☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

☝https://www.muhammediyye.org/
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

Teoriye göre;İlluminati yani uzaylı ve insan melezi ırklar,yarı vampir,yılan,ejderha vs melez soylardan oluşan topluluk,masonik, illuminatik firavun ve nemrud soylarının hipnoz,büyü,zihin kontrolü,algı yönetimi ile bireyler ve toplumları yönetmesi,hizbüşşeytan illumiatinin küresel illuminatik sistemi; siyaset,medya,sivil toplum,terör örgütleri,mafya,enerji,silah,ilaç,gıda tekeli alanlarda illuminati varlığı

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız Allah razı olsun.

  • tab1
  • tab2
  • tab3
  • tab4
  • tab5
  • tab6
  • ☝📖 المحمية 📖☝

S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks

الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي

Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

Soru: Hz. Peygamber'in (s.a) hicreti hakkında çok şeyler dinle dim. Fakat hicret esnasında gençlerin konumuyla ilgili beni tatmin edi ci bir şey duymadım. Bununla beraber bir gün büyük bir âlimden hic­ret olayında gençlerin çok büyük bir gayret gösterdiklerini duydum. Bunun aslı nedir?

Sorularla islamiyet-16->Cevap: Hicret olayı, hala hayat, kuvvet ve hareket kaynağı olan, unutulmaz ve alemşümul konuma sahip bir sahnedir. Hicretle ilgili olaylar okunduğu zaman (tarih) adeta yeniden canlanır; bir rivayet ve bir anlatım bile olsa sanki kişi onları duyarak ve görerek müşahede eder. Bu.emsalsiz sahnede gençlerin de büyük bir payı vardır. Buna ' şaşmamak gerekir. Çünkü gençler bu ümmetin baharıdır, hayatın da­marlarıdır. Mücadele yolunda en önemli kuvvet kaynağıdır ve gelece­ğin ümididir. Göte şöyle demektedir:


Hayatının hangi döneminde olursa olsun bir milletin akıbeti ve geleceği yirmibeş yaşından küçük gençlerin fikirlerine bağlıdır.Bir başka düşünür de şöyle der:


Ey bereketli topluluk, ilerleyin! Ey henüz ömür düğümleri çözü­lüp dağılmamış gençler! Aydınlanan şafak gibi yükselin ve insan­ların ufuklarını ışıkla doldurun![45]


Hicretle gelişen olayları düşünen bir kimse, başından sonuna ka­dar bu olaylara etki ve iştirak eden gençlerin mübarek ve temiz ayak­larının attığı adımları görebilir. Mesela başlangıçta Ebu'1-Hays Enes ibn Râfi isimli genci Medine'den Mekke'ye hac ve ticaret için gelen bir gençler topluluğunun içinde görüyoruz. Rasûlullah (s.a) hicretten he­men önce onlarla karşılaşıyor ve onları İslâm'a çağırıp kendilerinden yardım istiyor. İçlerinden bir genç öne çıkıyor. Bu gencin adı İyas ibn Muaz'dir. İyas gençlerin hakikate karşı gösterdikleri hüsn-i kabule, doğru sözü temiz karakterli gençlerin nasıl içtenlikle kabul ettiklerine adeta tercüman oluyor. Arkadaşlarını Hz. Peygamber'in çağrısını kabu­le ve ona yardımcı olmaya teşvik ederek onlara şöyle diyor: "Arkadaş­lar! Vallahi yapacağımız en hayırlı iş budur.."


Eğer o topluluğun içinde, gençlerle hidayet nurunun arasına zorla giren bir ihtiyarın ihtiyarlığının mutlak otoritesi ve despotça etkisi ol­masaydı genç İyas kavmini hidayete davette neredeyse başarılı olacak­tı. Fakat ihtiyar Ebu'1-Hays geliyor -ki topluluğun reisidir- bu delikan­lıyı azarlıyor, dövüyor ve zorla susturuyor. Bu olayda hicretin ilk dö­nemlerinde gençlerin nasıl bir konumda olduklarını gösteren ilk sahne canlı bir şekilde ortaya çıkıyor.


