Sorularla islamiyet-9->CEVAP; Amr b. As Mısır'ı ziyaret etmiş, onun büyüklüğünü, bolluğunu, iyiliğini görmüştü. Çok zaman geçmeden burasını Allah adına, İslâm adına fethetmenin rüyalarını görmeye başladı. Bu fetih hayatının en büyük arzusu idi. Amr b. As Mısır'ı böylesine sevmese ve bu arzuya kapılmasaydı Mısır'ın sonu ne olurdu? Onu ancak Allah bilir.
Amr b. As Mısır'dan öylesine etkilenmiştir ki Hz. Ömer'e burasını şöyle anlatmıştır: "Bu ülkenin ortasından mübarek ve bereketli nil nehri geçer. Nil'de gezinti bereketlidir. Eksiğiyle fazlasıyla sanki oradan akan ay ve güneştir. Nil'de sinek çoktur. Onu yeryüzünün pınar ve su kaynakları beslemektedir."
Amr, bir başka ifadesinde de şöyle diyor: "Mısır beyaz bir inci, yeşil bir zümrüt, kıskanılmaya değer bir varlıktır. Sanırsın ki ipekten şık bir kumaştır. Dilediğini yaratan Allah'ın şanı ne yücedir? O Allah ki bu güzel beldeyi daha da güzelleştirmiş, geliştirmiş, orada oturanları buraya yerleştirmiştir.."
Çağlar içerisinde Mısır değişikliğe uğramıştır. Fakat zaman, bu ülkeye İslâm'ın getirdiği bolluk ve güzelliği Allah'ın inayeti ve onu fetheden değerli sahabi Amr b. As'ın himmeti ile insanların zihninden çıkaramayacaktır.
Amr b. As öyle bir kişiliğe sahiptir ki geçmişte hakkında çok şey söylenmiştir. Şu anda da, yakın ve uzak gelecekte de onunla ilgili çok şeyler söylenecektir. Onun hakkında kendisini anlayamayanlar pek çok şeyler söylemişlerdir. Fakat insaf ehli olanlar onun büyük bir komutan, savaşta ve siyasette keskin görüş ve deha sahibi olduğunda görüş birliği etmişlerdir.
Amr b. As'ın kişiliği onun hakkında araştırma yapan kimseyi yoracak derecede güçlü bir kişiliktir.
Ben Hz. Amr'ın genel özelliklerine öncelik vererek bir portresini ortaya koymaya gayret ettim. Ortaya çıkan görünüm şudur: O çok akıllı, derin düşünceli kahraman bir dahidir.
Problemlere çözüm bulmada eşsizdir. Uyanık, zeki ve siyasetten anlar bir kimsedir. İnsanların gönüllerini kendine çekme siyasetine sahiptir. Kendisine güvenen ve görevinin, işinin arkasını bırakmayan bir kimsedir. Bu uğurda ihmal yapmadığı gibi göstermelik bir hareket içine de girmez. Bilakis işine sıkı sarılır ve titizlikle görevini yerine getirir. Atılgan ve girişkendir. Delicesine cesur ve riskten çekinmeyen bir kimsedir. Lider olma eğilimi ve başkanlık sevgisi vardır. İstediğini elde etmek için temenni etmekle yetinmez, bilakis istediğini elde etmek için mücadelesini ve davasının kavgasını yapar. O derecede ki bu özellikleriyle dostlarının yanısıra, düşmanlarının dahi takdirini kazanmıştır. Bunu ortaya koymaya şu örnek yeterlidir:
Bizans kuvvetlerinin komutanı Hz. Amr hakkında: "O yaratılmışların en dahisidir" demiştir. Amr b. As'ın başında olduğu topluluk düşmanların şu sözünü tekrarlamış durmuştur: "Arab komutan Bizanslı komutanı yendi."
Hz. Amr girişimlerine sabırla devam ederdi. Tesbit ettiği metodundan dönmez, sahibi olduğu görüşünü çeşitli sıkıntılara yol açsa da terketmezdi. Tereddüt ve savsaklamadan hoşlanmazdı. Alışık olduğu şeyi terketmeyi iyi ahlak ile bağdaştıramazdı.
