PEYGAMBERLERE KARŞI RABBANİ YAKLAŞIMLAR1. Peygamberlerin Gönderiliş Gayesini Doğru Anlamak2-151. Öyle ki kendi içinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir peygamber gönderdik. 3-79. Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı, hükmü ve peygamberliği versin de, sonra o, insanlara: “Allah'ı bırakıp bana kulluk edin” deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o ancak, “öğretmekte ve okuyup okutmakta olduğunuz Kitap'a göre Rabbaniler (Rabbe halis kullar) olunuz (deme görevindedir).” 80. O, sizin, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi de emretmez. Siz müslümanlar olduktan sonra, size küfrü mü emredecek? 3-164. Andolsun ki Allah,mü'minlere kendi içlerinden bir peygamber göndermekle onlara lutufda bulunmuştur. (Ki o) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler. 4-41. Her ümmetten bir şahitliğimiz ve onların da üzerine seni şahit olarak getirdiğimiz zaman nasıl olacak? 42. O gün, küfre sapıp da peygambere isyan edenler yerle bir olmayı isteyecekler. (Onlar) Allah'tan hiçbir sözü gizleyemezler. 4-64. Biz her peygamberi, ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip de Allah’tan bağışlanma dileselerdi ve peygamber de onlar için bağışlanma dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı. 4-165. Peygamberler; müjdeciler ve uyarıcı-korkutucular olarak (gönderildi). Öyle ki peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. 8-24. Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız. 9-33. Müşrikler istemese de, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. 14-4. Onlara apaçık anlatsın diye biz hiç peygamberi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp-saptırır,dilediğini hidayete yöneltip-iletir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. 5. Andolsun Biz Musa'yı: “Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat” diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda pek sabreden ve pek şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır. 16-36. Andolsun, biz her ümmete: “Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının” (diye tebliğ etmesi için) bir peygamber gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kimi de sapıklığı hak etti. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün. 17-15. Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber gönderinceye kadar (hiçbir topluma) azap edecek değiliz. 18-56. Biz peygamberleri, müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmak dışında (başka bir amaçla) göndermemekteyiz. Küfre-sapanlar ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele etmektedirler. Onlar Ben'im ayetlerimi ve uyarılıp-korkutuldukları (azabı) alay-konusu edindiler. 33-21. Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resulünde güzel örnek vardır. 35-23. Sen, yalnızca bir uyarıcı-korkutucusun. 24. Hiç şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı-korkutucu olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı-korkutucu gelip-geçmiş olmasın. 48-8. Şüphesiz, Biz seni bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı-korkutucu olarak gönderdik. 48-28. Ki O, peygamberlerini hidayet ve hak din ile diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahit olarak Allah yeter. 62-2. O, ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamberi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içindeydiler. 3. Ve onlardan henüz kendilerine ulaşıp-katılmamış bulunan diğerlerine de (peygamber olarak gönderilmiştir); O üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. 4. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği fazl (lütuf ve ihsanadır. Allah, büyük fazl sahibidir. 65-11. İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyan bir peygamber de (gönderdik). Kim iman edip salih amellerde bulunursa, (Allah) onu içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah ona gerçekten güzel bir rızık vermiştir. 2. Resulullah (s.a.v.)'i Doğru Tanımak2-285. Peygamber, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve peygamberlerine inandı. “O'nun peygamberleri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana'dır” dediler. 7-157. Ki onlar yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici olan peygambere uyanlardır; o, onlara ma'rufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. 7-184. Sahiplerinde (ya da arkadaşları olan peygamberde) delilikten hiçbir şey olmadığını düşünmüyorlar mı? O, apaçık bir uyarıp-korkutucudan başkası değildir. 9-61. İçlerinden peygamberi incitenler ve “O (her sözü dinleyen) bir kulaktır” diyenler vardır. De ki: “O sizin için bir hayrın kulağıdır. Allah'a iman eder, mü'minlere inanıp-güvenir ve sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah'ın Resulüne eziyet edenler, onlar için acıklı bir azap vardır.” 9-128. Andolsun, size içinizden sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere de şefkatli ve esirgeyici olan bir peygamber gelmiştir. 10-15. Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: “Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir.” De ki: “Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem, benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, kuşkusuz ben, büyük günün azabından korkarım.” 16. De ki: “Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?” 13-7. Küfre sapanlar derler ki: “Ona Rabbinden bir ayet (mucize) indirilseydi ya.” Sen yalnızca bir uyarıcısın ve her topluluk için bir hidayet önderisin. 17-73. Onlar neredeyse, sana vahy ettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman da seni dost edineceklerdi. 74. Eğer biz seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, sen onlara az bir şey (de olsa) eğilim gösterecektin. 