Sorularla islamiyet-9->CEVAP: Pek çok kimse tarafından gayet iyi bilinir ki rüya tabiri yapan bir takım kimseler bu meşguliyetleri ile ilmi bir çalışma yapmak yerine geçim ve menfaat temin etmektedirler.
Bununla beraber tarih boyunca pek çok değerli fıkıh âlimi ve bilim adamı rüya tabiri ile meşgul olmuştur. İbn Şirin bunların başında gelmektedir.
Kur'an'da bildirildiğine göre Hz. Yusuf gibi bazı peygamberler de rüya tabiri yapmıştır. Nitekim aşağıdaki ayette buna işaret edilmektedir:
Onunla (Yusuf la) birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri dedi ki: "Ben rüya(m)da şarap sıktığımı gördüm." Diğeri de şöyle dedi: "Ben de başımın üstünde kuşların yediği ekmeği gördüm." "Onun yorumunu bize haber ver. Çünkü biz seni güzel davrananlardan^gorüyoruz" dediler. (Yusuf/36)
Peki bu rüya tabircisi İbn Şirin kimdir? Rüya tabiri nedir?
İbn Şirin tabiinden olup künyesi Ebu Bekir, adı Muhammed b. Şirin el-Ensari'dir. Hadiste, tefsirde, fıkıhta imamdır. Zühd ü takvada, tefsirde, fıkıhta, hadiste ve rüya tabirinde önde gelenlerdendir.
Zahid ve imam olan İbn Şirin, sahabi Enes b. Mâlik'in kölesidir.
Asıl memleketi Cercerâya denilen yerdir. Burası Vasıt ile Bağdat'ın doğusunda Nehrevan-ı Esfel'de bir yerleşim birimidir. Fakat (bugün) harap olmuştur. Şair burası hakkında şöyle diyor:
Gitsek de bir gün Cercerâya biz Devam etse orada neşemiz, eğlencemiz.
Söylendiğine göre babası Şirin bakır tencere yapmakla uğraşırdı. Annesi Safiyye Ebu Bekir'in cariyesi idi. Evleneceği sırada Hz. Pey-gamber'in eşlerinden üç tanesi onu süslemiş ve hayır dualar etmişlerdir. Aralarında Übey b. Ka'b'ın da bulunduğu onsekiz Bedir ashabı Sa-fiye'nin düğününde bulunmuştur. Bu düğünde Übey b. Ka'b dua ediyor, diğerleri amin diyorlardı.
İbn Sirin'in annesi Hicazlı idi. Elbiseleri renk renk boyamayı severdi. Oğlu Muhammed ona elbise aldığında dayanıklı olup olmadığına bakmaz, bulduğu en yumuşak giysiyi alır, her gün annesinin giysisini boyardı. Hiç annesine karşı yüksek sesle konuştuğu görülmedi. Onunla konuşurken sanki, söylediklerini dinler gibiydi.
İbn Şirin, Hz. Osman'ın hilafetinin bitmesine iki yıl kala, hicretin 33. yılında doğdu.
İbn Sa'd ve Nevevi İbn Sirin'in doğru, güvenilir, fıkıh bilgini, imam, ehl-i takva ve çok bilgili olduğunu ifade etmişlerdir.
Mevrık el-Aceli, İbn Şirin hakkında şöyle diyor: "Ondan çok fıkıh bilen, fıkıhta ondan daha çok takvaya göre davranan hiç kimseyi görmedim".
İbn Şirin hadis ravileri arasında ikinci tabakada yer alır. Ebu Hu-reyre, Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Sabit, Enes b. Mâlik, Cündüb b. Ab-dillah el-Beceli, Abdullah b. Zübeyr, İmran b. Husayn, Adiy b. Hatim, Süleyman b. Amir ve Ümmü Atiyye el-Ensariyye'nin bulunduğu bir sahabe topluluğundan hadis rivayet etmiştir.
Tabiinden de pek çok kimseden hadis rivayet etmiştir. Ubey-det'us-Selmani, Kays b. Abbad, Salim b. Yesâr, Şüreyh, Alkame, Rabi b. Haysem, Ma'bed b. Haysem, Humeyd b. Abdirrahman el-Hımyeri, Abdur-Rahman b. Ebi Bekir ve Hafsa b. Ebi Bekir bunlardandır.
