☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

Kur'anda müslümanlara karşı cahiliyye tavrı

☝https://www.muhammediyye.org/
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

MÜSLÜMANLARA KARŞI CAHİLİ YAKLAŞIMLAR

 

 

1. Müslümanlarla Alay Etmek

 

2-14. İman edenlerle karşılaştıkları zaman "iman ettik" derler, şeytanlarıyla (azgın­larla) baş başa kaldıklarında ise "Hiç kuşkusuz sizinle beraberiz, biz (onlarla) sadece alay edicileriz" derler. 15. Allah da onlarla alay eder ve tuğyan (azgınca taş­kınlık) farı içinde şaşkınca dolaşmalarına mühlet verir.

5-58. Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinir­ler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır.

23-109. "Çünkü gerçekten benim kullarımdan bir grup: Rabbimiz iman ettik, Sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, derlerdi de,"

110. "Siz onları alay konusu edinmiştiniz; öyle ki (bu dav­ranışınız) size Benim zikrimi unutturdu, (çünkü) siz onlara gülüp duruyordunuz."

83-29. Doğrusu “suç ve günah işleyenler”, kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi.

30. Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.

31. Kendi yakınlarına döndükleri zaman da 'sevinç ve neşeyle' dönerlerdi.

32. Onları gördükleri zaman ise; "Bunlar kuşkusuz şaşkın-sapıklardır" derlerdi.

33. Oysa kendileri onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi.

34. Artık bugün de, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler;

35. Tahtlar üze­rinde bakıp-seyretmek suretiyle.

104-1. Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline;

 

2. Müslümanları Küçümsemek, Kendilerini Müslümanlardan Üstün Görmek

 

2-13. Onlara "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" denildiğinde, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?" derler; iyi bilin ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler.

11-25. Andolsun, biz Nuh'u kavmine gönderdik (Onlara) "Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp-korkutucuyum."

26. "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acıklı bir günün azabından korkmaktayım." 

27. Kavminden, küfre sapanların önde gelenlerinden olan çevresi: "Biz seni yalnız bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksi­ne, biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi.

19-73. Onlara apaçık olan ayetlerimiz okunduğunda, o küfre sapanlar, iman edenlere derler ki: "İki gruptan hangisi makam bakımından daha iyi, bir topluluk bakımından daha güzeldir?"

74. Onlardan önce nice insan-kuşaklarını yıkıma uğrattık, onlar mal (giyim, kuşam ve servet) bakımından da, gösteriş bakımından da  (kendilerinden) daha güzeldiler.

75. De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; ken­dilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makamı, mevkii) daha kötü, kimin askeri-gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.

26-106. Hani onlara kardeşleri Nuh: "Sakınmaz mısınız?" demişti.

107. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir pey­gamberim."

108. "Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

109. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; benim ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."

110. "Artık Allah'tan korkup sakı­nın ve bana itaat edin."

111. Dediler ki: "Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuş­ken, biz sana inanır mıyız?"

46-11. Küfretmekte olanlar, iman etmek­te olanlar için dediler ki: "Eğer O (Kur'an veya iman) hayırlı bir şey olsaydı, ona biz­den önce ulaşamazlardı." Oysa onlar, onunla hidayete ermediklerinden: "Bu ol­dukça eski bir uydurmadır" diyecekler.

 

3. Mü'min Ve Müslümanlara Eziyet Etmek

 

3-21. Allah'ın ayetlerine küfredenler, pey­gamberleri haksız yere öldürenler ve in­sanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele.

7-86. "O'na iman edenleri tehdit ederek, Allah'ın yolundan alıkoyarak ve onda çarpıklık arayarak, (böyle) her yolun ba­şında oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken, O sizi çoğalttı. Bozgun­culuk çıkaranların nasıl bir sona uğradık­larına bir bakın."

7-88. Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler) dediler ki "Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp-çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döne­ceksiniz." (Şuayb): "Biz istemesek de mi?" dedi.

