☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

Kur'anda müslümanların kardeşlik bilinci

☝https://www.muhammediyye.org/
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖


 

1. Birbirlerine Hakkı, Merhameti Ve Sabrı Tavsiye Etmek

 

90-17. Sonra iman edenlerden, birbirleri­ne sabrı tavsiye edenlerden, birbirlerine merhameti tavsiye edenlerden olmak.

18. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meymene).

103-1. Asra andolsun.

2. Gerçekten insan, hüsrandadır.

3. Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.

 

2. Mü'minlere Veli Olmak Ve Onları Veli Edinmek

 

4-139. Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. “Kuvvet ve onuru (izzeti)” onların yanında mı arıyorlar? Şüp­hesiz “bütün kuvvet ve onur” Allah'ındır.

4-144. Ey iman edenler, mü'minleri bıra­kıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin, Allah'a, kendi aleyhinizde apaçık bir delil vermek ister misiniz?

5-55. Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah, O'nun Resulü, rüku ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir.

56. Kim Allah'ı, O'nun Resulünü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok ki galip gelecek olanlar, Allah'ın ta­raftarlarıdır.

8-72. Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat edenler ile (hicret eden­leri) barındıranlar ve yardım edenler, işte bunlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenler ise onlar hicret edince­ye kadar, sizin onlara hiçbir şeyle velaye­tiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında antlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

73. Küfredenler bir­birlerinin velileridir. Eğer siz bunu yap­mazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.

9-71. Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz Allah) ve hüküm ve hikmet sahibidir.

 

3. Vermek, Affetmek Ve Hoş Görmek

 

2-263. Güzel bir söz ve bağışlama, peşin-hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır.

5-54. Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidad eder)se, Allah  (yerine), kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise “'güçlü ve onurlu”, Allah yolunda cihat eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle)  geniş olandır, bilendir.

24-22. Sizin içinizden faziletli ve varlıklı yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere (bazı kusurlarından dolayı) vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoş görsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?   Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

42-37. (Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkince utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazaplandıkları zaman bağışlayanlar,

48-29. Muhammed, Allah'ın Resulü'dür. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rukü edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lutuf ve ihsan) ve  hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, yüzlerindeki sec­de izlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur; İncil'deki vasıfları ise: San­ki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken semizleyip- kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekincilerin de hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfke­lendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir.

59-9. Kendilerinden önce o yurdu (Me­dine'yi) hazırlayıp imanı yerleştirenler ise, kendilerine hicret edenleri severler ve on­lara verilen şeylerden dolayı da içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerin­de bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşleri­ni) öz nefislerine tercih ederler. Kim nef­sinin “cimri ve bencil tutkularından” korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

10. Bir de onlardan sonra ge­lenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve iman ile daha önce bizi geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esir­geyicisin."

 

4. İyiliği Emretmek Ve Kötülükten Sakındırmak

 

3-104. Sizden, hayra çağıran, iyiliği (ma­rufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kur­tuluşa erenler işte bunlardır.

3-110. Siz, ihsanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; ma'ruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz. Kitab Ehli de inanmış ol­saydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman   edenler vardır,  fakat çoğunluğu fıska sapanlardır.

3-114. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, ma'ruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır.

5-78. İsrail oğullarından küfredenlere, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edil­miştir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir.

79. Yapmakta oldukları münker (çirkin iş)lerden birbirlerini sakın­dırmıyorlardı. Yapmakta oldukları şey ne kötü idi!.

9-71. Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah'a ve Resulü­ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz Al­lah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

9-112. Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rüku edenler, secde edenler, iyi­liği emredip kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; seri müminleri müjdele.

 

5. Faydalı İlim Öğrenmek Ve Öğretmek

 

2-102. Onlar, Süleyman'ın mülkü hakkında şeytanların uydurduklarına uydular. Süleyman ise küfretmedi; ancak şeytanlar küfretti. İnsanlara sihiri ve Babil'deki iki meleğe Harut ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitne (imtihan için gönderilen kimse)yiz, sakın küfretme" demedikçe, hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa Allah'ın izni olmadıkça, onunla (o öğrendikleri şey ile) hiç kimseye zarar veremezlerdi. Onlar (asıl itibariyle), kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar bi­liyorlardı ki, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı (nasibi) yoktur.  Karşılığında kendi nefislerini sattıkları şey ne kadar kötüdür; bir bilselerdi.                             

2-151. Öyle ki kendi içinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak size Kitab ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir peygamber gönderdik.

9-122. Mü'minlerin tümünün öne fırlayıp çıkmaları gerekmez. Öyleyse onlardan her bir topluluktan bir grup çıktığında, (bir grup da) dinde derin bir kavrayış edinmek (tafakkuhta bulunmak) ve kavimleri ken­dilerine geri döndüğünde onları uyarıp-korkutmak için (geride kalabilir). Umulur ki onlar da (buna uyarak) kaçınıp-sakınırlar.

18-66. Musa ona dedi ki: "Allah'ın sana öğrettiği ilim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"               

20-114. Hak olan, biricik hükümdar olan Allah yücedir. O'nun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur'an'ı (okumada) acele etme ve de ki: "Rabbim, ilmimi artır."                                                     

55-1. Rahman (olan Allah).

2. Kur'an'ı öğretti.

3. İnsanı yarattı. Ona beyanı öğretti.

4. Ki O, kalemle öğretendir.

5. İnsana bilmediğini öğretti.                         

 

6. Müslümanlarla İstişare Etmek

 

3-159. Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar çevrenden dağılır giderlerdi, öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konu­sunda onlarla müşavere et. Eğer (bir işte) azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.