İbn Şirin'den pek çok kimse hadis rivayet etmiştir.
İbn Şirin: "Hadis ilmi din demektir. Dini kimden aldığınıza (dikkatli) bakınız" derdi.
İbn Şirin hadiste âlim olduğu gibi fıkıhta da âlimdi. Onun hakkında Osman el-Betti şöyle diyor: "Bu beldede Muhammed b. Sirin'den daha iyi fıkhı bilen kimse yoktur".
İbn Şirin mevcut bilgisine rüya tabiri ilmini de ilave etmiştir. Bu konuda insanlar arasında parmakla gösterilirdi. Kendisi bu konuda
imam ve hüccet derecesine yükselmiştir.
İbn Sirin'in bu durumu sebebiyle sonraki âlimler rüya tabiri konusunda risaleler yazarlar, bunların yaygınlaşması ve tutulması için İbn Sirin'e nisbet ederlerdi.
İbn Şirin Basra'da yetişip, oraya yerleşmiştir. Kumaş ticaretini pek çok seçkin âlim gibi o da kendisine meşguliyet olarak seçmiş, ilim meşguliyeti, çalışma ve meslekle uğraşmasına engel olmamıştır.
İbn Sirin'in hayatında sıkıntı ve zorluk eksik olmamıştır. Edindiği borçları Ödeyemediği için hapishane acısını tatmıştır. Hapishanede iken onun değerini anlayan hapishane sorumlusu kendisine gelerek: "Gece olunca evine git, sabah buraya gel" dedi. İbn Şirin buna rıza göstermeyip cezaevi sorumlusuna "Hayır! Yemin ederim ki yönetime karşı (böyle bir) ihanetinde sana yardımcı olmam" diye mukabelede bulundu.
îbn Sirin'in böyle davranmasında bir tuhaflık yoktur. Zira o zühd ve takvada bir örnek idi.
O dinini yaşamakta seçkin bir kimse idi. Şüpheli şeylere yaklaş-mazdı. Çok temiz, iffetli ve pırıl pırıl bir insandı.
Kimseye haset etmez, gıybet de etmezdi. Birisinin gıybetini ederse bir dinar (altın lira) sadaka verirdi. Birisini methederse: "O kimse Allah'ın dilediği gibidir" derdi. Birisini kötüleyen bir şey söyleyecek olduğunda "O kimse Allah'ın bildiği gibidir" derdi.
İddialaşarak tartışmayı sevmez kendisi ile böyle tartışan kimseye: "Ben senin istediğini biliyorum. Seninle tartışmasını bilirim. Fakat ben tartışmak istemiyorum" derdi.
Şu söz de ona aittir: "Konuşan kimse konuştuğunun, hakkında bir delil olmak üzere yazıldığını bilseydi, az sözlü olurdu."
Allah iman edenleri günahlardan temize çıkarır, kafirleri de helak eder. (Al-i İmran/141)
Bu ayeti okuduğu zaman İbn Şirin "Allahım! Bizi günahlarımızdan temizle, bizi kafirlerden eyleme" derdi.
Birisi ile vedalaştığında: "Allah'tan kork ve senin için takdir edileni helâl (yol)dan ara. Çünkü nasibini haramdan ararsan, (ne kadar ça-balasan) takdir edilenden fazlasını elde edemezsin!" der idi.
İbn Şirin uzun bir hayat yaşamış, ilim ve amel ile seksen yıla varan zühd ve takva içinde ömür geçirmiştir. Nihayet hicretin 110 yılında Şevval ayının 9. günü rabbine kavuşmuştur. Onun doğumunu gören Basra şehri ölümünü de gördü. Allah ondan razı olsun.
İbn Sirin'in tarihe mal olan hayatının özeti budur.
İbn Sirin'e nisbet edilen kitapla ilgili sözümüz ileride "Rüya Tabiri" bahsinde gelecektir.
