☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

☝https://www.muhammediyye.org/
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

Teoriye göre;İlluminati yani uzaylı ve insan melezi ırklar,yarı vampir,yılan,ejderha vs melez soylardan oluşan topluluk,masonik, illuminatik firavun ve nemrud soylarının hipnoz,büyü,zihin kontrolü,algı yönetimi ile bireyler ve toplumları yönetmesi,hizbüşşeytan illumiatinin küresel illuminatik sistemi; siyaset,medya,sivil toplum,terör örgütleri,mafya,enerji,silah,ilaç,gıda tekeli alanlarda illuminati varlığı

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız Allah razı olsun.

  • tab1
  • tab2
  • tab3
  • tab4
  • tab5
  • tab6
  • ☝📖 المحمية 📖☝

S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks

الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي

Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

Kur'anda Peygamberlerin Gönderiliş Gayesini Doğru Anlamak

☝https://www.muhammediyye.org/
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

PEYGAMBERLERE KARŞI RABBANİ YAKLAŞIMLAR

 

1. Peygamberlerin Gönderiliş Gayesini Doğru Anlamak

 

2-151. Öyle ki kendi içinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmedikle­rinizi bildirecek bir peygamber gönderdik.

3-79. Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı,  hükmü ve peygamberliği   versin de, sonra o, insanlara: “Allah'ı bırakıp bana kulluk edin” deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o ancak, “öğretmekte ve okuyup okutmakta olduğunuz Kitap'a  göre Rabbaniler (Rabbe halis kullar) olunuz (deme görevindedir).”

80. O, sizin, melekleri ve peygamberleri Rabler edin­menizi de emretmez. Siz müslümanlar ol­duktan sonra, size küfrü mü emredecek?

3-164. Andolsun  ki Allah,mü'minlere kendi içlerinden bir peygamber göndermekle onlara lutufda bulunmuştur. (Ki o) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.                                                              

4-41. Her  ümmetten bir  şahitliğimiz ve onların da üzerine seni şahit olarak getirdiğimiz zaman nasıl olacak?

42. O gün, küfre sapıp da peygambere isyan edenler yerle bir olmayı isteyecekler. (Onlar) Allah'tan  hiçbir sözü   gizleyemezler.

4-64. Biz her peygamberi, ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip de Allah’tan bağışlanma dileselerdi ve peygamber de onlar için bağışlanma dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı.

4-165. Peygamberler; müjdeciler ve uyarıcı-korkutucular olarak (gönderildi). Öyle ki peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

8-24. Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhak­kak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacak­sınız.

9-33. Müşrikler istemese de, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için peygam­berini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.

14-4. Onlara apaçık anlatsın diye biz hiç peygamberi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp-saptırır,dilediğini  hi­dayete yöneltip-iletir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

5. Andolsun Biz Musa'yı: “Kavmini karanlık­lardan nura  çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat” diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda pek sabreden ve pek şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

16-36. Andolsun, biz her ümmete: “Al­lah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının” (diye tebliğ etmesi için) bir peygamber gönder­dik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hi­dayet verdi, onlardan kimi de sapıklığı hak etti. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün.

17-15. Kim hidayete ererse, kendi nefsi  için hidayete erer; kim de saparsa kendi  aleyhine sapar. Hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber gönderinceye kadar (hiçbir topluma) azap edecek değiliz.

18-56. Biz peygamberleri, müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmak dışında (başka bir amaçla) göndermemekteyiz. Küfre-sapanlar ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele etmektedirler. On­lar Ben'im ayetlerimi ve uyarılıp-korkutuldukları (azabı) alay-konusu edindiler.

33-21. Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resulünde güzel örnek vardır.

35-23. Sen, yalnızca bir uyarıcı-korkutucusun.

24. Hiç şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı-korkutucu olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı-korkutucu gelip-geçmiş olmasın.

48-8. Şüphesiz, Biz seni bir şahit, bir  müjde verici ve bir uyarıcı-korkutucu olarak gönderdik.

48-28. Ki O,  peygamberlerini hidayet ve hak din  ile diğer bütün dinlere  karşı üstün kılmak  için gönderdi. Şahit olarak Allah yeter.