Ne kadar yaşlansa da devam etmekte olduğu şeyi üstlenebildiği sürece onu asla bıkmayacağını söyleyen odur. "Usanmak, ahlakla ilgili yalanlardandır" diyen de odur.
Amr'da az bulunur bir zeka vardır. Aşağıdaki olaydaki davranışı bunun göstergesidir:
Mısır'ı fethetmek üzere Hz. Ömer'den izin isteyen Amr, bir takım başvuru ve tereddütten sonra izin alınca, fırsatı değerlendirerek derhal askeriyle birlikte harekete geçti. Fakat Hz. Ömer iyi bir sonuç alınamaması korkusuyla bir kurye göndererek, eğer henüz Mısır topraklarına ayak basmamış ise geri dönmesini Amr'a emretmişti. Raftı denilen yerde Hz. Ömer'in elçisi orduya kavuştu, durumu Amr'a bildirdi. Amr üstün zekası ile mektupta muhtemelen verilecek emri tahmin etti. Bir taraftan asker hareketine devam ederken, diğer yandan Hz. Ömer'in kuryesini çeşitli konularla meşgul etti. Asker kıyısından kenarından Mısır topraklarına ayak bastıktan sonra Hz. Ömer'in gönderdiği kimseden emirnameyi alıp açtı. Hz. Ömer şöyle emir veriyordu: "Gönderdiğim emirname sana Mısır'a girmezden önce ulaşırsa geriye, yerine dön. Eğer mektubum sen Mısır'a girdikten sonra eline geçerse yoluna devam et ve bil ki seni destekliyorum."
Amr emirnameyi okuyunca bulunduğu yeri bilmezlikten gelerek sordu: "Şimdi nerede bulunuyoruz?" Kendisine: "Biz şimdi Mısır top-raklarındayız" cevabı verilince Hz. Amr, güven duygusu içerisinde Hz. Ömer'in mektubunu askerlerine okudu ve yollarına devam etmelerini emretti. Böylece Amr, en büyük emeli olan Mısır'ı İslâm bayrağı altına alarak fetih işine devam etti.
Verdiğimiz örnekte de görüldüğü üzere olayı incelediğimizde bu dahi kumandanın kişiliği ile ilgili temel ip uçlarını elde etmiş oluruz.
Bu büyük şahsiyetin önünde araştırma niyetiyle düşündüğümüzde, kendisinde pek çok faktörün tolandığı bir zatın huzurunda olduğumuzu anlarız. Bu faktörler onu zafer kazanmış bir savaşçı ve başarılı bir kumandan kılmıştır.
Allah'ın kendisine iman nasib etmesinden sonra iman ve akidesi uğrunda savaşan bir kimse olmuştur. Onun iman etmesi de ikna olarak ve kesin bilgiye dayanarak olmuştur.
Amr kendine güvenen bir kimse idi. Emrindeki kimseleri sürekli takipte tutar, fakat onlara güzel muamele ederdi. Davranışlarıyla başkalarına Örnek olur, meseleleri derin düşünürdü. Bir iş yapmak istediğinde tedbirini iyice alır, incelemesini yaptıktan sonra azim ve kararlılıkla onu gerçekleştirmeye yönelirdi/Problemleri çözerken şahane ve dahiyane buluşlar üretirdi.
Sanki Hz. Allah onun yapısında, kanında liderlik ve yöneticilik özelliğini yaratmış gibi idi. İbn Hacer'in habe isimli eserinde anlattı-gına göre Hz. Ömer Amr b. As'ı yürürken görmüş ve şöyle demiştir: "Amr'ın yeryüzünde ancak başkan olması yaraşır." Nitekim Şa'bi'ye göre Arab aleminde dört dahi vardır. Bunlardan birisi de Amr b. As'dır. Ve Şa'bi Amr hakkında: "Çözümü güç problemlerin üstesinden Amr gelir" demiştir.