Bazı kimseler bu kitabın adının Müntehab'ul Kelâm Fi Tefsiri'! Ahlâm olduğunu söylemişlerdir.
Bu kitabın İbn Sirin'e ait olduğunda şüphe olduğunu ileri sürenler vardır. Bu şüphenin gerekçelerini ve sebeplerini az ilerde ele alacağız.
İbn Nedim de Rüya Tabiri isimli bir kitabın İbn Sirin'e ait olduğunu söylüyor. Bunun da İbn Sirin'in olduğundan şüphe edenler vardır.
Tefsir'ul Ahlam adı ile bilinen kitabın başında şu ibare vardır:
Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla.....Hamd alemlerin rabbi
olan Allah'a mahsustur. Efendimiz ümmi peygamber Muham-med'e ve onun al ü ashabına salat ve selam olsun.
İmdi; bu Muhammed b. Sirin'e ait olan rüya tabiri hususunda değerli bir kitaptır......
Kitabın başındaki bu ilk satırlardan itibaren, kitabın İbn Sirin'e ait olduğuna dair şüphe kokulan gelmektedir. Bu konuya ilerde tekrar döneceğiz.
İbn Şirin -eğer kitabın ona ait olduğu doğru ise- kitabının birinci bölümünde rüya tabirinin Kur'an ayetleri ve hadislerle ilişkisi olduğu üzerinde titizlikle durmaktadır.
İbn Şirin önce rüya tabircisinin sahip olması lazım gelen Özellikleri anlatmakla işe başlıyor. Ki bunların çoğu ahlaki ve dini Özelliklerdir.
Daha sonra rüya tabirinin Kur'an ile bağlantısını, onun ışığında ve manalarından yardım alarak tabirin yapılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca tabirin hadis ile ilgisini de açıklıyor ve diyor ki:
"Bil ki Allah seni de beni de taatinde muvaffak eylesin- rüya peygamberliğin kırkaltı cüzünden biri olduğuna göre[1] rüya tabircisinin Aj.ah'ın kitabını iyi bilmesi, hadis-i şerifleri ezberlemiş olması, Arab dilini ve kelime türeme kurallarını uzman gibi bilmesi, insanların tabiatı hakkında bilgisi olması, ayırım gücüne sahip olması gerekir. Rüya tabircisi bu özelliklere sahip olmalı ki Hz. Allah onu doğruya yöneltsin, akıl sahiplerinin bilgisine erdirsin.
Rüyalar vakte ve rüzgarın görüldüğü zamana göre değişik şekillerde tabir edilir.
Rüya bazen Kur'an ayetlerindeki manadan, bazen hadislerin manasından, bazen ata sözlerinden hareketle tabir edilir. Görülen rüya bazen de gören üzerine değil (çevresinden) kendine denk birisi üzerine tabir edilir.
Rüya bazen görülen şeyin isminden, bazen zıddından, bazen o kelimenin kökünü ifade eden kelimeden, bazen ilave ile, bazen de eksiklikle tabir edilir.
Kur'an'dan hareketle rüya tabirine örnekleri: Yumurta (sedef ve inci), kadm ile tabir edilir. Çünkü ayette şöyle buyurulmuştur:
Sanki onlar (cennetteki kadınlar) sedefler içine yerleştirilmiş incilerdir. (Saffat/49)
Taş, katılık ve kasavetle tabir olunur. Zira ayette şöyle buyuruluyor:
İşte onlar (yani kalpleriniz) katılıkla taş gibi, yahut daha ilendir. (Bakara/74) şöyle deniyor:
Taze et, gıybet ile tabir edilir. Çünkü ayette gıybet edenleri için:
Biriniz, ölmüş kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mı? (Hucu-rat/12)
Anahtar, hazine ile tabir olunur. Nitekim ayette şöyle buyurulu-yor:
Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü-kuvvetli bir topluluk zor taşırdı... (Kasas/76)
Anahtarlar rüyayı gören kişinin malının olacağına işarettir. Zira hazinenin olduğu yere anahtarsız ulaşılmaz.
