ.
Kalbindeki fuad (gönül gözü görmesi), gördüğü (ruhun gözlerinin gördüğü) şeyi tekzip etmedi.
أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى ﴿١٢﴾
12.E fe tumârûnehu alâ mâ yerâ.
Yoksa siz, onunla gördüğü şey hakkında mı tartışıyorsunuz?
وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَى ﴿١٣﴾
13.Ve lekad raâhu nezleten uhrâ.
Ve andolsun ki, onu başka bir inişinde de gördü.
عِندَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى ﴿١٤﴾
14.İnde sidratil muntehâ.
Sidretül Münteha'nın yanında.
عِندَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى ﴿١٥﴾
15.İndehâ cennetul me’vâ.
O’nun (Sidretül Münteha’nın) yanında Meva Cenneti (vardır).
إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى ﴿١٦﴾
16.İz yagşes sidrate mâ yagşâ.
Sidre’yi bürüyen şey bürüyordu.
مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَى ﴿١٧﴾
17.Mâ zâgal basaru ve mâ tagâ.
Bakış kaymadı ve haddi aşmadı.
لَقَدْ رَأَى مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَى ﴿١٨﴾
18.Lekad raâ min âyâti rabbihil kubrâ.
Andolsun ki o, Rabbinin büyük âyetlerinden (bir kısmını) gördü.
أَفَرَأَيْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزَّى ﴿١٩﴾
19.E fe raeytumul lâte vel uzzâ.
Siz, Lât ve Uzza’yı gördünüz mü?
وَمَنَاةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى ﴿٢٠﴾
20.Ve menâtes sâlisetel uhrâ.
Ve diğerini, üçüncüsü Menat’ı (gördünüz mü?)
أَلَكُمُ الذَّكَرُ وَلَهُ الْأُنثَى ﴿٢١﴾
21.E lekumuz zekeru ve lehul unsâ.
Erkek (çocuklar) sizin ve kız (çocuklar) O’nun mu?
تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَى ﴿٢٢﴾
22.Tilke izen kısmetun dîzâ.
Eğer böyle ise bu, insafsız (haksız) bir taksimdir.
إِنْ هِيَ إِلَّا أَسْمَاء سَمَّيْتُمُوهَا أَنتُمْ وَآبَاؤُكُم مَّا أَنزَلَ اللَّهُ بِهَا مِن سُلْطَانٍ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَمَا تَهْوَى الْأَنفُسُ وَلَقَدْ جَاءهُم مِّن رَّبِّهِمُ الْهُدَى ﴿٢٣﴾
23.İn hiye illâ esmâun semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ enzelallâhu bihâ min sultân(sultânin), in yettebiûne illâz zanne ve mâ tehvâl enfusu, ve lekad câehum min rabbihimul hudâ.
Onlar (bu isimler) ancak sizin ve babalarınızın onları isimlendirdiğiniz isimlerdir. Allah onlara hiçbir sultan (delil) indirmedi. Onlar sadece zanna ve nefslerinin arzuladığı şeylere tâbî oluyorlar. Ve andolsun ki, onlara Rab'lerinden hidayet geldi.
أَمْ لِلْإِنسَانِ مَا تَمَنَّى ﴿٢٤﴾
24.Em lil insâni mâ temennâ.
Yoksa insan için sadece temenni ettiği (istediği) şey mi var?
فَلِلَّهِ الْآخِرَةُ وَالْأُولَى ﴿٢٥﴾
25.Fe lillâhil âhiratu vel ûlâ.
Fakat evvel de, ahir de Allah’ındır (dünya da, ahiret de Allah’ındır).
وَكَم مِّن مَّلَكٍ فِي السَّمَاوَاتِ لَا تُغْنِي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا إِلَّا مِن بَعْدِ أَن يَأْذَنَ اللَّهُ لِمَن يَشَاء وَيَرْضَى ﴿٢٦﴾
26.Ve kem min melekin fîs semâvâti lâ tugnî şefâatuhum şey’en illâ min ba’di en ye’zenallâhu limen yeşâu ve yerdâ.
Ve göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri (hiç)bir şeyle (hiçbir şekilde) fayda vermez. Allah’ın dilediği ve razı olduğu (tasarruf rızasına sahip) kimseye (devrin imamına) izin vermesinden sonrası hariç.
إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ لَيُسَمُّونَ الْمَلَائِكَةَ تَسْمِيَةَ الْأُنثَى ﴿٢٧﴾
27.İnnellezîne lâ yu’minûne bil âhirati le yusemmûnel melâikete tesmiyetel unsâ.
Muhakkak ki ahirete (Allah’a ruhunu ulaştırmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar, melekleri mutlaka dişi isimlerle isimlendiriyorlar.
وَمَا لَهُم بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ الْحَقِّ شَيْئًا ﴿٢٨﴾
28.Ve mâ lehum bihî min ilmin, in yettebiûne illâz zann(zanne), ve innez zanne lâ yugnî minel hakkı şey'â(şey’en).