Hz. Amr geç müslüman oluşu sebebiyle eleştirilmiştir. Çünkü o ancak hicretin 8. yılında müslüman olmuştur. Ancak o İslâm dinine ve müslümanlara hizmet uğrunda sarfettiği gayretler ve gerçekleştirdiği cihad ile bu gecikmenin bedelini Ödemiştir. Öylesine ki kendisinden daha önce müslüman olarak ibadet ve takvada ileri derecede olanlardan daha ziyade yıldızı parlamıştır.
Damla yağmuru, küçük işler büyük işleri gösterdiğine göre Hz. Amr'ın eliyle gerçekleşen başarı ve zaferler onun İslâm'a girdiği ilk yıllarda bile şahane ve makbul işler yaptığının göstergesidir.
Hz. Amr müslüman olduktan az sonra Mekke'nin fethini izleyen günlerde Hz. Peygamber Amr'ı Mekke'ye üç mil uzaklıktaki Hüzeyl kabilesinin putu Suva'ı yıkmaya gönderdi. Hüzeyl kabilesi bu puta kendisini helak edercesine tapıyordu. Hatta bu davranış konuşmalarda örnek gösterilirdi. Nitekim bir şair şöyle demiştir:
Hz. Amr beraberinde arkadaşlarından oluşan az bir topluluk ile birlikte yola koyuldu. Amr putun olduğu yere varınca putun hizmetçisi ona "Ne yapmak istiyorsun?" dedi. Amr b. Âs "Peygamber bana onu devirip yerle bir etmemi emretti" cevabını verdi. Hizmetçi Amr'ı uyararak: "Put sana engel olur" dedi. Hz. Amr hizmetçiye alaylı bir şekilde şunları söyledi: "Hala batıl yolda mısın? Yazık sana! Bu put ne işitir, ne görür. Bana nasıl engel olacak?"
Daha sonra puta yönelen Amr onu parçaladı. Bunu yaparken geçmişte kalan batıl inanışlara ve dünün hurafalerine aldırmadı. Kendisine yapılan uyarı ve tehditlere kulak asmadı. Arkadaşlarından da putun saklandığı depoyu yıkmalarını istedi. Onlar bu isteği yerine getirdiler ve orada bir şey bulamadılar.
Burada Hz. Amr hizmetçiyi azarlayarak: "Nasıl yıkılırmış gördün mü?" dedi. O güne kadar puta hizmet eden adamcağız gördüğü gerçek karşısında kendisini tutamayarak şaşkın bir şekilde: "Kendimi alemlerin rabbine teslim ederek müslüman oluyorum!" dedi.
Daha sonra fetih ve zaferler Hz. Amr'ın eliyle birbirini takip ederek gerçekleşti.
Medine ile arasında on günlük mesafe olan Zât'us-Selâsil gazası için Hz. Peygamber hicretin 8. yılında bir müfreze gönderdi. Rasûlul-lah Hz. Amr'ı bu müfrezenin başına komutan olarak tayin etti. Müfreze Ensar ve Muhacir'in ileri gelenlerinden yaklaşık 300 kişiden oluşuyordu. Hz. Peygamber komutanlık görevini verirken: "Ey Amr! Seni bir müfrezenin başında gönderiyorum. Allah sana selamet versin ve ganimetle dönesin" buyurdu. Amr Hz. Peygamber'e şu mukabelede bulundu: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ben dünyalığa heves ederek müslüman olmadım!" Bunun üzerine Hz. Peygamber Amr'ın bu sözüne: "İyi adama iyi mal ne güzel şey!" diyerek karşılık verdi. Hz. Peygamber Amr'ı ve askerlerini uğurlarken beyaz bir sancak ve siyah bir bayrak teslim etti.
Hz. Amr bir mücahid olarak yola koyuldu. Düşmanın çokluğunu görünce Hz. Peygamber'den yardım istedi. Bunu, arkadaşlarını tehlikeye atmamak, riske sokmamak için yapmıştı. Hz. Rasûlullah aralarında
Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Ebu Ubeyde -Allah hepsinden hoşnud olsun— gibi seçkin sahabilerin bulunduğu 200 kişi kadar bir takviye kuvveti gönderdi.