Gemi, kurtulmak ile tabir olunur. Zira ayette şöyle deniyor: Biz onu (Nuh'u) ve gemidekileri kurtardık. (Ankebut/15)
Bir kralın (başkanın) girmeyi adet edindiği bir eve, mahalle veya şehre girdiğini görmek oradakilerin başına gelecek bir musibet ve sıkıntı ile tabir olunur. Çünkü ayette şöyle buyurulmuştur:
Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ulularını hakir hale getirirler. (Neml/34)
Elbise, kadın ile tabir edilir. Zira ayette şöyle deniyor:
Onlar (kadınlar) sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbise gibisiniz. (Bakara/187)
Hadislerden hareketle rüya tabirine gelince:
Karga görmek günahkar erkek ile tabir olunur. Zira Rasûlullah: "Fare fasıktır" buyurmuştur.
Eğe kemiği görmek de kadın ile tabir olunur. Zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kadm eğri bir kemikten yaratılmıştır.
Kapı eşiği görmek de kadın ile tabir olunur. Zira Hz. İbrahim oğlu İsmail'e "Kapının eşiğini (hanımını) değiştir" buyurmuştur.
Kitabda söylenilenlerden anlaşılıyor ki rüyanın tabir ve yorumunda, rüyada görülen nesnenin durumuna göre tabir yapmak söz konusudur. Rüyada nergiz çiçeği veya gül görmek gibi. Rüyasında bunlan gören kimsenin eceli kısalmış demektir. Zira bu çiçekler çabuk solarlar.
Bazen rüyanın tabiri rüyada görülen kişinin adıyla yapılabilir.
Rüyasında adı Fadl (Fazıl) olan bir kimseye faziletli bir şey yapmak nasip olacak demektir. Rüyasında Raşid adında birini gören kimsenin durumu doğru (ve iyi) olacak demektir. Adı Salim olan birini rüyada gören kimse için selâmet var demektir.
Rüya tabirinde acaip bir durum olur ki bazen rüyanın tabiri kendi içinde olur. Raşit ve Salim isimli birinin rüyada görülmesi durumunda yapılan tabir gibi.
Bazen rüyada görülen şeyin tersi ile tabir yapılır. Ağlamak gülmek ve sevinç ile gülmek üzüntü ile tabir olunur. Vuruşan veya güreşen iki kişiyi rüyada görme durumunda, rüyada galip gelen kimsenin, mağlup, mağlup olan kimsenin galip geleceği şeklinde rüya tabir olunur.
İnsanlara göre meşhur olan rüyanın gece görülmesidir. Fakat İbn Sirin'in bildirdiğine göre rüya gece görüldüğü gibi gündüz de görülebilir. Fakat bilesin ki en doğru rüyaların vakti, gece sonu ve gündüzle-yin öğleden önce uyunan uykudadır.
Rüya tabirinde tabiri yapan kimsenin tabir yaparken hoş olmayan yorumlarından kaçması, karamsarlık veren, karşısındakini üzecek ve sıkıntıya sokacak bir yorumda bulunmaması bu işin adabındandır.
Üzerinde konuşmakta olduğumuz kitapta deniyor ki: "Eğer rüya çirkin ve hoş olmayan bir şeyi gösteriyorsa, tabir yapan kimse bunu rüya sahibinden gizlemeli, rüyayı güzel bir şekilde tabir ederek rüyanın işaret ettiği şeyi açığa vurmamalıdır."
îbn Sirin'e ait olduğu söylenen kitapta, Ca'fer Sadık'tan rüya rine ait nakiller vardır.
Cafer Sadık'ın künyesi Ebu Abdillah olup Hz. Hüseyin'in torunlarından, Haşimi soyundan ve Kureyş kabilesindendir. İmamiyye mezhebindeki on iki imamın altıncısıdır. "Sadık" lakabı ile anılması hiç yalan söylediği bilinmediğindendir.
Çok cesaretli ve hakikati hiç çekinmeden söyleyen bir kimse idi. Tâbiin'in ileri gelenlerinden olan Cafer Sadık, ilimde yüksek mertebe sahibi idi. İmam-ı Azam, İmam Mâlik ve diğerleri kendisinden ilim öğrenmişlerdir.
