Sorularla islamiyet-15->CEVAP: Müfessirler Tevbe sûresinin besmelesiz olarak başlamasının sebebi üzerinde durmuşlardır. Müfessirlerin bu konudaki görüşlerinden meşhur olanları zikredeceğiz:
Bu konu İbn Kesir Tefsirinde şu şekilde izah edilir:
Sahabe-yi kiram İmam Mushafta bu sûrenin başına besmeleyi yazmadıkları için bu sûrenin başında besmele bulunmaz. Bu konuda müminlerin emiri Hz. Osman ibn Affan'a uyulmuştur.
Sahabenin bu tasarrufu için herhangi bir sebeb ve hikmetin zikre-dilmediğini görüyoruz. Bu sebeble İbn Abbas'ın rivayetine göre o Hz. Osman'a şöyle demişti: "Enfal sûresi mesâni grubuna ait sûrelerden olduğu halde niçin önce Enfâl'den başladınız ve Tevbe suresini ondan sonraya aldınız ve niçin aralarına besmeleyi yazmadan ikisini birleştir-diniz?" (Mesâni, âyet sayısı yüzden az olan sûreler, miûn ise âyet sayısı yüzden fazla olan surelerdir. Enfâl sûresi yetmiş beş ayettir. Tevbe sûresi yüz yirmi dokuz ayettir). Hz. Osman bu soruya şöyle cevap verdi: "Hz. Peygamber'e (s.a) uzun bir müddet bir kaç tane sûre birlikte iniyordu. Kendisine bir şey indiği vakit vahy kâtiplerinden birisini çağırır ve ona: "Bu âyetleri şu sürenin şu şu âyetlerinin yanma yazın!" derdi. Enfâl Medine'de inen ilk sûrelerdendir. Berâe (Tevbe) ise Kur'an'ın son inen sûrelerindendir ve onda anlatılan olaylarla, Enfâl'de anlatılan olaylar birbirine benzer. Ben de Enfâl'deki âyetlerin Tevbe'ye dâhil olduğunu zannettim. Hz. Peygamber de (s.a) bu konuda bize herhangi bir açıklamada bulunmadan vefat etti. Bu sebeble ikisini bir araya getirdim. Böylece Enfâl sûresini yedi uzun sûrenin içerisine koymuş oldum."
İmam Fahrûddin er-Râzi Tevbe sûresinin başında besmeleninin niçin zikredilmediğini çok çeşitli yönlerden izah etmiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:
Birincisi: Rivayet edildiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Osman İbn Affan'a "Enfal sûresi mesâni grubuna ait sûrelerden, Tevbe ise miûn grubuna ait sûrelerden olduğu halde niçin önce En-fal'den başladınız ve ikisini birleştirip aralarına besmele koymadınız?" diye sorduğumda, Osman bu soruya şöyle cevap verdi: "Ra-sûlullah'a (s.a) ne zaman bir sûre inerse bunu falan yere yerleştirin!" derdi. Berâe, Kur'an'ın en son inen sûrelerindendir. Rasûlul-lah (s.a) Berâe'nin nereye konacağına dair bir açıklama yapmadan vefat etti. Bunların konulan da birbirine benziyordu. Bu sebeble bu ikisinin arası birleştirildi.
Bazı araştırmacılar dediler ki: Rasûlullah'ın (s.a) bu sûrenin En-fal'den sonra geldiğini açıklamadığını söylemek mümkün değildir. Çünkü Kur'an-ı Kerim Allah Rasûlü tarafından sıraya konulmuştur. Şayet bazı sûrelerin Allah tarafından tertip edilmediğini caiz görecek olursak bunu diğer sûreler için ve bir sûre içindeki âyetler için de caiz görmemiz gerekir. Böyle bir cevaz Kur'an'da eksiklik ve fazlalığın olmasının mümkün ve caiz olduğu kapısını açar. Böyle bir anlayış Kur'an'ı hüccet/delil/kaynak olmaktan çıkarır. Gerçek olan şu ki Rasûlullah (s.a) Tevbe sûresinin Enfal sûresinden sonraya yerleştirileceğini vahy yoluyla emretmiş ve Tevbe sûresinin başında besmele olmadığını da yine vahy yoluy-le bildirmiştir.