İşte Abbas... Hz. Peygamber'in amcası Abbas.. Hz. Peygamberle birlikte Akabe beyatınm yapılacağı yere geliyor. Bu beyat hicretin ilk te­mel taşıdır. Abbas, bu yabancılardan korkmaktadır ve şöyle demektedir:


Ey kardeşimin oğlu! Bu gelen yabancıların ne olduklarını ben bil­miyorum!... Ben Yesriblileri tanırım..


Abbas'ın kafasından çeşitli endişeler ve şüpheler geçiyor. Fakat o bu gençleri görür görmez ve yüzlerindeki temizliği ve safiyeti müşaha-de eder etmez fikrini değiştiriyor ve şöyle diyor:


Bunlar benim tanıdığım kimseler değil, bunlar hep gençler..


İşte bu gençler Allah yolunda canlarını vermek ve Medine'ye hic­ret ettiği takdirde kendisine yardımcı olmak üzere Hz. Peygamber'e (s.a) söz veriyorlar. Rasûlullah'a beyat edenlerin (söz verenlerin) sayı­sı yetmiş kadardır. Sonra içlerinden Es'ad ibn Zürare -ki bu gençlerin yaşça en küçük olanıdır- ayağa kalkıyor ve bu beyatı destekliyor, ak­ranlarının bu beyatın mahiyetini daha iyi anlamaları ve ileride herhan­gi bir kusur işlememeleri için onlara sorumluluklarını ve görevlerini hatırlatıyor, bunun çok riskli bir beyat olduğunu, Arabların düşmanlık­larına ve silaha sarılıp üzerlerine saldırmalarına sebep olabileceğini anlatıyor. Nihayet bu gençler topluluğu yapılan sözleşmeye bağlılıkla­rını ve hoşnutluklarını tam bir gençlik coşkusu ve heyecanı içinde tek­rar teyid ediyorlar. Sonra Rasûlullah (s.a) Es'ad ibn Zürare'yi gençlerin en küçüğü olduğu halde, o topluluğun liderlerinden biri olarak seçiyor ve onu Neccaroğullarının başına lider yapıyor. Bu, hikmet sahibi yüce Peygamber'in davetin başarıya ulaşmasında gençlerin gösterdiği gay­reti takdir ettiğinin ve davetinin taze filizlerine gösterdiği saygının bir ifadesidir.


Bir tarafta Kureyş kafirleri sapık gençleri tehlikeli maceralara sü­rüklerken ve savunmasız Muhammed'i birlikte öldürsünler de kan be­deli bütün kabilelere paylaştırılsın diye her kabileden güçlü, kuvvetli gençleri seçerek, onları ele geçirdikleri kör ve sağır bir alet gibi dile­dikleri şekilde kullanmaya çalışırlarken, diğer tarafta bu alçakça man­zaraya tamamen aykırı, soylu, fevkalede güzel başka bir manzara mü-şahade ediyoruz.


Yine bu sahnenin içerisinde Hz. Ali'yi görüyoruz; henüz yirmibeş yaşma girmemiş. Peygamber'in yerine onun yatağına giriyor ve geceyi onun yatağında uyuyarak geçiriyor. Rasûlullah'm yeşil Hadramut cüb-besine bürünüyor. O, tehlikenin odağında ve kör bir saldırının hedefi olduğunu çok iyi bilmektedir. Bu hareketiyle o, asil bir fedakarlığın en yüce örneğini veriyor. Bu fedakarlık, hicret esnasında gençlerin sergi­ledikleri ölümsüz sahnelerden bir sahne olarak ortaya çıkıyor.