Savaş başlayınca Amr dehasını gösterdi ve az sonra ona ve arkadaşlarına zaferi nasib eyledi. Hz. Peygamber Amr'ın başarısına işaret buyurarak: "Ey Amr! Yeni bir fethe hazırlan" buyurdu.
Hz. Amr Ebubekir (r.a) döneminin başlarında dinden dönenlere karşı açılan savaşlara katıldı. Bu savaşlarda Amr'ın dikkati çekecek derecede payı vardır.
Hz. Amr dinden dönme (ridde) savaşlarında Kuzâa fitnesini ortadan kaldırmış ve bu kabile arasında bir süre kalarak hakkın ve doğrunun yerleşmesini sağlamıştır.
Hz. Ebubekir Muhammed ümmetinin Şam'ı fethetmeye yönelmesi görüşünde idi. Hz. Amr'ı bu iş için göndererek kendisine şöyle dedi: "Ey Ebu Abdillah! Senin öyle bir iş ile meşgul olmanı istiyorum ki bu iş senin dünyan için de, ahiretin için de hayırlıdır. Aynı zamanda bu iş senin çok sevdiğin bir iş olacaktır".
Hz. Amr Ebu Bekir'in teklifine şöyle cevap verdi: "Ben İslâm'ın oklarından biriyim. Allah Teâlâ'dan sonra onu atacak olan sensin. Attığın yerden toplayacak olan da sensin. Bu oku en zor, en sıkıntılı ve en faziletli yere at. Bu oku (dünyanın) sana göre neresi uygun ise oraya at." Amr'ın cevabı savaş ve dövüş tabiatını içeren bir cevap oldu.
İslâm ordusu fetih için yola koyulduğunda onun kumandanı Hz. Amr idi. Bu ordu hazırlanıp sevkedilen ikinci ordu idi. Görevi hem daha önce gönderilene yardım etmek, hem de Filistin'i -Allah onu müs-lümanlara tekrar geri versin- fethetmek idi.
Hz. Ebubekir Amr'a ince ve derin anlamlı bir tavsiyede bulundu. Bu tavsiye zaman boyunca (hatırlarda) kalacak ve tarihçileri meşgul edecek bir tavsiyedir.
Hz. Ebubekir diyor ki:
Seni bu ordunun başına komutan olarak tayim ettim. Ordun ile Filistin'e yönel. Seninle ilgi kurmayı istediğinde Ebu Ubeyde ile yazışma yap. Onunla istişare etmeden hiçbir konuda kesin karar verme.
Gizli -açık (tüm) yaptıklarında Allah'tan kork. Yalnız olduğun yerde Allah'a karşı utanacak bir şey yapma. Çünkü O (yalnız da olsan) yaptığın işi görmektedir.
Senden daha kıdemli ve saygıya değer olanlardan önce seni tercih ettim. Yaptığın işleri Allah rızası ve ahiret için yap.
Filistin topraklarına varıncaya kadar İliya yolundan ayrılma. Sana verdiğim görevden uzaklaşmaktan ve kendini zayıf görmekten sakın. Asla: "Ebubekir beni gücüm yetmediği halde düşmanın ortasına attı" deme!
Ey Amr! Bil ki seninle beraber Bedir savaşma katılan Ensar ve Muhacirlerden olan kimseler var. Onların değerini bil ve onlara ikramda bulun. Onlar üzerinde otoriteni aşırı kullanma. Şeytanın içine büyüklenme duygusu sokması ile sakın ola ki "Ben en iyileri olduğum için Ebubekir beni göreve getirdi" demeyesin. Nefsinin seni aldatmasından kaçın. Ordudaki askerlerinden biri gibi ol. Yapmak istediğin şeyler hususunda onlara danış. Namaza önem ver. Vakti girince ezanı okutup namazı kıl.
Düşmana karşı tetkikte oh Çevrendekilere korunmalarını emret. Daha sonra da onları kontrolden uzat tutma. Geceleri uzun uzun arkadaşlarında birlikte olarak, onlarla oturup sohbet et.