7-127. Firavun kavminin önde gelenleri, dediler ki: "Musa ve kavmini bu toprakta (Mısır'da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terk etmeleri için mi (serbest) bırakacaksın?" (Firavun) Dedi ki:"Erkek   çocuklarını öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız. Hiç şüphesiz biz, onların üzerinde kahredicileriz."

20-70. Bunun üzerine büyücüler, secdeye kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik" dediler. 

71. (Firavun) Dedi ki: "Ben size izin vermeden önce ona inandınız, öyle mi? Kuşkusuz o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. O halde ben sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim ve sizi hurma dallarında sallandıracağım. (O zaman) Siz de, hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız."

22-40. Onlar, yalnızca: "Rabbimiz Al­lah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmıyla bir kısmını defetmesi (yenilgiye uğratması) ol­masaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescitler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin ola­rak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır.

26-29. (Firavun) Dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım."                      

36-18. Onlar dediler ki: "Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acıklı bir azap dokunacaktır."

40-28. Firavun ailesinden imanını gizlemekte olan mü'min bir adam dedi ki: “Siz, benim Rabbim Allah’tır diyen bir adamı öldürüyor musunuz? Oysa o, size Rabbinizden apaçık belgelerle gelmiş bulunmaktadır. Buna rağmen o eğer bir yalancı ise yalanı kendi aleyhinedir ve eğer doğru söyleyen ise, (o zaman da) size va'dettiklerinin bir bölümü size isabet eder. Şüphesiz Allah, haddi aşan yalancı kimseyi muvaffak (bu iddiada başarılı) et­mez."

59-8. (Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir. Ki onlar Allah'dan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve onun Resulüne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte sadık olanlar bunlardır.

85-4.  Kahrolsun Ashab-ı Uhdud.

5. Tutuşturucu-yakıt dolu o ateş.

6. Hani kendileri (ateş hendeğinin çevresinde oturmuşlardı).

7. Ve mü'minlere yapacakları şeyi seyredeceklerdi.

8. Kendileri onlar­dan, yalnızca “üstün ve güçlü olan,” övülen Allah'a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı.

 

4. Müslümanların İyiliğine Üzülmek, Kötülüğüne Sevinmek

 

3-118. Ey iman edenler, kendinizden ol­mayanı sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermekte kusur etmezler, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşla­nırlar. Buğz (ve düşmanlık)ları ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise daha büyüktür. Size ayet­lerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.

119. Sizler, işte böylesiniz; onları seversi­niz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitab'ın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaş­tıklarında (inandık) derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size karşı olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı du­ranı bilendir.

120. Size bir iyilik doku­nunca onları tasalandırır, size bir kötülük isabet edince ise onunla sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir şeyle zarar veremez. Allah hiç şüphesiz, onların yapmakta ol­duklarım kuşatandır.

9-50. Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, sana bir musibet isabet edince ise: "Biz önceden tedbirimizi  almıştık" derler ve sevinç içinde dönüp giderler.

24-19. İman edenler içinde, çirkince utanmazlıkların (fuhşun)  yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada da,  ahirette  de acıklı bir-azap vardır. Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz.

 

5. Mü'minlerin Küfrünü İstemek Ve Onları Küfre Davet Etmek

 

2-109. Kitap ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular. Allah'ın emri gelince­ye kadar onları bırakın ve (onlara) ilişme­yin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.

2-120. Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olmazlar. De ki: "Kuşkusuz doğru yol, Allah'ın  (gösterdiği) dosdoğru yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların   heva (arzu  ve tutku)larına  uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir  dost, ne de bir yardımcı vardır.

2-217. Sana haram olan ayı, onda savaş­mayı sorarlar.  De ki:  "Onda savaşmak Ali büyük (bir günahtır). Ancak Allah'ın yolundan alıkoymak, O'nu inkar etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak,   Allah katında daha büyük (bir günahtır). Fitne ise, katlden be­terdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininiz­den geri çevirinceye kadar sizinle savaş­mayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün yapıp-etmeleri  (amelleri) dünyada da, ahrette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kala­caklardır.

2-221. Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cari­ye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadın­dan daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetleri­ni açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.