Ve onların (melekler konusunda) bir ilmi yoktur. Onlar sadece zanna tâbî olurlar. Ve muhakkak ki zan, Hak’tan yana hiçbir şeye fayda sağlamaz.
فَأَعْرِضْ عَن مَّن تَوَلَّى عَن ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ إِلَّا الْحَيَاةَ الدُّنْيَا ﴿٢٩﴾
29.Fe a'rıd an men tevellâ an zikrinâ ve lem yurid illâl hayâted dunyâ.
Artık zikrimizden dönen ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlerden yüz çevir.
ذَلِكَ مَبْلَغُهُم مِّنَ الْعِلْمِ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اهْتَدَى ﴿٣٠﴾
30.Zâlike mebleguhum minel ilmi, inne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bi menihtedâ.
Onların ilimden ulaşabildikleri (sadece) budur. Muhakkak ki senin Rabbin ki; O, kimin Kendi yolundan saptığını en iyi bilir ve O, kimin hidayete erdiğini en iyi bilir.
وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ لِيَجْزِيَ الَّذِينَ أَسَاؤُوا بِمَا عَمِلُوا وَيَجْزِيَ الَّذِينَ أَحْسَنُوا بِالْحُسْنَى ﴿٣١﴾
31.Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı li yecziyellezîne esâû bimâ amilû ve yeczîyellezîne ahsenû bil husnâ.
Ve göklerde ve yerde olan şeyler Allah içindir. Kötülük yapanları, yaptıkları sebebiyle cezalandırsın ve ahsen davrananları daha güzeli ile mükâfatlandırsın diye.
الَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ إِلَّا اللَّمَمَ إِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِ هُوَ أَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنشَأَكُم مِّنَ الْأَرْضِ وَإِذْ أَنتُمْ أَجِنَّةٌ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ فَلَا تُزَكُّوا أَنفُسَكُمْ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقَى ﴿٣٢﴾
32.Ellezîne yectenibûne kebâiral ismi vel fevâhışe illâl lemem(lememe), inne rabbeke vâsiul mağfirati, huve a'lemu bikum iz enşeekum minel ardı ve iz entum ecinnetun fî butûni ummehâtikum, fe lâ tuzekkû enfusekum, huve a'lemu bi menittekâ.
Onlar ki, küçük günahlar hariç, büyük günahlardan ve fuhuştan içtinap ederler (sakınırlar). Muhakkak ki Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi daha iyi bilendir. O, sizi topraktan yaratmıştı. Ve siz, annelerinizin karnında cenin idiniz. Öyleyse nefslerinizi temize çıkarmayın (nefslerinizi tezkiye ettiğinizi iddia etmeyin). O (Allah), kimin takva sahibi olduğunu daha iyi bilendir.
أَفَرَأَيْتَ الَّذِي تَوَلَّى ﴿٣٣﴾
33.E fe raeytellezî tevellâ.
(Allah’tan) yüz çevireni gördün mü?
وَأَعْطَى قَلِيلًا وَأَكْدَى ﴿٣٤﴾
34.Ve a’tâ kalîlen ve ekdâ.
Ve o, pek az verdi, kalanını kesti (vazgeçti, vermedi).
أَعِندَهُ عِلْمُ الْغَيْبِ فَهُوَ يَرَى ﴿٣٥﴾
35.E indehu ilmul gaybi fe huve yerâ.
Gaybın ilmi onun yanında mı? Böylece o mu görüyor?
أَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا فِي صُحُفِ مُوسَى ﴿٣٦﴾
36.Em lem yunebbe’ bimâ fî suhufi mûsâ.
Yoksa Hz. Musa’nın sayfalarında olan şeylerden ona haber verilmedi mi?
وَإِبْرَاهِيمَ الَّذِي وَفَّى ﴿٣٧﴾
37.Ve ibrâhîmellezî veffâ.
Ve Hz. İbrâhîm ki, o vefa etti (Allah’ın emirlerini ifa etti).
أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى ﴿٣٨﴾
38.Ellâ teziru vâziratun vizra uhrâ.
Gerçekten (hiç)bir günahkâr, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez.
وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى ﴿٣٩﴾
39.Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ.
Ve insan için, çalışmasından başka bir şey yoktur.
وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَى ﴿٤٠﴾
40.Ve enne sa’yehu sevfe yurâ.
Ve onun yaptığı çalışma (amel), yakında görülecektir.
ثُمَّ يُجْزَاهُ الْجَزَاء الْأَوْفَى ﴿٤١﴾
41.Summe yuczâhul cezâel evfâ.
Sonra onun karşılığı eksiksiz olarak ödenecektir.
وَأَنَّ إِلَى رَبِّكَ الْمُنتَهَى ﴿٤٢﴾
42.Ve enne ilâ rabbikel muntehâ.
Ve münteha (sonunda dönüş), mutlaka Rabbinedir.
وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَى ﴿٤٣﴾