62-2. O, ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamberi gönde­rendir. Oysa onlar, bundan önce gerçek­ten açıkça bir sapıklık içindeydiler.

3. Ve onlardan henüz kendilerine ulaşıp-katılmamış bulunan diğerlerine de (peygamber olarak gönderilmiştir); O üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

4. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği fazl (lütuf ve ihsanadır. Allah, büyük fazl sahibidir.

65-11. İman edip salih amellerde bulu­nanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyan bir peygamber de (gönderdik). Kim  iman edip salih amellerde bulunursa, (Allah) onu içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah ona gerçekten güzel bir rızık vermiştir.

 

2. Resulullah (s.a.v.)'i Doğru Tanımak

 

2-285. Peygamber, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve pey­gamberlerine inandı. “O'nun peygam­berleri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana'dır” dediler.

7-157. Ki onlar yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici olan peygambere uyanlar­dır; o, onlara ma'rufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zin­cirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onun­la birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.

7-184. Sahiplerinde (ya da arkadaşları olan peygamberde) delilikten hiçbir şey olmadığını düşünmüyorlar mı? O, apaçık bir uyarıp-korkutucudan başkası değildir.           

9-61. İçlerinden peygamberi incitenler ve “O (her sözü dinleyen) bir kulaktır” diyen­ler vardır. De ki: “O sizin için bir hayrın kulağıdır. Allah'a iman eder, mü'minlere inanıp-güvenir ve sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah'ın Resulüne eziyet edenler, onlar için acıklı bir azap vardır.”

9-128. Andolsun, size içinizden sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere de şefkatli ve esir­geyici olan bir peygamber gelmiştir.

10-15. Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: “Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir.” De ki: “Benim onu kendi nefsimin bir öngörme­si olarak değiştirmem, benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, kuşkusuz ben, büyük günün aza­bından korkarım.”

16. De ki: “Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?”

13-7. Küfre sapanlar derler ki: “Ona Rabbinden bir ayet (mucize) indirilseydi ya.” Sen yalnızca bir uyarıcısın ve her topluluk için bir hidayet önderisin.

17-73. Onlar neredeyse, sana vahy ettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşürecek­lerdi; o zaman da seni dost edineceklerdi.

74. Eğer biz seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, sen onlara az bir şey (de olsa) eğilim gösterecektin.

75. Bu durumda, biz sana, hayatın da kat kat, ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın.

21-107. Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik.

33-21. Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zik­redenler için Allah'ın Resulünde güzel bir örnek vardır.

33-37. Hani sen, Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet ver­diğin kişiye: “Eşini yanında tut ve Al­lah'tan sakın” diyordun; insanlardan da çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Al­lah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini ke­since, Biz onu seninle evlendirmiş olduk; böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. Al­lah'ın emri yerine getirilmiştir.

33-40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak o, Al­lah'ın Resulü ve peygamberlerin sonun­cusudur. Allah her şeyi bilendir.

34-28. Biz seni ancak bütün insanlara bir  müjde verici ve uyarıcı-korkutucu olarak önderdik. Ancak insanlardan çoğu bilmiyorlar.                                                                   

34-46. De ki: “Size bir tek öğüt veriyorum: Allah için ikişer ikişer ve teker teker (karşımda) kıyam etmenizi, sonra da (benim ne olduğumu, ne olmadığımı) iyice düşünmenizi istiyorum.”  Sahibiniz (Veya arkadaşınız olan peygamberce hiçbir delilik yoktur. O sadece, şiddetli bir azabın -öncesinde sizi uyarıp-korkutandır.”

47. De ki: “Ben sizden bir ücret istemişsem, o si­zin olsun. Benim ecrim (ücretim), yalnızca Allah'a aittir. O, her şeyin üzerinde şahit olandır.”

38-86. (Ey Peygamber) De ki: “Ben, buna karşı  sizden  bir ücret  istemiyorum (kendiliğinden) bir yükümlülük getirenlerden de değilim.”