Düşmanla karşılaştığında Allah korkusundan ayrılma. Önceden keşif kolları gönder. Keşif kolları gideceğin yere senden önce gitsin. Askerlerine öğüt vereceğin zaman kısa ve özlü konuş. Kendini düzelt ki emrinde olanlar düzgün olsunlar. Düşmanını gördüğün zaman sabırlı ol ve (gereğini yapmakta) gecikme. Böyle davranman en mükemmel bir şey olur.
Çevrendekilerin Kur'an okumaktan ayrılmamalarını sağla. Aralarında cahiliye dönemine ait şeyleri konuşmalarını yasakla. Zira böyle yapmaları düşmanlığın peyda olmasına sebep olur.
Dünya süsünden yüz çevir. Ta ki senden Öncekilere (güzel bir şekilde) kavuşalım. Kur'an'da (aşağıdaki ayette) medhedilen önderlerle beraber ol. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vah-yettik. Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi. (Enbiya/73)
Yoluna devam et (gazanı) sana da onlara da Allah mübarek eylesin.
Amr korkusuzca Bizanslılarla savaşa girdi ve onların kalplerine korku saldı. Bizanslılar dağılan askerlerini toplayarak tekrar müslü-manlara saldırdılar. Neticede Hz. Amr süvariler ile hücuma geçerek düşmandan 15 bin atlıyı öldürdü. Müslümanlardan ise sadece 130 kişi şehid olmuştu.
Amr sürekli askerin toplu olmasında ve komutanın tek elde olmasında titizlik gösterirdi. Zira bu uygulama ona göre zaferin anahtarı idi. Bunun içindir ki onun Yermuk savaşında arkadaşlarına şu Öğüdü verdiğini görüyoruz: "Doğru görüş toplu olmaktır. Bizim gibi bir topluluk bir arada oldukça az da olsa yenilmez. Fakat gruplara ayrılırsak, düşmanımızın çokluğu sebebiyle her bir grup karşısına çıkan ile baş edemez."
Hz. Amr Yermuk savaşında başkomutan olmadığı halde görüşüne başvurulur, kendisine danışılırdı. Hz. Amr, Yermuk savaşında düşmanın sancağını komutanlarının elinden alıp, düşman ordusunu perişan ederek müslümanların zaferini taçlandırdı.
Amr, Hz. Ömer'in hilafetinin ilk yıllarında gerçekleşen Şam'ın fethinde emeği geçen seçkin komutanlardan idi. Nitekim Fahl, Bisan ve Gazze'nin fethinde yıldızı parlayanlardandı.
Daha sonra Filistin topraklan içerisinde olan Ecnadeyn'in fethi gerçekleşiyor. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere Amr korkusuz bir kumandandır. Kendisi bizzat Bizans komutanının gizli tuttuğu şeyleri keşfetmek istedi. Bizans ordusu kumandanının adı Artapon idi. Amr cesaretle gizlice Artapon'un olduğu yere girdi. Kendisinin Amr b. As'm elçisi olduğunu söyledi. Bu girişimden Artapon anladı ki Amr'ın bütün
adamları aynı ruhtadır ve Allah yolunda canını hiçe sayarak feda etmeye hazırdır. Artapon ile yapılan görüşmede Bizans kumandanı, karşısında konuşanın ya bizzat Amr b. As veya onun büyük kumandanlarından biri olduğunu anladı. Bunun üzerine dönüş sırasında yolda öldürülmesi için, adamlarına gizlice emir verdi. Bir yandan da Amr'a hediye verdi.
Amr planlanan tuzağı anlayıp daha güzel bir hile ile cevap verdi. Şöyle ki: Hemen geri dönüp hediyeyi geri vermek istediğini, çünkü her biri kumandan olmak üzere akrabasından on kişi daha olduğunu, onların yanında tek başına hediye almak istemediğini söyledi. Böylece Artapon onların hepsini ele geçirmenin daha hayırlı olacağını düşündü.