İbn Sirin'in kitabında Cafer Sadık'tan şunlar nakledilmektedir:
Bir adam Cafer Sadık'a gelerek şöyle sordu: "Ben rüyamda babamın bana demir ve içmek üzere sirke verdiğini gördüm. Bu nedir?"
Hz. İmam bu rüyayı şöyle tabir etti: Gördüğün demir şiddet ifade eder. Zira Kur'an'da buyuruluyor ki:
Biz demiri indirdik ki onda şiddet vardır. (Hadid/25)
Belki çocuklardan kimisi Hz. Davud'un sanatı olana demirciliği öğrenecektir. Sirke içmene gelince uzun sürecek bir hastalık sebebiyle eline dünyalık mal geçecek. Allah'ın hoşnutluğunu kazanarak vefat edeceksin. Hz. Allah geçmişteki ve gelecekteki günahlarını affedecek.
Bir adam Cafer Sadık'a gelerek şöyle dedi: "Rüyamda güneş sanki cesedim üzerine doğuyordu."
Hz. imam bu rüyayı şöyle tabir etti:
Büyük bir kazanç ve şeref elde edeceksin. Bu sana kraldan gelecek. Şerefle birlikte çok dünyalık sahibi olacaksın.
Bir başkası Cafer Sadık'a gelerek: "Vücudumun sadece ayak kısmına güneşin doğduğunu rüyamda gördüm" der.
Cafer Sadık bu rüyayı şöyle tabir eder: Ayağını bastığın topraklardan bitki, meyve ve yaşantında faydalı olacak iyilikler elde edeceksin. Kralın yakınları arasına da gireceksin.
Bir diğer adam Cafer Sadık'a gelerek "Rüyamda ay'ı kucakladım. Bunu tabir eder misin?" dedi. İmam, adama Bekar mısın? diye sorunca, adam evet dedi. Bunun üzerine Cafer Sadık rüyayı şöyle tabir eder: Zamanının en güzel kadını ile evlenceksın. Aradan bir süre geçtikten sonra gelerek: "Efendim, ben öyle bir kadınla evlendim ki ondan güzeli yoktur. Dün gece de rüyamda ay'ı yüklenip taşıdığımı gördüm" demiş. Cafer Sadık bu rüyayı da şöyle tabir etmiş:
"Evlendiğin bu kadın yakında gebe kalarak zamanının en güzel çocuğunu dünyaya getirecektir." Adam bu tabiri duyunca: "Efendim, eşim şimdi hamiledir demiş.
Gerçekten tabir edildiği gibi de olmuştur.
Bir başkası Cafer Sadık'a "Ben rüyamda gece gündüz (devamlı) yağmur altında kalıyorum, bunun anlamı nedir?" diye sorduğunda, İmam: "Ne güzel rüya görmüşsün? Bir rahmete nail olacaksın ve bol rızık elde edeceksin" buyurmuş.
Bir başkası İrnam'a gelerek: "Bir adam rüyasında başına yağmur yağdığını görmüş. Bunun tabir'i nedir?" diye sormuş.
İmam şöyle buyurmuş: "Bu adam günahkar biridir. Günahı çoğalıp hataları etrafını sarmış. Şu ayeti işitmedin mi?"
Onların (Lut kavminin) üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Bu sebeple uyarılan (fakat aldırmayan)ların yağmuru ne kötü olmuştur? (Neml/58)
Cafer Sadık'a "rüyasında bulut yiyen adanV'ın rüyasının tabirini sordular. O şöyle cevap verdi: "Bu adam ne güzel rüya görmüş! Bu kimse ilim Öğrenen biri olacak, şanı yükselecek ve övgüler kazanacak ki böylesini hiç bir kimse görmemiştir. Bu zatın güzel bir makamı ve güzel övgüleri olacaktır."
Rüyasında kendisini bulutun gölgelediği bir adamın rüyası soruldu. O şöyle cevap verdi: "Bu adam hasta ise iyi olacak, fakir ise zengin olacak, zulüm gören bir kimse ise kurtulacaktır. Zira bulut rahmettir. Savaşlarda Hz. Peygamber'i bulutlar gölgelerdi."