3-72. Kitap ehlinden bir bölümü, dedi ki: "İman edenlerin üzerine inene, gündüzün başlangıcında inanın, bitiminde ise inkar edin. Belki onlar da dönerler."

4-27. Allah, tevbelerinizi kabul etmek is­ter; şehvetleri ardınca gidenler ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler.

4-88. Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye? Oysa Allah, ka­zandıkları dolayısıyla onları tepe taklak etmiştir. Allah'ın saptırdığını hidayete eriştirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın.

89. Onlar, kendilerinin küfre sapmaları gibi, sizin de küfre sapmanızı isterler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse onlar, Allah yolunda hicret edin­ceye kadar siz onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine yüz çevirirlerse, artık onları tutun ve her nerede ele geçirirseniz onları öldürün. Onlardan ne bir veli (dost), ne de bir yardımcı edinin.

17-73. Onlar neredeyse, sana vahy ettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman da seni dost edineceklerdi.

29-12. Küfre sapanlar, iman etmekte olanlara dedi ki: "Siz bizim yolumuzu izleyin, sizin hatalarınızı biz yüklenelim." Oysa kendileri, onların hatalarından hiç bir şeyi yüklenecek değiller. Onlar, gerçekten yalancılardır.

13. Şüphesiz onlar, hem kendi yüklerini, hem de kendi yükleriyle birlikte başka yükleri de yükle­necekler ve kıyamet günü,  düzüp uy­durmakta olduklarına karşı sorguya çekileceklerdir.

40-41. "Ey Kavmim, nedir bu (karşılaştığım) hal? Ben sizi kurtuluşa çağırmaktayken, siz beni ateşe çağırmaktasınız."

42.  "Siz beni Allah'a (karşı) küfre sapmaya hakkında bilgim olmayan şeyleri O'na şirk koşmaya çağırmaktasınız, ben ise sizi O aziz ve çok bağışlayan (Allah)a çağırıyorum."

59-16. Şeytanın da durumu gibi; çünkü insana "Küfret" dedi, o da küfre sapınca: "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi.

17. Sonunda onların akibetleri, şüphesiz ateşin içinde ikisinin de ebedi olarak kalıcı olmalarıdır. İşte zalim olanların cezası budur.

60-1. Ey iman edenler, benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsu­nuz; oysa onlar haktan size gelene küfretmişlerdir. Rabbiniz olan Allah'a inan­manızdan dolayı peygamberi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarıyorlar. Eğer siz Ben'im yolumda cihat etmek ve Be­nim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız, onlara karşı hala nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben, sizin gizlemekte olduklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, artık o, yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur.

2. Eğer onlar sizi ele geçirecek olurlarsa, size düşman kesilirler, ellerini ve dillerini kötülükle size uzatırlar. Onlar sizin küfre sapmanızı içten arzu etmişlerdir.

 

6. Müslümanlara Hileli Düzen Kurmak

 

8-30. Hani o küfre sapanlar, seni tutukla­mak ya da öldürmek veya seni sürgün et­mek amacıyla, sana tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık ve­renlerin) hayırlısıdır.

14-46. Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular, oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da   olsa, Allah katında onlara hazırlanmış (bambaşka bir) düzen vardır.

27-70. Sen, onlara karşı hüzne kapılma ve onların kurmakta oldukları tuzaklardan dolayı da sıkıntı içinde olma.

86-15. Doğrusu onlar, hileli bir düzen planlayıp-kuruyorlar;

16. Ben de bir düzen kurup hazırlamaktayım.

 

7. Mü'minlere Kötülük Yapıp, Suçu Başkasına Nisbet Etmek

 

27-45. Andolsun, Biz Semud (kavmine de) kardeşleri Salih'i “Yalnızca Allah'a kulluk edin” diye (demek üzere) gönderdik. Bir de ne görsün, onlar birbirlerine düşman kesilmiş iki gruptur.

46. Dedi ki: "Ey kav­mim, neden iyilikten önce, kötülük konu­sunda acele davranıyorsunuz? Allah'tan bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz."