Bir kişi yerine on kişiyi ele geçirme fikri Artapon'u sevindirdi ve onları huzuruna getirmek üzere Hz. Amr ile anlaştı. Bunun üzerine askerlerinin ona saldırmasını yasakladı. Böyle Hz. Amr tehlikeli ortamdan kurtulmuş oldu.
Hz. Amr'ın savaş meselelerindeki keskin görüşü bizzat kendi üzerinde yaptığı uygulama ile ortaya çıkmıştır. Onun ifadesine göre kendisi ayağını nereye basacağını bilen bir kimsedir. Girdiği her ortamdan sağlıklı çıkabilir. Onun hakkında Hz. Ömer'in sözü doğru çıkmıştır.
Hz. Ömer onu Bizans üzerine gönderirken: "Sırlı bir kazan içerisinde Bizans kumandanı ile Arab kumandanı, hangisi kurtulacak iyi bakınız" demiştir.
Bu karşılaşmada tecrübe kazanmış ve kurtuluşu elde etmiştir. Sonuçta Arab komutan Bizanslı komutana galip gelmiştir. Bizanslı komutan haklı olarak: "Adam beni aldattı. O tüm insanların en dahisidir" demiştir. Hz. Ömer de şu sözü tekrarlayıp durmuştur: "Amr ona galip geldi. Bravo Amr'a!"
Hicretin 18. yılında Mısır'ın fethine sıra gelmiştir. Bu olayda en geniş haliyle Hz. Amr'ın yıldızı parlamıştır. O sıralarda Mısır Bizans'ın işgali ve baskısı altında idi. Mısır bu durumda iken bu baskı ve işkenceden kendisini kurtaracak birini gözetlemekteydi. Kudreti yüce olan Allah, bu kurtarıcının Amr b. As olmasını takdir buyurdu.
Bu fatih komutan -daha önce de geçtiği üzere- Hz. Ömer'i Mısır'ın fethedilmesi gerektiğine ikna etmeye çalışıyordu. O Mısır ki Bizans komutanı Filistin ve Şam'da uğradığı yenilgilerden sonra oraya sığınarak askeri ile birlikte bir kaleye çekilmişti.
Hz. Ömer Mısır'ın fethine izin vermekte tereddüt etmişti. Fakat dahi komutan ümidini kesmedi. Döndü döndü Hz. Ömer'le fetih konusunu konuştu ve bunun için sebeplen sıraladı. Sonuçta Hz. Ömer ikna oldu. Bu neticeyi elde eden komutan, süratle harekete geçti. Onun bu konudaki şiddetli arzusunu, Hz. Ömer'in geri dönme hususundaki mektubunu nasıl geç açtığını görmüş ve Amr'ın niyetini anlamıştık.
Mısır'ın fethinde Ferma, Belbis, Ümmü Denin, Feyyum ve Ayn-ı Şems bölgelerinde savaş cereyan etti. En son Bablun kalesinde çarpışmalar oldu. Burada da Hz. Amr'in dehası görülmektedir. Askeri kuvvetleri birarada toplamış, komutanlık yetkisini tek elde birleştirmiş, bilgi toplama işlemlerini yaptırmış, ani sürprizleri değerlendirmiş, hafif hareketler düzenlemiş ve saldırıda acele etmiştir. Askerin maneviyatının yüksek olmasına ve sağlıklarının yerinde olmasına gücü nisbe-tinde titizlik göstermiştir.
Komutan Amr zaferi kazanarak Mısır'ı fethetti. Mısır'da öylesine bir yol açtı ki artık Mısır İslâm dini ile gurur duydu ve tarih boyunca İslâm'ın savunucusu oldu.
Hz. Amr askerlik bakımından Mısır'ın fatihi olduğu kadar imar bakımından da Mısır'ın fatihi olmuştur. Hicretin 21. yılında Fustat şehrini inşa ettirdi. Bu şehir, Mısır'da İslâm toplumunun ayakta durması için merkez olmuştur,
Müslüman Mısır Kur'an ülkesi, Mısır'ın başkenti de bu şehir olmuştur. Hz. Amr aynı zamanda meşhur camisini de yaptırmıştır. Bu cami Mısır'da yapılan ilk camidir. "Emir'ul Mü'minin Körfezi" adıyla anılan körfezi de Hz. Amr açtırmıştır.