İbn Sirin'e ait olduğu söylenen Rüya Tabiri isimli kitapta rüya tabirinde Kur'an'dan yardım alma fikri desteklenmektedir.
Örnek 1: Bir adam İbn Sirin'e gelerek rüyada ezan okuduğunu söyler. İbn Şirin adama: "Elin kesilecek" der. Adam henüz orada oturmakta iken bir başkası gelir, o da rüyasında ezan okuduğunu söyleyerek rüyasının tabirini ister. İbn Şirin bu adama "Hacca gideceksin" der.
Orada bulunanların aynı rüyanın ayrı ayrı tabir edilmesi tuhaflarına gider. İbn Şirin şu sözleriyle durumu açıklar: Birinci adamın simasında kötülük işareti gördüm. Rüyasını şu ayetle yorumladım:
(Yusuf) onların yükünü hazırladığı zaman maşrabayı kardeşinin yüküne koydu! (Kafile hareket ettikten) sonra bir dellal: "Ey kafile! Siz hırsızsınız!" diye seslendi. (Yusuf/70)
İkinci adamın simasında hayır işareti gördüm. Buna göre rüyasını şu ayetle yorumladım:
İnsanlar arasında haccı ilan et. (Hac/27)
Örnek 2: İbn Şirin kitabında şöyle diyor: Rüyada rüzgarla birlikte şimşek görmek zalim devlet adamı (sultan) ile tabir olunur. Yolcu iken şimşek görenin rüyası korku ile tabir edilir. Şimşeği gören kimse yolcu durumunda değilse ümid ile tabir edilir. Zira ayette şöyle buyuruhıyor:
Korku ve ümit içinde şimşeği size gösteren O'dur. (Rad/12)
Örnek 3: İbn Sirin'e nisbet edilen kitabın beşinci bölümünde şöyle deniyor: Nehir veya denizde veya herhangi bir suda korku, eziklik duygusu veya tedavi için olmaksızın yıkanan kimsenin derdi varsa yok olur, sıkıntısı varsa gider, hasta ise şifa bulur, borçlu ile borcunu öder. Korkulu bir durum varsa yok olur, hapishanede ise kurtulur. Nitekim Kur'an'da şöyle buyurulmuştur:
(Eyyub'a) "Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek bir su!" (dedik). Bizden bir rahmet ve akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini, hem de onlarla beraber mislini bağışladık. (Sad/42-43)
Örnek 4: Rüyada rüzgar görmek; eğer rüzgar tatlı tatlı ve güzel esiyorsa, müjde ve rahmet ile yorumlanır. Çünkü Kur'an'da şöyle deniyor:
Rüzgarları rahmetinin Önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. (A'raf/57)
Eğer rüyada rüzgarın fırtına şeklinde estiği görülürse üzüntü ve sıkıntı ile tabir olunur.
Nitekim Kur'an'da şöyle buyuruluyor:
Ad kavminde de (ibretler vardır). Onlara kasıp kavuran rüzgarı göndermiştik. (Zariyat/41)
Örnek 5: Rüyada haram olan şarap dışında alkollü bir içecekle sarhoş olmada hayır yoktur. Çünkü Kur'an'da şöyle ifade edilmiştir:
(Kıyametin koptuğu gün) insanları sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değildir. Fakat Allah'ın azabı dehşetlidir. (Hac/2)
Örnek 6: Rüyada susuz kalıp da bir nehirden su içmek isteyen, fakat içemeyen kimse üzüntüsünden kurtulur. Nitekim Kur'an'da şöyle buyurulmuştur:
Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim içerse benden değildir. Kim ondan içmezse bendendir. (Bakara/249)
İbn Şirin kitabına özel bir bölüm koyarak orada "Rüyada Kur'an Surelerini Görmenin Tabiri" başlığı altında Fatiha'dan başlayıp İhlas
suresine kadar hepsinin yorumunu yapmıştır.