Hz. Peygamber (s.a) hicretin nihai planı üzerinde kendisiyle gö­rüşmek için Hz. Ebubekir'in evine doğru yola çıkar. Bu, korunması ge­rekli çok Önemli bir sırdır ve tehlikeli bir iştir. Bu sebeple Hz. Peygam­ber (s.a) Hz. Ebubekir'e evinde kim varsa dışarı çıkartmasını emreder. Hz. Ebubekir evinde kimsenin olmadığım ona bildirir. Fakat Rasûlul­lah (s.a) evde bir hareketin varlığını hisseder ve sorar. Ebubekir: "Ya Rasûlullah sadece iki kızım var" diye cevap verir. Rasûlullah rahatlar ve içeri girer, bütün bilgilerini ve sırlarını sadık dostuyla paylaşır. Es­ma ve Aişe de dinlemektedirler. Onlardan hiçbir sır çıkmaz. Bu da bi­ze erkeğiyle kadınıyla bütün müslüman gençliğin güvenilir ve itimat edilir bir kişiliğin temsilcisi olduklarını gösterir. Bu, gençler için çok büyük bir şereftir.


Hz. Peygamber ve arkadaşı mağaraya girdiler. Haberleşme imkan­ları kesildi. Ne pahasına olursa olsun, Kureyş'in haberlerine, planlarına ve kendilerini nasıl takip ettiklerine vakıf olmak istiyorlardı. Peki ama haberleri nakletme, soruşturma ve bilgi toplama işini kim yapacaktı? Bu soylu ve tehlikeli görevi yine müslüman bir genç Abdullah ibn Ebi Bekir ifa ediyordu. Siyer kitaplarının bildirdiğine göre Abdullah kültür­lü ve uyanık bir genç idi. Gündüzünü Mekke'de Kureyşlilerin arasında geçirir, herşeye kulak kesilir, gözlem yapar ve araştırırdı. Toplantılara, cemiyetlere ve gece sohbetlerine katılır, konuşulan herşeyi zihninde to­parlardı. Gece yarısı olduğu zaman dikkatlice dışarı çıkar ve mağaranın yolunu tutardı. Mağaraya varınca bildiği herşeyi Hz. Peygamber ile ba­basına anlatır, sonra seher vaktinde Mekke'ye süratle geri dönerdi. Ni­hayet sabah olur, sanki o, geceleyin Mekke'yi hiç terketmemiş gibidir. Fakat gençlik gayreti bu görevi çok kolay hale getirmiştir.


Hz. Peygamber ve arkadaşının susuzluklarını giderecekleri şeyle­re ihtiyaçları vardır. Fakat orflar kupkuru bir çöl parçasında buîunuyör-ken kendilerine bu içecek nereden gelecek? Bu göre-vi de Âmir ibn Fu-heyre isimli bir genç ifa edecektir. Âmir, Hz. Ebubekir'in koyunlarını güden genç bir delikanlıdır. Koyunlarını oradan oraya sürmektedir. Ni­hayet mağaraya ulaşarak Peygamber'e ve arkadaşına koyunlardan sağ­dığı taze sütü içirecektir. Âmir, aynı zamanda bilgi ve haber getirme işine de iştirak etmektedir.


Hicret eden bu iki büyük insanın yiyeceğe de ihtiyaçları vardır. Peki, o nereden gelecektir? Bunu da onlara müslüman bir genç kız ge­tirecektir. Bu, Ebubekir'in kızı Esmâ'dır. Her gün onlara yiyecek taşı­maktadır. Yolun tehlikeleri ve süprizleriyîe karşı karşıyadır. Bu tehli­keler ne kadar da çoktur. Genç Esmâ'nın bu olaydaki azim, gayret ve fedakarlığı o kadar ileri boyuttadır ki, onlara getirdiği kapları bağla­mak için mağaradan ayrılırken belindeki kuşağı ikiye parçalayacaktır. Bu sebeple kendisine "Zâtünnitâkayn/iki kuşaklı" denilecektir.