Hz. Amr merhamet ve insancıllık bakımından örnek gösterilecek bir insandır. Bu savaşçı komutan, yaralıları ziyaret eder, onların gönlünü alır, zayıf bir kumru ile dahi ilgilenir, ona merhamet gösterirdi.
Rivayet olunur ki fetih hareketini sürdürmek üzere Hz. Amr İs-kenderiyye'ye gitmek istedi ve çadırının toplanmasını emretti. Çadırın üzerine bir kumrunun yumurta yaptığı görüldü. Bunun üzerine Hz. Amr çadırın bırakılmasını emrederek şöyle dedi: "Kumru bizim çevremizi ve çadırımızı saygıdeğer kılmıştır. Kumrunun yavrusu uçuncaya kadar çadırı kaldırmayınız."
Hz. Amr zafer kazanılan yerleri de dolaştı, İskenderiyye'yi ve Burka'yı da fethetti. Burka'nm fethini kahraman kumandan Utbe b. Na-fi'i göndermek suretiyle gerçekleştirdi. Burka'ya yapılan hücumun başarılı olmasından sonra şehir halkı ile sulh anlaşması yaptı.
Amr b. As bundan sonra Trablus'a yöneldi. Pek çok şehri fethettiği gibi orayı da fethetti. Hz. Amr'ın fetih hareketleri hicretin 23. yılına kadar devam etti.
Enteresandır ki Amr, zafer kazanacağına çok fazla güvenirdi. Bir gün Kurra b. Hübere ile konuşurken Kutra Amr'a şöyle sordu: "Ey Amr! Kazanacağından emin misin?"
Amr şu cevabı verdi: "Seni önümde nasıl görüyorsam zaferi de öylece görüyorum."
İhtimal ki bu güvenin sebebi zaferi etkileyen faktörleri iyi bilmesi ve titizlikle bunlara uymasıdır. Kendisinde güçlü bir kişilik, cesaret, deha, sır tutmak, dikkat, uyanıklık, süratli hareket, sürpriz çıkışlar yapmak ve iman ruhunu korumak gibi özellikler bulunuyordu.
Nitekim savaş esaslarına ve prensiblerine Amr'ın riayet ettiği bilinmektedir. Hazırlık, bilgi toplama, keşif, kuşatma uygulamalarını iyi yapar ve askerin maneviyatını güçlü tutardı.
Amr casusları ve elçileri aracılığı ile bilgi toplamak üzerinde titizlikle durur. Casus göndereceği zaman birden fazla gönderirdi. Casusları aracılığı ile gelen bilgileri inceler değerlendirmeye tabi tutardı. Bazen kendisini tehlikeye atar, bizzat kendisi bilgi toplama işini yapardı. Nitekim Bizans komutanının yanına, baş komutan olduğunu sezdirmeden gittiğini daha önce görmüştük.
Hz. Amr mümkün oldukça askerini toplu halde bulundururdu. Onun için askeri güç sadece insandan ibaret değildir. Silah, zahire ve asker için gerekli malzeme de kuvvetten sayılırdı. Mümkün olduğu kadar çok askeri bir arada bulundurur, onları birbirine kaynaştırır, birlik
ve beraberliklerini sağlardı.
Çok sayıda düşmana az adamla saldırmazdı. İhtiyaç olduğu zaman yardım ister, askeri başarılarından gurur ve kibire kapılmazdı.
Asker ve malzeme temini için gerekli olduğu zaman savaşa girmeyi geciktirmekten çekinmez, tereddüt etmezdi.
Hz. Amr düşmana ani ve sürpriz saldırılar düzenlemeyi iyi bilirdi. Hiç hesapta olmayan zamanda ve hazırlıksız iken saldırır, kısa zamanda sonuca ulaşırdı. En önemli özelliklerinden biri düşmanın, ani baskınla planlarını alt üst etmesi, ikincisi daha seferin başında iken zaferi elde etme fırsatını yakalaması idi.