53-1. Battığı zaman yıldıza andolsun;

2. Sahibiniz (olan peygamber) şaşırıp-sapmadı ve batıla da inanmadı.

3. O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. 

4. O  (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.

5. Ona (bu Kur'an'ı) üstün (oldukça çetin) bir güç sahibi  (Cebrail) öğretmiştir.  

6. Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.

7. O, en yüksek ufuktaydı.

8. Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.

9. Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha da yakın­laştı.

10. Böylece O'nun kuluna vahy ettiğini vahy etti.

11. Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.

12. Yine de siz görmüş oldu­ğu üzerinde onunla tartışacak mısınız?

62-2. O, ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamberi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içindeydiler.

3. Ve onlardan henüz kendilerine ulaşıp-katılmamış bulunan diğerlerine de (peygamber olarak gönderilmiştir); O (Allah), üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

68-1. Nun. Kaleme ve satır satır yazdık­larına andolsun.

2. Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.

3. Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır.

4. Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.

69-44. Eğer o (Peygamber), bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı,

45. Mu­hakkak onu kuvvetle yakalardık.

46. Son­ra onun can damarını mutlaka keserdik.

47. O zaman sizden hiçbiriniz araya gire­rek bunu kendisinden engelleyip-uzaklaştıramazdı.

48. Çünkü o (Kur'an, Allah'tan sakınan) muttakiler için kesin bir öğüttür.

81-22. Sizin sahibiniz bir deli değildir.

23. Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.

24. O, gayb(e ait verdiği haberlerdenken dolayı suçlanamaz.

 

3. Peygamberlere İman Ve İtaat Etmek

 

3-31. De ki: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun, Allah da sizi sevsin ve günah­larınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.”

32. De ki: “Allah'a ve Rasulüne itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez.

4-13. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Al­lah'a ve Resulüne itaat ederse, onu altın­dan ırmaklar akan, içinde ebedi kalacak­ları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.

14. Kim Allah'a ve Resulüne isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.

4-59. Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; peygambere ve sizden olan emir sahihle­rine de itaat edin. Eğer bir şeyde anlaş­mazlığa düşerseniz, -Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız- artık onu Al­lah'a ve Resulüne döndürün. Bu hem hayırlı ve hem de sonuç bakımından daha güzeldir.

4-64. Biz her peygamberi, ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Onlar kendi nefislerine zul­mettiklerinde şayet sana gelip de Al­lah'tan bağışlanma dileselerdi ve peygam­ber de onlar için bağışlanma dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esir­geyen olarak bulurlardı.

4-69. Allah'a ve Resul'e kim itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet ver­diği peygamberler, doğrular (ve doğrula­yanlar), şehitler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar.

70. Bu fazl (bol ihsan) Allah'tandır. Bilen olarak Allah ye­ter.

4-80. Kim peygambere itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiştir. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyu­cu göndermedik.

4-170. Ey insanlar, şüphesiz peygamber size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer küfre saparsanız, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah'ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

7-6. Andolsun, kendilerine (peygamber) gönderilenlere soracağız ve onlara gönde­rilenlere (peygamberlere) de elbette soracağız.

7. Andolsun, (yapıp-etmelerini) onlara bir ilimle mutlaka haber vereceğiz. Ve biz gaibler (onlardan habersizler) de değildik.

7-158. De ki: “Ey insanlar, ben Allah'ın si­zin hepinize gönderdiği bir elçisiyim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur, “O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi pey­gamberine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.”

8-1. Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki: “Ganimetler Allah'a ve Rasulüne aittir. Buna göre, eğer mü'minlerseniz Al­lah'tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah'a ve Resulüne itaat edin.”

8-20. Ey iman edenler, Allah'a ve Resulü­ne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin.

8-46. Allah'a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin, Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.

24-51. Aralarında hükmetmesi için, Al­lah'a ve Rasulüne çağırıldıkları zaman mü'min olanların sözü: “İşittik ve itaat ettik” demeleridir.  İşte felaha kavuşanlar,  bunlardır.

52. Kim Allah a ve Rasulüne itaat ederse ve Allah'dan korkup O'ndan sakınırsa, işte “kurtuluşa ve mutluluğa” erenler bunlardır.