42-36. Size verilen herhangi bir şey, dünya hayatının metaıdır. Allah katında olan ise, daha hayırlı ve süreklidir. (Bu da) İman edip Rablerine tevekkül edenler içindir;

37. (Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkince utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazaplandıkları zaman bağışlayanlar,

38. Rablerine icabet edenler, dosdoğru namazı kılanlar, işleri kendi aralarında şura İle olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler,

 

7. Müslümanlarla İş Bölümü Yapmak

 

43-32. Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırmaktadırlar? Dünya hayatında onların maişetlerini aralarında Biz pay­laştırdık ve birbirlerine iş gördürmeleri için bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle yükselttik.   Senin Rabbinin rahmeti, onların toplayıp-yığmakta olduklarından daha hayırlıdır.

51-4. Sonra iş bölümü yapanlara andolsun.

5. Size va'dedilmekte olan, hiç tartış­masız doğrudur.

6. Şüphesiz (din günü) hesap ve ceza da mutlaka gerçekleşe­cektir.

 

8. Müslümanlarla İyilikte Ve Takvada Yardımlaşmak

 

5-2. Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid'i Haram'dan alıkoydukların­dan dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlasın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

8-72. Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat edenler ile (hicret eden­leri) barındıranlar ve yardım edenler, işte bunlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenler ise, onlar hicret edinc­eye kadar, sizin onlara hiçbir şeyle vela­yetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar ara­sında antlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yapmakta oldukla­rınızı görendir.

73. Küfredenler birbirleri­nin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.

74. İman eden­ler, hicret edenler ve Allah yolunda cihat edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte gerçek mü'min olanlar bunlardır. Onlar için bir bağışlan­ma ve üstün bir rızık vardır.

 

9. Müslümanlara Eziyet Vermekten Ve Onları Öldürmekten Sakınmak

 

4-92. Bir mü’mine -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü'mini “hata sonucu” öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka; Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise bu durumda da mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda antlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda da ailesi­ne bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bu­lamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tevbedir. Allah bilendir,  hüküm ve hikmet sahibi olandır.  

93. Kim bir mü'mini de kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse onun da cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazaplanmış, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azap hazır­lamıştır.

5-27. Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (kendilerini Al­lah'ın rızasına) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerinki kabul edilmemişti. (Kur­banı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de:) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder."

28. "Eğer sen beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah' ten korkarım."

29. "Şüphesiz, senin kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur."

33-58. Mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara ırtıkab etmedikleri sebebiyle eziyet edenler ise, gerçekten bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.

 

10. Mü'minlere Karşı Hüsnüzanda Bulunmak

 

24-11. Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin İçin bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yük­lenene ise büyük bir azap vardır.

12. Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü'minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkça uy­durulmuş iftira bir sözdür" demeleri ge­rekmez miydi?

48-6. Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunmakta olan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle   müşrik kadınları  azablandırması içindir. O kötülük çemberi, tepelerine insin, Allah onlara karşı gazaplanmış, olanları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.

48-12. Hayır, siz peygamberin ve müminlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu,  sizin kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir kavim oldunuz.

49-12. Ey iman edenler, zandan çokça kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönle­rini araştırmayın).  Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin. Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan iğrenip-tiksindiniz. (O halde) Allah'tan korkup-sakının. Hiç şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.

 

11. Müslümanların Arasını Düzeltmek

 

2-224. Bir de iyilik yapmanız, sakınmanız ve insanların arasını düzeltmeniz için (bozmanız gereken) yeminlerinize Allah'ı siper (engel) kılmayın. Allah işitendir, bi­lendir.

4-114. Onların “gizlice söyleşmelerinin” çoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki başka; Kim Allah'ın rızasını isteyerek                                böyle yaparsa, artık ona büyük bir ecir vereceğiz.

8-1. Sana savaş-ganimetlerini sorarlar, De ki: “Ganimetler Allah’a ve Rasulüne aittir. Buna göre, eğer mü'minlerseniz Allah'tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah'a ve Resulüne itaat edin.”               

49-9. Mü'minlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine haksızlıkla tecavüzde buluna­cak olursa, artık, haksızlıkla-tecavüzde bu­lunanla, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah'ın emrini ka­bul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever.

10. Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esir­genirsiniz.

 

12. Ayrılıktan İçtinap Etmek

 

3-19. Allah katında din, hiç şüphesiz ki İslam'dır. Kendilerine Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki “kıskançlık ve hakka başkaldırma” yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerine küfrederse, gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir.

3-103. Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın ve Allah'ın si­zin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını birleştirip-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam bir ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah size ayet­lerini işte böyle açıklar.

3-105. Kendilerine apaçık belgeler gel­dikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın.  İşte onlar için büyük bir azap vardır.

8-46. Allah'a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.

9-119. Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve doğru (sadık) olanlarla birlikte olun.

42-13. O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a tavsiye ettiğini ve sana vahy ettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da tavsiye ettiğimizi sizin için şeriat (hukuk düzeni) yaptı. Senin kendilerini çağır­makta olduğun şey, müşrikler üzerine ağır geldi. Allah, dilediğini bana seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete eriştirir.

61-4. Hiç şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız Allah razı olsun.

  • Kur'anda
  • Mucizeler
  • Kavramlar
  • ☝📖 المحمية 📖☝

S.Muhammed Kayaalp el-Haşimi (Musevi) Ks 

الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي

Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar

Kur'anda müslümanların kardeşlik bilinci Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.