Rüya tabirinde Kur'an'dan yararlanılması hususunda şunlan söyleyebiliriz:
a. İbn Sirin'in "rüyada alevi olmayan bir ateş yiyen yetim malı yer" dediğini görmekteyiz. Bu tabiri yaparken şu ayete istinad edilebilirdi:
Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler, şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar. Zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir. (Nisa/10)
b. Kitabın 4. bölümünde: "Güneş'i rüyada görmek, kral ile tabir olunur. Bazen de ana babadan birisi ile yorumlanır" deniyor.
Oysa İbn Şirin bu yorumunu Yusuf süresindeki Hz. Yusuf un rüyasını anlatan şu ayetle desteklese idi daha iyi olurdu:
Bir zamanlar Yusuf, babasına demişti ki: "Babacığım! Ben (rüyamda) onbir yıldız ile güneşi ve ayı gördüm; onlar bana secde ediyorlardı." (Yusuf/4)
Tefsir âlimleri bu ayetteki güneş ve aydan maksadın, Yusuf un babası ve annesi olduğunu bildirmişlerdir.
c. Kitabın beşinci bölümünde "yağmurun rahmet olduğu" tabiri yapılmıştır. Burada Lokman suresinin şu ayeti delil gösterilmeli idi:
Yağmuru indiren O (AUah)dır. (Lokman/34) Veya Şura suresinin şu ayetine istinad etmeli idi:
O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. (Şura/28)
d. Kitabın yedinci bölümünde: "Rüyada üzüm sıktığını gören sultana hizmet eder" denmiştir. Burada Yusuf suresinin şu ayetine yer verilmeli idi:
Onunla beraber zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri dedi ki: "Ben (rüyada) şarap sıktığımı gördüm..." (Yusuf/36)
Ayette şarap sıktığını gören delikanlı, ayetin devamında ifade edildiği gibi krala hizmet ediyordu.
e. Kitabın onyedinci bölümünde şöyle deniyor: "Rüyada siyah inek görmek bol bir yıl ile tabir olunur. Bir araya toplanmış siyah inekler ne kadar semiz ise o kadar bolluk olacak demektir. Bu bolluk bazen ineklerin görüldüğü yerlerdeki insanlara mahsus olabilir. Rüyada sığır eti görmek mala işarettir. İnek zayıf ise kıtlık yılı demektir. Semiz bir inek gören için ise o yıl bolluk yılı demektir."
Burada da Yusuf suresinde Hz. Yusuf un tabir ettiği rüya ile ilgili ayetlere (Yusuf suresi, 43'den 49'a kadar olan ayetler) yer verilmeli idi. Bu ayetlerde Hz. Yusufun Mısır Kralı için tabir ettiği rüya ve inekler (semizlik ve zayıflık durumuna göre) yıllar ile tabir edilmektedir.
f. Aynı bölümde "Rüyada koyun görmek değerli bir kadın ile tabir olunur" denilmektedir. Bir koyun elde eden veya sahip olan, bir kadına sahip olur." Burada da Sad suresinin şu ayetine yer verilebilirdi:
Bu benim kardeşindir. Onun doksandokuz koyunu var. Benim ise bir koyunum var. Böyle iken "Onu da bana ver" dedi ve tartışmada bana üstün geldi. (Sad/23)
Bazı tefsir âlimleri bu ayetteki koyun'un kadm'a işaret olduğunu söylemişlerdir.
g. Kitapta onsekizinci bölümde şöyle deniliyor: "Rüyasında yeşil ve bilinmeyen bir bahçedeki içki nehirinden içen kimse cennete girer." Burada da Muhammed suresinin şu ayeti ile bu yorum desteklenebilirdi:
Muttakilere vaad olunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan su'dan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır... (Muhammed/15)
Kitaplardaki hadislere dayanarak yapılan rüya tabirleri hususunda da şunları söyleyebiliriz:
a. Kitapta dokuzuncu bölümde: "Rüyasında elinin uzun olduğunu görenin malı, mülkü, kıymeti artar" denilmektedir. Nitekim birinci bölümde de: "Ata sözün'den hareketle rüya tabirine gelince, mesela rüyada elinin uzun olduğunu gören kimsenin iyi şeyler yapacağı yorumu söz konusudur. Çünkü bir ata sözünde: "Filan kimsenin eli senden daha uzundur" denir. Maksat senden daha çok iyilik yapan kimsedir, demektir."