24-54. De ki: “Allah'a itaat edin, peygambere de itaat edin. Eğer yine de yüz çevirirseniz, artık onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yükletilen, sizin de sorumluluğunuz size yükletilendir. Eğer ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Peygambere düşen, apaçık bir teb­liğden başkası değildir.”

28-65. O gün (Allah) onlara seslenerek: “Peygamberlere ne cevap verdiniz?” der.

33-36. Allah ve Resulü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min olan bir erkek ve mü'min olan bir kadın için kendi işlerinde seçim hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulü'ne  isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir   sapıklıkla sapıtmıştır.

40-51. Hiç şüphesiz Biz peygamberleri­mize ve iman edenlere, dünya hayatında da, şahitlerin (şahitlik için) duracakları günde de elbette yardım edeceğiz.

47-33. Ey iman edenler, Allah'a itaat edin peygambere itaat edin ve kendi amelleri­nizi geçersiz kılmayın.

57-28. Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının ve O'nun Resulüne iman edin,  size  kendi rahmetinden iki  kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyece­ğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

64-12. Allah'a itaat edin ve Resule de itaat edin. Şayet yüz çevirecek olursanız, artık elçimizin üzerine düşen (yalnızca) apaçık olan bir tebliğdir.

 

4. Peygamberlerin Verdiğini Almak, Sakındırdığından Sakınmak

 

4-65. Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı olmaksızın, tam teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.

66. Eğer gerçekten biz, onlara: “Kendinizi öldürün ya da yurtlarınızdan çıkın” diye yazmış olsaydık, onlardan az bir bölümü dışında, bunu yapmazlardı. Onlar, kendilerine verilen öğüdü yerine getirselerdi, bu şüphesiz onlar için hayırlı ve sağlamlık bakımından daha güçlü olur­du.

67. Biz de onlara, o zaman yanımız­dan büyük bir ecir verirdik.

68. Ve onları mutlaka dosdoğru yola yöneltip-iletirdik.

33-36. Allah ve Resulü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min olan bir erkek ve mü'min olan kadın için kendi işlerinde seçim hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulü'ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapıtmıştır.

59-7. Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından peygamberine verdiği fey, Allah'a, peygambere, (peygamberle) yakın akra­balığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir, öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Peygamber size ne verişe artık onu alın, sizi neden sakındırsa artık ondan da sakının ve Allah'dan sakınıp-korkun. Şüphesiz Al­lah, azapla sonuçlandırması (ikabı) pek şiddetli olandır.

 

5. Peygamberle Birlikte Olmak, Onu Savunmak Ve Ona Yardım Etmek

 

3-52. Nitekim İsa, onlardan küfrü sezince dedi ki: “Allah için bana yardım edecekler kimdir?” Havariler: “Allah'ın, yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten müslümanlar olduğumuza şahit ol” de­diler.

3-144. Muhammed, yalnızca bir peygamberdir. Ondan önce nice peygamberler gelip-geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir.

3-146. Nice peygamberle birlikte birçok Rabbani (bilgin)ler savaşa girdiler de, Al­lah yolunda kendilerine isabet eden (güçlük ve mihnet)den dolayı ne gevşeklik gösterdiler, ne de boyun eğdiler. Allah, sabredenleri sever.

147. Onların söyledik­leri:“Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize ka­firler topluluğuna karşı yardım et.” de­melerinden başka bir şey değildi. 148. Böylece Allah, dünya sevabını da, ahiret sevabının güzelliğini de onlara verdi. Al­lah iyilikte bulunanları sever.

5-12. Andolsun, Allah İsrail oğullarından kesin-söz almıştı. Onların içinden (ken­dilerine) on iki güvenilir-gözetleyici gön­dermiştik. Ve Allah onlara: “Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, Peygamberlerime inanır, on­ları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, al­tından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, dümdüz bir yolun ortasından sapmıştır.”

7-157. Ki onlar yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici olan peygambere uyanlar­dır; o, onlara ma'rufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zin­cirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onun­la birlikte indirilen nuru izleyenler;  işte kurtuluşa erenler bunlardır.