47. Dediler ki: "Senin ve seninle birlikte olanlar yüzün­den uğursuzluğa uğradık." Dedi ki: "Sizin uğursuzluğunuz (karşılaştığınız bu musibet)Allah katında (yazılı)dır. Siz denenmekte olan bir kavimsiniz."

48. Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyor­lardı.

49. Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki: "Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahit olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim." 

50. Onlar, hileli bir düzen kurdu, Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk.

 

8. Müslümanlar Arasında Casusluk Yapmak

 

3-118. Ey iman edenler, kendinizden ol­mayanı sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermekte kusur etmezler, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlık)ları ağız­larından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.           

5-41. Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenler ile Yahudi'lerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tu­tanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına (haber toplamak için) kulak tu­tanlardır. Onlar, kelimeleri yerlerine ko­nulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitnece düşme)$in\ isterse, artık sen onun İçin Al­lah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak is­temedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette de onlar için büyük bir azap vardır.

 

9. Müslümanların Gıybet Ve Dedikodusunu Yapmak

 

4-83. Kendilerine güven veya korku ha­beri geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahihlerine götürmüş olsalardı, onlardan “sonuç-çıkarabilenler”, onu (işin içyüzünü) bilirlerdi. Allah'ın üzerinizdeki lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız hariç şeytana uyup giderdiniz.

24-14. Eğer Allah'ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu.

15. O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle ak­tardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu da kolay sandınız; oysa o Allah katında çok büyük (bir suç)tur.

49-6. Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haberle gelirse, onu “etraflıca araştırın”. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülük­te bulunursunuz da, sonra (bu) yaptıklarınıza pişman olursunuz.

49-12. Ey iman edenler, zandan çokça kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönle­rini araştırmayın). Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin. Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan iğrenip-tiksindiniz. (O halde) Allah'tan korkup-sakının. Hiç şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.

58-10. Şüphesiz “gizli toplantıların (kulis) fısıldaşmaları”, iman etmekte olanları üzüntüye düşürmek için ancak şeytan­dandır. Oysa Allah'ın izni olmaksızın o (şeytan), onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Şu halde mü'minler, yalnızca Al­lah'a tevekkül etsinler.

68-10. Durmaksızın yemin edip durana, aşağılık olana itaat etme,

11. Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan).

 

10. Müslümanlara İftirada Bulunmak

 

12-24. Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da onu arzulamıştı. Böylelikle biz ondan kötülüğü ve fuhuşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.

25. Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. (Tam) kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Ai­lene kötülük isteyenin, zindana atılmak­tan veya acıklı bir azaptan başka cezası ne olabilir?"

24-4. Korunan   (iffetti)  kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahit getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahitliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır.

24-14. Eğer Allah'ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasay­dı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu.

15. O du­rumda siz onu (iftirayı) dillerinizle ak­tardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu da kolay sandınız; oysa o Allah katında çok büyük (bir suç)tur.

16. Onu işittiğiniz zaman: "Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen yücesin; bu, büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?

24-23. Namus sahibi, bir şeyden habersiz mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.

24. O gün, kendi dilleri, elleri ve ayakları aleyh­lerinde yaptıklarına dair şahitlikte bu­lunacaklardır.

25. O gün, Allah onlara hak ettikleri cezayı eksiksiz verecektir ve onlar da Allah'ın hiç şüphesiz hak olduğu­nu bileceklerdir.

25-4. Küfre sapanlar dediler ki: "Bu (Kur'an), olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, onu kendisi düzüp uydurmuş ve ona başka bir topluluk da yardımda bu­lunmuştur." Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldiler.

33-58. Mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara irtikab etmedikleri (bir suç) sebebiyle eziyet edenler ise, gerçekten bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.

 

11. Islah Edicileriz Diyerek, Fesat Çıkarmak

 

2-8. İnsanlardan, inanmadıkları halde "Allah'a ve ahiret gününe inandık" diyenler vardır.

9. Bunlar Allah'ı ve inananları aldatmaya çalışırlar, oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.

10. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı onlara elem verici azap vardır.