İbn Şirin bu tabiri yaparken şu hadisten hareketle yorumunu yapabilirdi: " Hz. Peygamber'in eşlerine şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Sizden bana en önce kavuşanınız, eli en uzun olanımzdır.
Rasûlullah'ın bundan maksadı eli ile insanlara çok hayır yapanın kendisine (vefatından sonra) ilk olarak kavuşacağını bildirmektir.
b. Kitabın dördüncü bölümünde "Rüyada süt görmek İslâm fıtratı ve Rasûlullah'ın sünneti ile tabir olunur" denilmektedir. Burada bu tabir yapılırken miraç hadisinde bildirilen şu olaylardan yararlanılabilirdi: "Hz. Peygamber'e (miraç gecesinde) Cebrail tarafından süt ve şarap sunuldu. Rasûlullah süt kabını aldı. Bunun üzerine Cebrail: "Fıtrata hidayet olundun" dedi.
Bu kitabın İbn Sirin'e ait olmadığını gösteren işaretler vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
a. Kitapta "Hikaye olunduğuna göre bir adam İbn Sirin'e geldi....."
diye başlayan ifadeler tekrar etmektedir.
b. Kitabın bir yerinde: "Bir kadın Muhammed b. Sirin'e geldi......." denmektedir. Oysa yazarın kendisinden böyle bahsetmesi normal değildir.
c. Kitabın bazı yerlerinde inceleme yapılmasına ihtiyaç gösteren hikayeler vardır. Buna bir örnek verelim: Kitabın dördüncü bölümünde şöyle denmektedir: Bir kadın Muhammed b. Sirin'e gelerek şöyle dedi: "Rüyamda ayın Süreyya yıldızına girip arkamdan bana şöyle seslendiğini duydum: 'Ey kadın! Muhammed b. Sirin'e gidip rüyanı anlat!' Bunun üzerine İbn Şirin kadının elini tutarak "Nasıl gördün?" diye sordu. Kadın rüyasını bir kere daha anlattı. Bu sırada yüzü sarardı ve karnını tutarak ayağa kalktı. İbn Sirin'in kızkardeşi: "Sana ne oluyor? Benzin sararmış!" dedi. İbn Şirin şöyle cevap verdi: "Nasıl olmasın ki sanıyorum bu kadın yedi gün sonra Öleceğimi bildirmiş bulunuyor." Gerçekten de İbn Şirin (bu olaydan sonra) yedinci gün kabrine konuldu.
Görülüyor ki İbn Şirin ölüp kabire konulduktan sonra kendisinden bahsetmektedir. Bu akla yatkın bir şey midir?
d. Kitabın yedinci bölümünde İbn Sirin'in incir anlamına gelen tiyn yerine Tibr dediği bildiriliyor. Hemen bundan sonra da şöyle denmektedir: "Söylendiğine göre adamın birisi İmam Sirin'e bir deve hediye etmiştir..."
Görülüyor ki kimi yerde İbn Şirin, kendisinden gaib (üçüncü şahıs) gibi, kimi yerde sadece adıyla, kimi yerde İmam lakabı ile söz etmektedir. Bu akla yatkın bir şey midir?
e. Kitabın on birinci bölümünde İbn Şirin İmam Ebu Hanife'den bir hikaye nakletmektedir. Oysa İmam Ebu Hanife, İbn Sirin'den 40 sene sonra vefat etmiştir! Bilindiği üzere İbn Sirin'in vefatı hicri 110 yılı, İmam Azam'm vefatı hicri 150 yılıdır.
f. Kitabın onuncu bölümünde cinsel konu ve organlar hakkında İmam İbn Sirin'e yakışmayacak şeyler söylenmektedir.
Kesin değilse de büyük bir zan ile söylenebilir ki birisi İmam İbn Sirin'den rivayet edilen şeyleri bir araya getirmiş, sonra da bunun İbn Sirin'e ait olduğunu söylemiştir.
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-9.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.