Hz. Amr savunmanın en iyi yolunun hücum olduğuna inanırdı. Erken hücumun gelecekte elde edilecek zaferlerin anahtarı olduğunu düşünürdü. Hatta diyebiliriz ki bu kahraman komutan hep düşmanına hücumlar düzenler, düşmanına saldırı fırsatı bırakmazdı.
Hz. Amr savaşlarda insan gücünün birinci derecede önemli olduğunu bilen bir kimse idi. Bunun içindir ki bu gücün korunmasına önem verir, savaşı kazanıp zafere ulaşmak için insan gücüne verdiği önemi hiç eksiltmezdi. Gene bunun içindir ki bazen yenilen düşman askerini kovalamayı yasaklardı. Çünkü aniden bir güçle karşılaşırsa dağılan gücü için kötü sonuçlar söz konusu olabileceğini hesap ederdi.
Nitekim Zat-ı Selâsil gazvesinde Amr düşmanı yenmişti. Askerler düşmanı kovalamak arzusunda idi. Amr bunu yasakladı. Kendisini Rasûlullah'a şikayet ettiler. Amr kendisini şöyle savundu: "Ey Allah'ın Rasûlü! Biz onlarla kendi memleketlerinde savaşıyoruz. Onları takip etmek üzere askerlerim yerinden uzaklaşırsa, düşman yardımcı bir kuvvetle müslümanlara baskın verebilir düşüncesi ile takibi yasakladım."
Hz. Amr askerin maneviyatının güçlü olmasının yerini hiç bir silanın tutamayacağını iyi bilen bir komutan idi. Bunun için askerlerini dini ve manevi yönden donatır, iman ile ilgilerini kesmemelerini ister ve onlara: "İlerleyin! Allah'ın lütfedeceği zafer sizinledir" derdi.
Hz. Amr askerlerine devamlı Kur'an dinletir, onlara Allah'ın askeri olduklarını, Allah'ın yardımı ile destekleneceklerini, Allah yolunda cihat etmekte olduklarını hatırlatırdı. Askerlerine iki güzellikten birine kavuşacaklarını söylerdi: Ya zafer veya şehitlik. Savaşın en şiddetli aşamasında kesin bir inanç ve güvenle askerlerine şöyle derdi: Kâfirlerin ve dinsizlerin kalplerine bir kın'a sokulur gibi sokulacak kılıçlarımız var!
Buraya kadar Hz. Amr'ın askerlik yönünü aydınlatan bilgiler verdik. Onun savaşçı tarafını ve kahramanlıklarını anlattık. Bu söylediklerimiz onun hatasız bir insan olduğunu, eleştirilemeyeceğini göstermez. Hz. Amr gibi kahramanlıkla dolu uzun bir ömür yaşayan insanın hayatında arayan kimsenin hata bulması doğaldır. Onun tenkid edilen ve etrafında tartışma ve görüş ayrılığı bulunan yönlerinin açıklanması kaynaklan uzun uzadıya araştırmayı gerektirir. Buraya kadar söylediklerimizde kısa da olsa aklını kullananlar içtin bilgi ve ders vardır.
Zaman zaman içinde olup zaman zaman savaş meydanlarından uzaklaşmasına rağmen yıllar boyu Hz. Amr'ın savaş ve zaferle ilgisi kesilmemiştir. 70 yaşım geçmişken hicretin 43. yılında Ramazan bayramı günü vefat etmiş Sefh'ul-Muktım denilen yerde toprağa verilmiştir.
Hz. Amr vefat etmek üzere iken Hz. Allah'a şöyle yalvarıyordu: "Allahım! Senin emirlerine hakkıyla uyamadım. Yasaklarına tam olarak riayet edemedim. Ben güçlü bir insan değilim, bana yardım eyle. Suçsuz bir kimse değilim, özrümü kabul eyle. Kibirlenen biri değilim, senden başka tanrı yoktur."
Bu sözleri ölünceye kadar tekrarladı durdu. Allah'ın rahmeti ve rızası üzerine olsun.
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-9.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.