9-86. “Allah'a iman edin, O'nun Resulü ile cihada çıkın” diye bir sure indirildiği za­man, onlardan servet sahibi olanlar, sen­den izin isteyip “Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım” dediler.

87. (Savaştan) Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler. Onların kalplerine damga vurulmuştur. Bundan dolayı onlar kavrayıp-anlamazlar.

88. Ama peygamber ve onunla birlikte olan mü'minler, mallarıyla ve canlarıyla cihat ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler bunlardır.

89. Allah onlar için, onda temelli kalacakları altından ırmaklar akan cennetler hazırla­dı. İşte büyük “kurtuluş ve mutluluk” budur.

17-71. Her insan-grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ elinde verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, “bir hurma çekirdeğindeki ipince iplik kadar” bile haksızlığa uğratıl­mazlar.

25-27. O gün' zulme sapan, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der: “Ah keşke, peygamberle birlikte bir yol edinmiş olsaydım.”

48-8. Şüphesiz, Biz seni bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı-korkutucu ol­arak gönderdik.

9. Ki, Allah'a ve Re­sulüne iman etmeniz, onu savunup-desteklemeniz, O'nu tazim etmeniz ve sabah akşam O'nu (Allah'ı) tesbih etmeniz için.

10. Şüphesiz, sana biat edenler ancak Al­lah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi nefsi aley­hine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a karşı verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.

48-29. Muhammed, Allah'ın Resulü'dür. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merha­metlidirler.  Onları,  rukü edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir faz l(lütuf ve ihsan)  ve  hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, yüzlerindeki sec­de izlerindedir.  İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur; İncil'deki vasıfları ise: San­ki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken semizleyip- kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış (ki bu,) ekincilerin de hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfke­lendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağ­firet ve büyük bir ecir va'detmiştir.

57-25. Andolsun, biz peygamberlerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla bir­likte Kitab'ı ve mizanı indirdik; öyle ki Al­lah, kendisine ve peygamberlerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphe­siz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.

59-8. (Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir. Ki onlar Allah'dan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve onun Resulüne yardım ederlerken yurt­larından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte sadık olanlar bunlardır.

66-4. Eğer sizler (peygamberin iki eşi) Al­lah'a tevbe ederseniz (ne güzel); çünkü kalpleriniz eğrilik gösterdi. Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril de ve mü'minlerin  salih  olan(lar)ı  da. Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler.

 

6. Peygamberi Davete, Her Şartta İcabet Etmek

 

3-152. Andolsun, Allah size verdiği sö­zünde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra, siz yıl­gınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz dünyayı istiyor, kiminiz de ahireti is­tiyordu. Sonra (Allah, sizi) denemek için ondan (gördüğünüz zaferden geri) çevirdi. Ama (yine de)  sizi bağışladı.  Allah mü'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır.

153. Siz o zaman durmaksızın uzaklaşıyor, kimseye dönüp bakmıyordu­nuz. Peygamber de sürekli sizi arkadan çağırıyordu. (Allah) elinizden kaçırdıkları­nıza ve size isabet edene üzülmemeniz için sizi kederden kedere uğrattı. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

3-172. Kendilerine yara isabet ettikten sonra (bile), Allah ve Resulünün çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır.

8-24. Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah'a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız.

24-48. Aralarında hükmetmesi için onlar un Allah a ve Rasulüne çağırıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirir.

49. Eğer hak onların lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler.

50. Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıl­dılar? Yoksa Allah'ın ve Rasulünün ken­dilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Hayır, onlar zalim olanlardır.

51. Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve Rasulüne çağırıldıkları zaman mü'min olanların sözü: "İşittik ve itaat et­tik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.

24-62. Müminler o kimselerdir ki, Allah'a ve Rasulüne iman ederler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp gitme­yenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve Resulüne iman eden­lerdir. Böylelikle, senden, kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, onlardan dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'dan bağışlanma dile. Hiç şüphe yok, Allah bağışlayandır, esirgeyendir. 63. Peygam­berin çağırmasını kendi aranızda bir kısmınızın bir kısmını çağırması gibi say­mayın. Allah, sizden bir diğerinizi siper ederek kaçanları gerçekten bilir. Böylece O'nun emrine aykırı davrananlar, ken­dilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acıklı bir azabın çarpmasın­dan sakınsınlar.