İkincisi: Rivayet edildiğine göre Ubey b. Ka'b şöyle demiştir: Bunu böyle zannettiler (yani Enfal'in Tevbe'den sonra geleceği ve Tevbe suresinin başında besmelenin olmayacağı kanaatine vardılar.) Çünkü Enfal sûresinde yapılan anlaşmalardan söz edilir. Tevbe sûresinde ise bu anlaşmalardan vazgeçildiği ve bozulduğu anlatılır. Bu sebeple biri diğerinin yanına konulmuştur.
Üçüncüsü: Sahabiler Enfal ve Tevbe sûrelerinin tek bir sûre mi, yoksa ayrı ayrı iki sûre mi olduğunda ihtilaf etmişlerdir. Bazıları bu ikisi tek bir sûredir, demişlerdir. Çünkü her ikisi de cihat hakkında nazil olmuştur ve bu ikisinin tamamı yedi uzun sûrenin yedincisi olur.[1] Bundan sonrakiler de el-miün sûreler grubuna girer. Bu görüşün daha kuvvetli olduğu görülüyor. Çünkü her ikisi birden 206 âyet eder ve ikisi tek sûre mesabesindedir. Bunların iki ayrı sûre olduğunu söyleyenler de vardır. Sahabe arasında bu konuda ihtilaf çıkınca bunların tek sûre olduğunu söyleyenlerin de sözüne işaret etmek üzere ikisinin arasında bir boşluk bırakmışlardır.
Dördüncüsü: Allah Teâlâ Enfal sûresini müminlerin birbiriyle dost olmalarını ve kâfirlerle de tamamen ilişkiyi kesmelerini vaGİb kılarak sona erdiriyor. Sonra bu manayı (Baraetün minallahi ve Ra-sûlihi) âyetinde açıklıyor. Bu ikisi aynı manayı ifade edince ve bu âyet, kendisinden önceki âyeti teyit edip pekiştirince aralarına bir fasılanın girmesi lüzumlu hale gelmiş olur. Aralarında fasıla olması, bunların farklı iki sûre olduklarına dikkat çekmek içindir. Aralarında besmelenin yazılı olmaması ise bunun manası ile onun manasının aynı olduğuna dikkat çekmek içindir.
Beşincisi: İbn Abbas Hz. Ali'ye (r.a): "Bu iki sûre arasında besmele niçin yazılmadı?" diye sorduğunda, Hz. Ali şöyle cevap verir: "Çünkü besmele bir emandır, Tevbe sûresi ise kılıçla ve ahdi (sözleşmeyi) bozanlara karşı nazil olmuştur. Dolayısıyla Tevbe sûresinde eman yoktur." Rivayet olunduğuna göre, Süfyan ibn Uyey-ne bu manayı anlatırken "size selam verenlere sen müslüman değilsin demeyiniz!" (Nisa/94) âyetinin manasıyla teyit ederek anlatmıştır.[2] Süfyan ibn Uyeyne'ye denildi ki: "Rasûlullah (s.a) ehl-i harbe besmeleli mektup yazmadı mı?" Süfyan bu soruya şöyle cevap verdi: "Bu mektuplar, Rasûlullah'ın onları Allah'a davetiyle ilgili bir başlangıçtır, yoksa onlarla olan bir anlaşmanın bozulması değildir. Dikkat et, Rasûlullah'ın mektubunun sonunun "Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun" diye bittiğini gör-müyormusun? Bu sûre ise karşılıklı çarpışmayı ve anlaşmanın bozulmasını ihtiva etmekdir. İkisi arasındaki fark gayet açıktır."