75. Bu durumda, biz sana, hayatın da kat kat, ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın. 21-107. Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik. 33-21. Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resulünde güzel bir örnek vardır. 33-37. Hani sen, Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: “Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın” diyordun; insanlardan da çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu seninle evlendirmiş olduk; böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir. 33-40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak o, Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir. 34-28. Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı-korkutucu olarak önderdik. Ancak insanlardan çoğu bilmiyorlar. 34-46. De ki: “Size bir tek öğüt veriyorum: Allah için ikişer ikişer ve teker teker (karşımda) kıyam etmenizi, sonra da (benim ne olduğumu, ne olmadığımı) iyice düşünmenizi istiyorum.” Sahibiniz (Veya arkadaşınız olan peygamberce hiçbir delilik yoktur. O sadece, şiddetli bir azabın -öncesinde sizi uyarıp-korkutandır.” 47. De ki: “Ben sizden bir ücret istemişsem, o sizin olsun. Benim ecrim (ücretim), yalnızca Allah'a aittir. O, her şeyin üzerinde şahit olandır.” 38-86. (Ey Peygamber) De ki: “Ben, buna karşı sizden bir ücret istemiyorum (kendiliğinden) bir yükümlülük getirenlerden de değilim.” 53-1. Battığı zaman yıldıza andolsun; 2. Sahibiniz (olan peygamber) şaşırıp-sapmadı ve batıla da inanmadı. 3. O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. 4. O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir. 5. Ona (bu Kur'an'ı) üstün (oldukça çetin) bir güç sahibi (Cebrail) öğretmiştir. 6. Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu. 7. O, en yüksek ufuktaydı. 8. Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi. 9. Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha da yakınlaştı. 10. Böylece O'nun kuluna vahy ettiğini vahy etti. 11. Onun gördüğünü gönül yalanlamadı. 12. Yine de siz görmüş olduğu üzerinde onunla tartışacak mısınız? 62-2. O, ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamberi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içindeydiler. 3. Ve onlardan henüz kendilerine ulaşıp-katılmamış bulunan diğerlerine de (peygamber olarak gönderilmiştir); O (Allah), üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. 68-1. Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun. 2. Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin. 3. Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır. 4. Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin. 69-44. Eğer o (Peygamber), bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı, 45. Muhakkak onu kuvvetle yakalardık. 46. Sonra onun can damarını mutlaka keserdik. 47. O zaman sizden hiçbiriniz araya girerek bunu kendisinden engelleyip-uzaklaştıramazdı. 48. Çünkü o (Kur'an, Allah'tan sakınan) muttakiler için kesin bir öğüttür. 81-22. Sizin sahibiniz bir deli değildir. 23. Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür. 24. O, gayb(e ait verdiği haberlerdenken dolayı suçlanamaz. 3. Peygamberlere İman Ve İtaat Etmek3-31. De ki: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” 32. De ki: “Allah'a ve Rasulüne itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez. 4-13. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. 14. Kim Allah'a ve Resulüne isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır. 4-59. Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; peygambere ve sizden olan emir sahihlerine de itaat edin. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, -Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız- artık onu Allah'a ve Resulüne döndürün. Bu hem hayırlı ve hem de sonuç bakımından daha güzeldir. 4-64. Biz her peygamberi, ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip de Allah'tan bağışlanma dileselerdi ve peygamber de onlar için bağışlanma dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı. 4-69. Allah'a ve Resul'e kim itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehitler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar. 70. Bu fazl (bol ihsan) Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter. 4-80. Kim peygambere itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiştir. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik. 4-170. Ey insanlar, şüphesiz peygamber size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer küfre saparsanız, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah'ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 7-6. Andolsun, kendilerine (peygamber) gönderilenlere soracağız ve onlara gönderilenlere (peygamberlere) de elbette soracağız. 7. Andolsun, (yapıp-etmelerini) onlara bir ilimle mutlaka haber vereceğiz. Ve biz gaibler (onlardan habersizler) de değildik. 7-158. De ki: “Ey insanlar, ben Allah'ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisiyim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur, “O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi peygamberine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.” 8-1. Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki: “Ganimetler Allah'a ve Rasulüne aittir. Buna göre, eğer mü'minlerseniz Allah'tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah'a ve Resulüne itaat edin.” 8-20. Ey iman edenler, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin. 8-46. Allah'a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin, Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. 24-51. Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve Rasulüne çağırıldıkları zaman mü'min olanların sözü: “İşittik ve itaat ettik” demeleridir. İşte felaha kavuşanlar, bunlardır. 