28-65. O gün (Allah) onlara seslenerek: "Peygamberlere ne cevap verdiniz?" der.

48-16. Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: "Siz yakında zorlu bir kavime karşı savaşmaya çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) müslüman olur­lar. Bu durumda eğer (çağrıya) itaat eder­seniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acıklı bir azap ile azablandırır."

17. Kör olana güçlük (so­rumluluk) yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, (Al­lah) onu, altından ırmaklar akan cen­netlere sokar. Kim de sırt çevirirse, onu acıklı bir azap ile azablandırır.

 

7. Peygamber (s.a.v.)'i, Kendi Nefislerinden Daha Evla Görmek

 

5-70. Andolsun, Biz İsrail oğullarından ke­sin söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Onlara ne zaman nefisleri­nin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir pey­gamber geldiyse, bir bölümünü yalanladı­lar, bir bölümünü de öldürdüler.

9-24. De ki: "Eğer babalarınız, çocukları­nız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, ka­zandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resulünden ve O'nun yolunda cihat etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.

9-120. Medine halkına ve çevresindeki be­devilere, peygamberden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, “dayanılmaz bir açlık” (çekmekti), kafirleri  “kin ve öfkeyle ayaklandıracak”  bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.

33-6. Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır ve onun zev­celeri de onların anneleridir. Rahim sahipleri (akrabalar), Allah'ın Kitab'ına göre p(mirasçılık bakımından) birbirlerine mü'minlerden ve muhacir (hicret eden)lerden daha yakındırlar. Ancak dostları­nıza ma'ruf üzere yapacaklarınız başka; bunlar Kitab'da yazılmış bulunmaktadır.

 

8. Peygamberlerin Beşer Olduğunu Unutmamak

 

14-11. Peygamberleri onlara dedi ki: "Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir be­şeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lutufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler."                                          

17-90. Dediler ki: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız." 

91. "Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın."

92. "Veya öne sürdüğün gibi,  gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli, ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahit olarak) getirmelisin."

93. "Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir       Kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız." De ki: "Rabbimi yücelti­rim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?"

18-110. De ki: "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın."

41-6. De ki: "Ben ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim. Bana yalnızca, sizin ilahınızın bir tek İlah olduğu vahyolunuyor. Öyle ise O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. O müşriklerin vay ha­line."                                                                

72-19. Şu bir gerçek ki, Allah'ın kulu Muhammed,) O'na dua (ibadet ve kulluk) için kalktığında, onlar neredeyse çevresinde keçeleşeceklerdi.

20. De ki: "Ben gerçekten, yalnızca Rabbime dua ediyorum ve O'na hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum?"

21. De ki: "Doğrusu ben sizin için ne bir zarar, ne de bir yarar sağlayabilirim."

22. De ki: "Muhakkak beni Allah'tan (gelebilecek bir azaba karşı) hiç kimse asla kurtaramaz ve O'nun dışında da asla bir sığınak bu­lamam."

23. "(Benim görevim,) Yalnızca Allah'tan olanı ve O'nun gönderdiklerini tebliğ etmektir." Kim Allah'a ve O'nun Rasulüne isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır.

 

9. Peygamberler Arasında Ayırım Yapmamak

 

2-136. Deyin ki: "Biz Allah'a, bize in­dirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya ve­rilen ile peygamberlere Rabbinden veri­lene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğe­rinden ayırt etmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız."

2-285. Peygamber, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitab'lanna ve pey­gamberlerine inandı. "O'nun peygam­berleri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana'dır" dediler.

3-84. De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torun­larına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve pey­gamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik.  Onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Ve biz O'na teslim olmuşlarız."

4-152. Allah'a ve peygamberine inananlar ve onlardan hiçbiri arasında ayırım yap­mayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

17-55. Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, Biz pey­gamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud'a da Zebur'u verdik.