Altıncısı: Belki de Allah Teâlâ bazı insanların besmelenin Kur'an'dan bir âyet olup olmadığı hususunda tartışacaklannı bildiği için, besmelenin her sûrenin başında o sûreye ait bir âyet olduğuna dikkat çekmek için burada yazılmamasını emretti. Besmele, Tevbe sûresinin bir âyeti olmadığı için yazılmamıştır. Bu, diğer sûrelerin başında besmele yazıldığı için besmelenin o sûrelere ait bir âyet olduğunu gösterir.
Kuşeyri Letaifu l-lsarat isimli tefsirinde Tevbe sûresinin başında şöyle der:
Allah Teâlâ dilediği kimseye ve dilediği şeye dilediği özel muameleyi yapabileceği, dilediği kimseyi, dilediği şeyi dilediği şekilde başkasından ayırabileceği bilinsin diye bu sûreyi besmeleden soyutlamıştır. O'nu za'fa düşürecek hiç bir sebep yoktur ve O, hiçbir fiilinde gaye ve zorunlulukla bağımlı değildir. Bu besmele âyetinin Kur'an'da sabit olduğu herkes tarafından açıkça bilinmektedir. Ancak (Tevbe sûresinden) çıkarılmıştır. Böylece de maksat hasıl olmuştur.
"Bu sûre kâfirlerden uzaklaşmayı, ilişkileri kesmeyi ifade ederek başladığı için besmele onda zikredilmemiştir" diyen kimsenin -her ne kadar bu da bir yorum ise de- bu yorumunun araştırıldığında doğru olmadığı görülür. Çünkü Kur'an'ın pek çok sûresi kâfirlerden söz ederek başlar. Mesela Beyyine, Hümeze, Leheb ve Kâfirun sûreleri böyledir. Bu sûrelerin hepsinin başında da besmele vardır.
Belki şöyle denilebilir: Diğer sûrelerde kâfirlerden söz edilmiş olsa bile, kâfirlerden uzaklaşüması ve ilişkilerin kesilmesi açıkça zikredilmemiş, belki ima yoluyla işaret edilmiştir, ama Tevbe sûresinin başında bu husus daha keskin bir şekilde ifade edilmiş ve sûreye besmeledeki rahmet kelimesi zikredilerek giriş yapılmamıştır.
Denildi ki: Tevbe sûresinin besmele âyetinden soyutlanması bir farklılığın mevcudiyetine işaret ediyorsa, namazın besmeleden tecridinin de vuslatın kemalini ve sevaba hak kazanmayı engelleyeceğinden korkulmuş olması gayet normaldir.
Menar Tefsiri'nde şöyle denilir:
Sahabe ve onlardan sonra gelenler Tevbe sûresinin başına besmeleyi yazmamışlardır. Çünkü diğer sûrelerle birlikte indiği gibi besmele bu sûreyle birlikte inmemiştir. Besmelenin bu sûrede bulunmayışının en doğru ve tercih edilen izahı da budur.
Bir görüşe göre bunun Enfal süresiyle birlikte tek bir sûre olduğunu söyleyenler nazar-ı dikkate alınmadığı için başına besmele konulmamıştır. Meşhur olan görüş ise Tevbe sûresinin kılıçla ve anlaşmaları bozanlara karşı indiği için başında besmelenin bulunmadığıdır. Bu konuda sebep, izah ve görüş olarak başka şeyler de söylenilmiştir. Bazen de bunun bir sebebi ve illeti bulunmadığı, bir hikmeti bulunduğu ifade edilmiştir. Alimlerden bazıları bu hikmeti şöyle ifade etmişlerdir: Besmelenin Tevbe sûresinin başında bulunmaması, besmelenin her sûrenin bir âyeti olduğuna işaret eder. Çünkü uygulamayla yapılan bir istisna sözle yapılan bir istisna gibi genel bir ölçüdür.