52. Kim Allah a ve Rasulüne itaat ederse ve Allah'dan korkup O'ndan sakınırsa, işte “kurtuluşa ve mutluluğa” erenler bunlardır. 24-54. De ki: “Allah'a itaat edin, peygambere de itaat edin. Eğer yine de yüz çevirirseniz, artık onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yükletilen, sizin de sorumluluğunuz size yükletilendir. Eğer ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Peygambere düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir.” 28-65. O gün (Allah) onlara seslenerek: “Peygamberlere ne cevap verdiniz?” der. 33-36. Allah ve Resulü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min olan bir erkek ve mü'min olan bir kadın için kendi işlerinde seçim hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulü'ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapıtmıştır. 40-51. Hiç şüphesiz Biz peygamberlerimize ve iman edenlere, dünya hayatında da, şahitlerin (şahitlik için) duracakları günde de elbette yardım edeceğiz. 47-33. Ey iman edenler, Allah'a itaat edin peygambere itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın. 57-28. Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının ve O'nun Resulüne iman edin, size kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. 64-12. Allah'a itaat edin ve Resule de itaat edin. Şayet yüz çevirecek olursanız, artık elçimizin üzerine düşen (yalnızca) apaçık olan bir tebliğdir. 4. Peygamberlerin Verdiğini Almak, Sakındırdığından Sakınmak4-65. Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı olmaksızın, tam teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar. 66. Eğer gerçekten biz, onlara: “Kendinizi öldürün ya da yurtlarınızdan çıkın” diye yazmış olsaydık, onlardan az bir bölümü dışında, bunu yapmazlardı. Onlar, kendilerine verilen öğüdü yerine getirselerdi, bu şüphesiz onlar için hayırlı ve sağlamlık bakımından daha güçlü olurdu. 67. Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik. 68. Ve onları mutlaka dosdoğru yola yöneltip-iletirdik. 33-36. Allah ve Resulü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min olan bir erkek ve mü'min olan kadın için kendi işlerinde seçim hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulü'ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapıtmıştır. 59-7. Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından peygamberine verdiği fey, Allah'a, peygambere, (peygamberle) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir, öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Peygamber size ne verişe artık onu alın, sizi neden sakındırsa artık ondan da sakının ve Allah'dan sakınıp-korkun. Şüphesiz Allah, azapla sonuçlandırması (ikabı) pek şiddetli olandır. 5. Peygamberle Birlikte Olmak, Onu Savunmak Ve Ona Yardım Etmek3-52. Nitekim İsa, onlardan küfrü sezince dedi ki: “Allah için bana yardım edecekler kimdir?” Havariler: “Allah'ın, yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten müslümanlar olduğumuza şahit ol” dediler. 3-144. Muhammed, yalnızca bir peygamberdir. Ondan önce nice peygamberler gelip-geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir. 3-146. Nice peygamberle birlikte birçok Rabbani (bilgin)ler savaşa girdiler de, Allah yolunda kendilerine isabet eden (güçlük ve mihnet)den dolayı ne gevşeklik gösterdiler, ne de boyun eğdiler. Allah, sabredenleri sever. 147. Onların söyledikleri:“Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et.” demelerinden başka bir şey değildi. 148. Böylece Allah, dünya sevabını da, ahiret sevabının güzelliğini de onlara verdi. Allah iyilikte bulunanları sever. 5-12. Andolsun, Allah İsrail oğullarından kesin-söz almıştı. Onların içinden (kendilerine) on iki güvenilir-gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: “Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, Peygamberlerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, dümdüz bir yolun ortasından sapmıştır.” 7-157. Ki onlar yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici olan peygambere uyanlardır; o, onlara ma'rufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. 9-86. “Allah'a iman edin, O'nun Resulü ile cihada çıkın” diye bir sure indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin isteyip “Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım” dediler. 87. (Savaştan) Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler. Onların kalplerine damga vurulmuştur. Bundan dolayı onlar kavrayıp-anlamazlar. 88. Ama peygamber ve onunla birlikte olan mü'minler, mallarıyla ve canlarıyla cihat ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler bunlardır. 89. Allah onlar için, onda temelli kalacakları altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük “kurtuluş ve mutluluk” budur. 17-71. Her insan-grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ elinde verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, “bir hurma çekirdeğindeki ipince iplik kadar” bile haksızlığa uğratılmazlar. 25-27. O gün' zulme sapan, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der: “Ah keşke, peygamberle birlikte bir yol edinmiş olsaydım.” 48-8. Şüphesiz, Biz seni bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı-korkutucu olarak gönderdik. 9. Ki, Allah'a ve Resulüne iman etmeniz, onu savunup-desteklemeniz, O'nu tazim etmeniz ve sabah akşam O'nu (Allah'ı) tesbih etmeniz için. 10. Şüphesiz, sana biat edenler ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi nefsi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a karşı verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir. 48-29. Muhammed, Allah'ın Resulü'dür. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rukü edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir faz l(lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, yüzlerindeki secde izlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur; İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken semizleyip- kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış (ki bu,) ekincilerin de hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir. 57-25. Andolsun, biz peygamberlerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte Kitab'ı ve mizanı indirdik; öyle ki Allah, kendisine ve peygamberlerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır. 59-8. (Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir. Ki onlar Allah'dan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve onun Resulüne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte sadık olanlar bunlardır. 66-4. Eğer sizler (peygamberin iki eşi) Allah'a tevbe ederseniz (ne güzel); çünkü kalpleriniz eğrilik gösterdi. Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril de ve mü'minlerin salih olan(lar)ı da. Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler. 6. Peygamberi Davete, Her Şartta İcabet Etmek
3-152. Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz dünyayı istiyor, kiminiz de ahireti istiyordu. Sonra (Allah, sizi) denemek için ondan (gördüğünüz zaferden geri) çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Allah mü'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır. 153. Siz o zaman durmaksızın uzaklaşıyor, kimseye dönüp bakmıyordunuz. Peygamber de sürekli sizi arkadan çağırıyordu. (Allah) elinizden kaçırdıklarınıza ve size isabet edene üzülmemeniz için sizi kederden kedere uğrattı. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. 3-172. Kendilerine yara isabet ettikten sonra (bile), Allah ve Resulünün çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır. 8-24. Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah'a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız. 24-48. Aralarında hükmetmesi için onlar un Allah a ve Rasulüne çağırıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirir. 49. Eğer hak onların lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler. 50. Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah'ın ve Rasulünün kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Hayır, onlar zalim olanlardır. 51. Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve Rasulüne çağırıldıkları zaman mü'min olanların sözü: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır. 24-62. Müminler o kimselerdir ki, Allah'a ve Rasulüne iman ederler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve Resulüne iman edenlerdir. Böylelikle, senden, kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, onlardan dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'dan bağışlanma dile. Hiç şüphe yok, Allah bağışlayandır, esirgeyendir. 63. Peygamberin çağırmasını kendi aranızda bir kısmınızın bir kısmını çağırması gibi saymayın. Allah, sizden bir diğerinizi siper ederek kaçanları gerçekten bilir. Böylece O'nun emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acıklı bir azabın çarpmasından sakınsınlar. 28-65. O gün (Allah) onlara seslenerek: "Peygamberlere ne cevap verdiniz?" der. 48-16. Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: "Siz yakında zorlu bir kavime karşı savaşmaya çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) müslüman olurlar. Bu durumda eğer (çağrıya) itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acıklı bir azap ile azablandırır." 17. Kör olana güçlük (sorumluluk) yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, (Allah) onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de sırt çevirirse, onu acıklı bir azap ile azablandırır. 7. Peygamber (s.a.v.)'i, Kendi Nefislerinden Daha Evla Görmek
5-70. Andolsun, Biz İsrail oğullarından kesin söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir peygamber geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler. 9-24. De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resulünden ve O'nun yolunda cihat etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. 9-120. Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, peygamberden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, “dayanılmaz bir açlık” (çekmekti), kafirleri “kin ve öfkeyle ayaklandıracak” bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez. 33-6. Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir. Rahim sahipleri (akrabalar), Allah'ın Kitab'ına göre p(mirasçılık bakımından) birbirlerine mü'minlerden ve muhacir (hicret eden)lerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza ma'ruf üzere yapacaklarınız başka; bunlar Kitab'da yazılmış bulunmaktadır. 8. Peygamberlerin Beşer Olduğunu Unutmamak
14-11. Peygamberleri onlara dedi ki: "Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lutufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler." 17-90. Dediler ki: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız." 91. "Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın." 92. "Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli, ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahit olarak) getirmelisin." 93. "Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir Kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız." De ki: "Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?" 18-110. De ki: "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın." 41-6. De ki: "Ben ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim. Bana yalnızca, sizin ilahınızın bir tek İlah olduğu vahyolunuyor. Öyle ise O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. O müşriklerin vay haline." 72-19. Şu bir gerçek ki, Allah'ın kulu Muhammed,) O'na dua (ibadet ve kulluk) için kalktığında, onlar neredeyse çevresinde keçeleşeceklerdi. 20. De ki: "Ben gerçekten, yalnızca Rabbime dua ediyorum ve O'na hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum?" 21. De ki: "Doğrusu ben sizin için ne bir zarar, ne de bir yarar sağlayabilirim." 22. De ki: "Muhakkak beni Allah'tan (gelebilecek bir azaba karşı) hiç kimse asla kurtaramaz ve O'nun dışında da asla bir sığınak bulamam." 23. "(Benim görevim,) Yalnızca Allah'tan olanı ve O'nun gönderdiklerini tebliğ etmektir." Kim Allah'a ve O'nun Rasulüne isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır. 9. Peygamberler Arasında Ayırım Yapmamak