43.Ve ennehu huve adhake ve ebkâ.
Ve muhakkak ki, güldüren ve ağlatan O’dur.
وَأَنَّهُ هُوَ أَمَاتَ وَأَحْيَا ﴿٤٤﴾
44.Ve ennehu huve emâte ve ahyâ.
Ve muhakkak ki, öldüren ve dirilten O’dur.
وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى ﴿٤٥﴾
45.Ve ennehu halakaz zevceyniz zekere vel unsâ.
Ve muhakkak ki O, erkek ve dişi çiftler yarattı.
مِن نُّطْفَةٍ إِذَا تُمْنَى ﴿٤٦﴾
46.Min nutfetin izâ tumnâ.
Meni akıtıldığı zaman, bir nutfeden (bir damladan).
وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَى ﴿٤٧﴾
47.Ve enne aleyhin neş’etel uhrâ.
Ve muhakkak ki, bundan sonraki neş’et (ikinci dirilme) O’na aittir.
وَأَنَّهُ هُوَ أَغْنَى وَأَقْنَى ﴿٤٨﴾
48.Ve ennehu huve agnâ ve aknâ.
Ve muhakkak ki O, zengin eden ve varlıklı kılan O’dur.
وَأَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرَى ﴿٤٩﴾
49.Ve ennehu huve rabbuş şı’râ.
Ve muhakkak ki, Şira’nın (Şira Yıldızı’nın) Rabbi O’dur.
وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَى ﴿٥٠﴾
50.Ve ennehu ehleke âdenil ûlâ.
Ve muhakkak ki, evvelki Âd (halkını) helâk etti.
وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَى ﴿٥١﴾
51.Ve semûde fe mâ ebkâ.
Ve Semud’u (da helâk etti). Böylece (onları) bâki kılmadı (geriye kimseyi bırakmadı).
وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ إِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَى ﴿٥٢﴾
52.Ve kavme nûhın min kablu, innehum kânû hum azleme ve atgâ.
Ve daha önce de Nuh (A.S)’ın kavmini (helâk etti). Muhakkak ki onlar, daha zalim ve daha azgındılar.
وَالْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَى ﴿٥٣﴾
53.Vel mu’tefikete ehvâ.
Ve alt üst edilen beldeyi, (Cebrail (A.S) göğe kaldırıp) yerin dibine geçirdi.
فَغَشَّاهَا مَا غَشَّى ﴿٥٤﴾
54.Fe gaşşâhâ mâ gaşşâ.
Artık onu (o kavmi) kaplayan (azap) kapladı ama ne kaplama!
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكَ تَتَمَارَى ﴿٥٥﴾
55.Fe bi eyyi âlâi rabbike tetemârâ.
O halde Rabbinin hangi ni’metlerinden şüphe ediyorsun?
هَذَا نَذِيرٌ مِّنَ النُّذُرِ الْأُولَى ﴿٥٦﴾
56.Hâzâ nezîrun minen nuzuril ûlâ.
Bu nezir, evvelki nezirlerden bir nezirdir.
أَزِفَتْ الْآزِفَةُ ﴿٥٧﴾
57.Ezifetil âzifetu.
Yaklaşan, yaklaştı.
لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ ﴿٥٨﴾
58.Leyse lehâ min dûnillâhi kâşifetun.
Onu, Allah’tan başka keşfedecek yoktur.
أَفَمِنْ هَذَا الْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ ﴿٥٩﴾
59.E fe min hâzâl hadîsi ta’cebûn(ta’cebûne).
Yoksa bu söz size acayip mi geldi?
وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ ﴿٦٠﴾
60.Ve tedhakûne ve lâ tebkûn(tebkûne).
Ve siz gülüyorsunuz ve ağlamıyorsunuz.
وَأَنتُمْ سَامِدُونَ ﴿٦١﴾
61.Ve entum sâmidûn(sâmidûne).
Ve siz, gafletle eğlenceye dalanlarsınız.
فَاسْجُدُوا لِلَّهِ وَاعْبُدُوا* ﴿٦٢﴾
62.Fescudû lillâhi va’budû. (SECDE ÂYETİ)
Artık Allah’a secde edin ve (O’na) kul olun!






Diğer Sureler için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷↷↷↷
  • Tevhid
  • Kur'an
  • Sünnet
  • Fıkıh
  • ☝📖 المحمية 📖☝


https://www.muhammediyye.org/

📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

                   Öğrencilerimize önemli hatırlatma;


اعوذ بالله من الشيطان الرجيم

 بسم الله الرحمان الرحيم

 الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين

Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi  efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.

Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.

   📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖

             S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks

الامام سيد محمد الهاشمي

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷




53. Necm Sûresi oku Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.