 

10. Peygambere Saygı Ve Hürmette Bulunmak

 

24-62. Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'a ve Rasulüne iman ederler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp git­meyenlerdir. Gerçekten, senden izin alan­lar, işte onlar Allah'a ve Resulüne iman edenlerdir. Böylelikle, senden, kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, onlardan dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'dan bağışlanma dile. Hiç şüphe yok, Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

33-53. Ey iman edenler, peygamberin ev­lerine yemek için izin verilmeden ve vak­tine de bakmaksızın girmeyin, ancak çağırılırsanız artık girin; yemeği yediğinizde de dağılıverin. Söz ve sohbet için de (ev­lerine) girmeyin. Gerçekten bu, pey­gambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır. Oysa Allah, hak(kı açıkla­mak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalp­leriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resulü'ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahla­manız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır.

49-1. Ey iman edenler, Allah'ın Resulü'nün huzurunda öne geçmeyin ve Al­lah'tan korkup-sakının. Şüphesiz   Allah işitendir, bilendir.

2. Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa çıkar.

3. Şüphesiz, peygamberin yanında seslerini alçak tutmakta olanlar; işte onlar (var ya), Allah onların kalplerini takva için imtihan etmiştir.  Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır.  

4. Şüphesiz, hücrelerin ardından sana ses­lenenler de (var ya), onların çoğu aklını kullanmıyorlar.

5. Eğer gerçekten onlar, yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş ol­salardı, herhalde (bu,) kendileri için daha hayırlı olurdu. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

58-12. Ey iman edenler, peygambere gizli bir şey arz edeceğiniz zaman, gizli konuş­manızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkan) bulamazsanız, artık şüp­hesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esir­geyendir.

13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden korktunuz da mı ye­rine getirmediniz? (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Al­lah'a ve O'nun Resulüne itaat edin. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.

 

11. Peygamberi Kendimize Değil, Kendimizi Peygamberin Hak Dinine Nisbet Etmek

 

2-130. Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevi­rir? Andolsun, biz onu dünyada seçtik. Şüphesiz ki o, ahirette de salihlerdendir.

2-135. Dediler ki: 'Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (biz) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini (üzereyiz); o müşriklerden değildi."

3-65. "Ey Kitab ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip-tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"

66. İşte sizler böylesiniz; hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hakkında hiç bilginiz olmayan şey konusunda ne diye tartışıp-duruyorsunuz?  Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz.

67. İbrahim, ne yahudi idi ne de hıristiyandi: Ancak o, hanif (mu­vahhid) bir müslümandı, müşriklerden de değildi.

68. Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, bu peygam­ber ve iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir.

3-95. De ki: "Allah doğru söyledi. Öyleyse Allah'ı birleyen (muvahhid)ler olarak İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi."

6-161. De ki: "Rabbim beni dosdoğru bir yola iletti, dimdik duran bir dine, İbrahim’in hanif (muvahhid) dinine. O (İbrahim), müşriklerden değildi."

16-123. Sonra sana vahyettik; “Hanif (muvahhid)olan İbrahim'in dinine uy. O müşriklerden değildi."                                

 

12. Peygamberlere Salat Ve Selam Etmek

 

4-86. Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını tam olarak yapandır.

11-69. Andolsun, elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman: "Selam" de­diler. O da: "Selam" dedi (ve) hemen ge­cikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi.

33-56. Hiç Şüphesiz, Allah ve melekleri peygambere salat etmektedirler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.

37-79. Alemler içinde selam olsun Nuh'a.

37-109. İbrahim'e selam olsun.

37-120. Musa'ya ve Harun'a selam olsun.

37-130. İlyas'a selam olsun.

37-181. Gönderilmiş (peygamberlere selam olsun.

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız Allah razı olsun.

  • Kur'anda
  • Mucizeler
  • Kavramlar
  • ☝📖 المحمية 📖☝

S.Muhammed Kayaalp el-Haşimi (Musevi) Ks 

الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي

Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar

Kur'anda Peygamberlerin Gönderiliş Gayesini Doğru Anlamak Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.