Bu iki sûre arasındaki münasebet ve uyuma gelince bu, diğer sûreler arasındaki münasebet ve uyumdan daha açıktır. Dinin usulü ve füruu, ilahi kanunlar ve yasama, savaş hükümleri, savaşa hazırlık ve savaşta başarı kazanmanın yollan, diğer psikolojik ve mali konular, anlaşmalar ve sözleşmelere dair hükümler, bunların korunması ve gerektiğinde bozulması, savaş ve barış esnasında müminlerin ve kâfirlerin birbiriyle dostlukları, samimi müminlerin, kâfirlerin, günahkarların, münafıkların ve kalplerinde hastalık bulunanların durumları gibi pek çok konuda Tevbe sûresi sanki Enfal sûresinin bir tamamlayıcısı gibidir. Bu konulardan bazıları Enfal sûresinde başlayıp Tevbe sûresinde tamamlanıyor. Şayet Kur'an'ın sûreleri ve miktarları nassa bağlı olmasaydı (yani vahiy yoluyla Allah tarafından belirlenmiş olmasaydı) şu söylediğimiz şeyler, bu ikisinin tek sûre olduğunu söyleyen kimselerin görüşünü mana yönünden teyit etmiş olurdu. Nitekim -sûrelerin, uzunluğuna ve kısalığına, yedi uzun sûrenin arka arkaya gelişine ve miun grubuna ait olan sûrelerin onları takibetmesine göre tertibi açısından da bu görüşü teyit edebiliriz.
İki sûre arasındaki münasebet ve uyumun örnekleri:
1. Ahitler Enfal sûresinde zikredilmiş, bunların ayrıntısına ve özellikle birincide düşmanların ihaneti kaydına bağlanan ahidlerin bozulması konusuna Tevbe sûresinde girilmiştir.
2. Müşrikler ve ehl-i kitapla savaşmak her iki sûre de de anlatılmıştır.
3. Enfal sûresinde müşriklerin insanları Mescid-i Haram'dan alıkoydukları anlatılır. Halbuki onlar Mescid-i Haram'ın dostu değildirler.
Onun dostlan ancak muttakilerdir/müminlerdir. (Enfal/34) Tevbe sûresinde ise şöyle buyurulur:
Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selahiyetleri yoktur... (Tevbe/17)
4. Enfal sûresinin başında sırayla önce olgun müminlerin özellikleri, sonra kâfirlerin bazı özellikleri, daha sonra da sûrenin sonunda her iki grup arasındaki dostluk ilişkileri anlatılır. Tevbe sûresinin pek çok yerinde buna benzer şeyler anlatılır.
5. Enfal sûresinde Allah yolunda mal harcamak teşvik edilir. Tevbe sûresinde buna benzer teşvikler, daha geniş ve daha açık bir şekilde yapılır. Enfal sûresinde ganimetlerin nerelere sarfedileceği, Tevbe sûresinde ise sadakaların/zekatların sarf yerleri anlatılır.
6. Enfal sûresinde münafıkların ve kalplerinde hastalık bulunanların bahsi bir tek âyette geçtiği halde Tevbe sûresinde onlardan daha geniş bir şekilde bahsedilir. Hatta o kadar ki, şayet sûrelerin isimleri içtihatla tesbit edilmiş olsaydı bu sûrenin Münafikûn sûresi diye isimlendirilmesi daha uygun olurdu.
İmam Muhammed ibn Ebi Bekr ibn Abdilkadir er-Razi el-Mesâiî isimli eserinde diğer sûrelerden farklı olarak Tevbe sûresinin başında besmelenin terkedilmesinin sebebini şöyle izah eder:
Enfal ve Tevbe sûrelerinin birbirine benzemesi dolayısıyla bunların iki sûre mi, yoksa tek sûre mi olduğunda sahabe ihtilaf edince, bu ikisinin ayrı ayrı sûreler olduğunu söyleyenlerin görüşüne riayet ederek aralarında bir boşluk bıraktılar, ikisinin tek bir sûre olduğunu söyleyenlerin görüşüne riayet ederek de aralarındaki besmeleyi terkettiler. Bunu söyleyenlerden birisi de Katade'dir.
Bir görüşe göre de bunun sebebi şudur: Allah'ın ismi barış ve emniyeti ifade eder. Tevbe sûresinde ise müşriklerin öldürülmesi ve onlarla savaşılması emri vardır. O halde besmelenin bu sûrenin başına yazılması uygun değildir.
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-15.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.