11. Kendilerine “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde: "Biz yal­nızca ıslah edicileriz" derler.

12. İyi bilin ki gerçekten asıl fesatçılar kendileridir lakin farkında değillerdir.

13. Onlara "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" denildiğinde, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?" derler; iyi bilin ki asıl beyin­sizler kendileridir, fakat bilmezler.

9-107. Zarar vermek, küfretmek, mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve Resulüne karşı savaşanı gözlemek için mescit edinenler ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya), Allah onların mutlaka yalancı olduklarına şahitlik etmektedir.

108. Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiçbir zaman durma. Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescit, içinde (na­maza ve diğer işlere) durmana daha uy­gundur. Onda, arınmayı içten-arzulayan adamlar vardır.  Allah arınanları sever.   

109. Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulme sapan bir topluluğa hidayet vermez.

110. Onların kalpleri parçalanmadıkça, kurdukları bina kalple­rinde bir şüphe olarak sürüp-gidecektir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.

16-28. Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, "Biz hiçbir kötülük yapmazdık" (diyerek) teslim olurlar.  Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir.

 

12. Mü'minlerin Arasını Ayırmak

 

 

7-75. Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (mustekbirler),  içlerinden iman edip de onlarca zayıf  bırakılanlara (mustaz'aflara) dediler ki: "Salih'in gerçekten Rabbi 'tarafından  gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar:  "Biz, gerçekten onunla gönderilene inananlarız" dediler.

 9-81. Allah'ın Resulüne muhalif olarak geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat etmeyi çirkin görerek:  "Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir." Bir kavrayıp-anlasalardı.

 9-107. Zarar vermek, küfretmek, mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah’a ve Resulüne karşı savaşanı gözlemek için mescit edinenler ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya), Allah onların mutlaka yalancı ol­duklarına şahitlik etmektedir.

33-18. Gerçekten Allah, içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine: "Bize gelin" di­yenleri bilmektedir.  Bunlar, pek azı dışında zorlu-savaşlara gelmezler.

63-7. Onlar ki: “Allah’ın Rasulü yanında bulunanlara hiçbir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler,” derler. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar.

 

13. Mü'min Ve Müslümanlardan Ayırmak

 

2-213. İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcı-korkutucular olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak Kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra birbirlerine karşı olan azgınlık ve kıskançlıktan yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (kendilerine Kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeklere kendi izniyle eriştirdi. Allah,  kimi dilerse onu doğruya yöneltip-iletir.        

3-19. Allah katında din, hiç şüphesiz ki İslam'dır. Kendilerine Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki 'kıskançlık ve hakka baş kaldırma yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerine küfrederse, gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir.

3-105. Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.

4-115. Kim de kendisine “dosdoğru yol” apaçık belli olduktan sonra, peygambere muhalefet ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.

9-93. Yol, ancak o kimselerin aleyhinedir ki, zengin oldukları halde (savaşa çıkmamak için) senden izin isterler ve bunlar geride kalanlarla birlikte olmayı seçerler. Allah, onların kalplerine damga vurmuştur. Artık onlar (başlatma geleceği) bil­mezler.

48-10. Şüphesiz, sana biat edenler ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi nefsi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Al­lah'a karşı verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.

11. Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki; "Bizi mallarımız ve ailele­rimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile." Onlar, kalplerinde ol­mayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, kimin Allah'a karşı herhangi bir şeyle (bunu engelle­meye) gücü yetebilir? Hayır, Allah, yap­makta olduklarınızı haber alandır."

12. Hayır, siz peygamberin ve mü'minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeye­ceklerini zannettiniz; bu, sizin kalpleriniz­de çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir kavim oldunuz.[11]

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız Allah razı olsun.

  • Kur'anda
  • Mucizeler
  • Kavramlar
  • ☝📖 المحمية 📖☝

S.Muhammed Kayaalp el-Haşimi (Musevi) Ks 

الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي

Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar

Kur'anda müslümanlara karşı cahiliyye tavrı Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.