Bir tarafta hicretin bu hazırlıkları yapılırken, diğer tarafta Medi­ne'deki mümin gençler, muhacir Peygamber için şirkten ve putperest­likten temizlenmiş müslüman bir ortamın hazırlanması hususunda ken­dilerine düşen görevi ifa ediyorlardı. İşte buna dair bir örnek: Amr ibn el-Cemuh müşrik bir adamdı. Kendisinin tazimde bulunduğu bir putu vardı. Seleme oğullarına mensup müslüman gençler geceleyin gelirler bu putu insanların pislik ve çöp döktükleri yere baş aşağı atıverirler. Sabahleyin Amr, putunu araştırır ve nihayet onu pisliklere bulanmış vaziyette bulur. Güzelce yıkar, temizler ve tütsülerdi. Gece olduğu za­man gençler bu ibret verici maskaralıklarını tekrar ederler, Amr bu se­fer elinde bir kılıçla gelir, bu kılıcı putun boynuna asar ve sanki anlı-yormuş gibi ona hitab ederek şöyle der:


Bunu sana kimin yaptığını bilmiyorum. Artık kendini müdafâ et. İşte bu da senin silahın.


Geceleyin gençler tekrar gelirler. Kılıcı alırlar putu devirirler. Pu­tun boynuna bir köpek ölüsü takarlar ve onu pislik dolu bir çukura atarlar. Amr, sabahleyin kalkar ve putunun düşmanlarını perişan etti­ğini zannetmektedir. Fakat biraz araştırdıktan sonra onu pislikler ara­sına atılmış bir halde bulur. Boynunda bir köpek ölüsü asılıdır. Kıhç da ortalıkta görünmemektedir... İşte o zaman bu putun kendisine hiç­bir faydasının ve zararının olmadığını ve ona tapmakla aptallık ettiği­ni anlar. Hakikatin yolunu bulur. Müslümanların yanına gider ve müs-lümanhğı kabul eder. Bu önce Allah'ın bir lütfudur. Sonra bu gençle­rin bir faziletidir ki onlar, Peygamber'in hicretinden önce hayrın öncü­sü olmuşlardır.


Rasûlullah (s.a) Medine'ye varır varmaz, genç kızlar ve delikanlı­lar hep bir ağızdan: "İşte Allah'ın Rasûlü" diye tezahürat yapmak üze­re dışarı çıkmışlardı. Bu tezahürat, onların âlemlere rahmet sebebi olan gerçek Peygamber'in Özelliklerini bildiklerinin delilidir. Nitekim bir grup genç kız da bazı rivayetlere göre Rasûlullah'ı (s.a) şu güzel beyit­lerle karşılamışlardı:


Ay doğdu üzerimize Veda tepelerinden Şükür gerektir bizlere Allah'a davetinden Ey bize gönderilen Nebi Geldin itaati gerekli emirle Geldin şereflendirdin Medine'yi Merhaba ey hayırlı davetçi.


Gençlerle başlayıp devam eden hicretin, onlarla da sonuçlanması gerekirdi. Peygamber'in devesi Medine'ye girdiği zaman Ensar'dan herhangi bir kişinin evinin önünde çökmeyi reddetmişti. Halbuki onla­rın içerisinde büyükler ve zenginler vardı. Fakat deve Merbet denilen ve içerisinde hurma kurutulan bir yerde durdu ve çöktü. Burası Medi-neli gençlerden iki yetim delikanlıya ait idi. Rasûlullah bu yeri bu iki


delikanlıdan satın aldı ve üzerine îslâm tarihinde zaferin merkezi ve yönetimin karargâhı olmak üzere büyük bir mescit inşâ etti.

Bu Bölümdeki(16) Diğer Sorular için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷
  • Tevhid
  • Kur'an
  • Sorularla İslam-16.Bölüm
  • Sorularla İslam-Bölümler
  • ☝📖 المحمية 📖☝


https://www.muhammediyye.org/

📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

                   Öğrencilerimize önemli hatırlatma;


اعوذ بالله من الشيطان الرجيم

 بسم الله الرحمان الرحيم

 الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين

Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi  efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.

Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.

   📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖

             S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks

الامام سيد محمد الهاشمي

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷




 

Soru: Hz. Peygamber'in (s.a) hicreti hakkında çok şeyler dinle dim. Fakat hicret esnasında gençlerin konumuyla ilgili beni tatmin edi ci bir şey duymadım. Bununla beraber bir gün büyük bir âlimden hic­ret olayında gençlerin çok büyük bir gayret gösterdiklerini duydum. Bunun aslı nedir? Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.