2-136. Deyin ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız." 2-285. Peygamber, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitab'lanna ve peygamberlerine inandı. "O'nun peygamberleri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana'dır" dediler. 3-84. De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Ve biz O'na teslim olmuşlarız." 4-152. Allah'a ve peygamberine inananlar ve onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. 17-55. Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, Biz peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud'a da Zebur'u verdik. 10. Peygambere Saygı Ve Hürmette Bulunmak
24-62. Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'a ve Rasulüne iman ederler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve Resulüne iman edenlerdir. Böylelikle, senden, kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, onlardan dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'dan bağışlanma dile. Hiç şüphe yok, Allah bağışlayandır, esirgeyendir. 33-53. Ey iman edenler, peygamberin evlerine yemek için izin verilmeden ve vaktine de bakmaksızın girmeyin, ancak çağırılırsanız artık girin; yemeği yediğinizde de dağılıverin. Söz ve sohbet için de (evlerine) girmeyin. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır. Oysa Allah, hak(kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resulü'ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır. 49-1. Ey iman edenler, Allah'ın Resulü'nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. 2. Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa çıkar. 3. Şüphesiz, peygamberin yanında seslerini alçak tutmakta olanlar; işte onlar (var ya), Allah onların kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır. 4. Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de (var ya), onların çoğu aklını kullanmıyorlar. 5. Eğer gerçekten onlar, yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı, herhalde (bu,) kendileri için daha hayırlı olurdu. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. 58-12. Ey iman edenler, peygambere gizli bir şey arz edeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkan) bulamazsanız, artık şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. 13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden korktunuz da mı yerine getirmediniz? (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a ve O'nun Resulüne itaat edin. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır. 11. Peygamberi Kendimize Değil, Kendimizi Peygamberin Hak Dinine Nisbet Etmek
2-130. Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz onu dünyada seçtik. Şüphesiz ki o, ahirette de salihlerdendir. 2-135. Dediler ki: 'Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (biz) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini (üzereyiz); o müşriklerden değildi." 3-65. "Ey Kitab ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip-tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?" 66. İşte sizler böylesiniz; hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hakkında hiç bilginiz olmayan şey konusunda ne diye tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz. 67. İbrahim, ne yahudi idi ne de hıristiyandi: Ancak o, hanif (muvahhid) bir müslümandı, müşriklerden de değildi. 68. Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, bu peygamber ve iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir. 3-95. De ki: "Allah doğru söyledi. Öyleyse Allah'ı birleyen (muvahhid)ler olarak İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi." 6-161. De ki: "Rabbim beni dosdoğru bir yola iletti, dimdik duran bir dine, İbrahim’in hanif (muvahhid) dinine. O (İbrahim), müşriklerden değildi." 16-123. Sonra sana vahyettik; “Hanif (muvahhid)olan İbrahim'in dinine uy. O müşriklerden değildi." 12. Peygamberlere Salat Ve Selam Etmek
4-86. Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını tam olarak yapandır. 11-69. Andolsun, elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman: "Selam" dediler. O da: "Selam" dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi. 33-56. Hiç Şüphesiz, Allah ve melekleri peygambere salat etmektedirler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin. 37-79. Alemler içinde selam olsun Nuh'a. 37-109. İbrahim'e selam olsun. 37-120. Musa'ya ve Harun'a selam olsun. 37-130. İlyas'a selam olsun. 37-181. Gönderilmiş (peygamberlere selam olsun. | ||
☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Teoriye göre;İlluminati yani uzaylı ve insan melezi ırklar,yarı vampir,yılan,ejderha vs melez soylardan oluşan topluluk,masonik, illuminatik firavun ve nemrud soylarının hipnoz,büyü,zihin kontrolü,algı yönetimi ile bireyler ve toplumları yönetmesi,hizbüşşeytan illumiatinin küresel illuminatik sistemi; siyaset,medya,sivil toplum,terör örgütleri,mafya,enerji,silah,ilaç,gıda tekeli alanlarda illuminati varlığı | ||
Kur'anda Peygamberlerin Gönderiliş Gayesini Doğru Anlamak
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.